“Saçlarım beyazlıyor uzun uzun anlatamam her şeyi.”
Boğazım düğümleniyor. Ben, ben değilim. Kendimi, gülüşümü, gözlerimin ışıltısını kaybettim. Gülüşü kaybolunca insandan geriye ne kalır ki?
Gerçi ben hiç özgürce gülemedim ki…
Durup dururken dolan gözlerim, titreyen sesim, başımı öne eğişim…
Çocukluğum; Ben geldim.
Yüzüne bakmaya cesaretim yokken omuzunda ağlamaya geldim.
Gelecekten ama değişmeden, değişemeden…
Hani hep hayalini kurardık ya şuan da oldurulmayan ne varsa her şeyi yaşayacağız diye.
Olmadı…
Ruhumuzda ki cam kesikliği her geçen gün daha da derinleşti. Ben sahip çıkamadım bize, hayallerimizi yaşatamadım. Ruhumu, gülüşümü, mecalimi söndürdüler ve ben engel olamadım. Ben hayal kuramadım, kurmaya korkar oldum. Düşlerimi bile aldılar, ben rüya görmez oldum. Her gün daha da derinleşir oldu.
Ne mi?
Eksikliğimiz, çocuksu yanımız…
Unutur muyum sanıyorsun?
Oyuncaklara bakarken ki dolan gözlerini, bisiklet sürme hayalini, özgürce gülmek istemeni.
Unutmadım…
Unutamadım…
Şimdi tüm bunları heybeme doldurarak çocukluğumu, gençliğimi kursağımda bırakarak geldim ben. Hiç kimsenin hiçbir şeyi değilim, olamadım…
Oncelikle merhaba,degerli yazarimizin her yazisini ilgi ve heyecanla okudum.Her yazisi bir birinden degerliydi.Umarim bu cizgisini hic bir sekilde degistirmez Basarilarinizin devamini diliyorum ve ilerleyen gunler deki yazilarinizi buyuk bir heyecanla bekliyor olacagim.Ellerinize yureginize saglik.
Öncelikle merhaba, ilginizi çekecek bir biçimde yazdığımı duymak ve kelamlara bu denli değer veren bir okurun yorumlarını okumak onurlandırdı. Nahif dilekleriniz için teşekkür ediyorum.
Günümüz yazarlarının bu denli derin anlamlar barındıran yazılar yazıyor olması benim edebiyata karşı soldurduğum umudumu yeniden yeşillendiriyor. Kaleminize sağlık
Çok iyi olmuş