Yargıtayın ilgili dairelerindeki kararlarda, somut olayların içeriğine göre, “çocuğu ölen ailenin maddi durumu”, “ölen sigortalının anne babasına, Sosyal Güvenlik Kurumundan gelir bağlanması şartı” gibi kriterlere göre tazminat verilip verilmemesine hükmedilmiş, bir başka kararda ise her ne koşulda olursa olsun çocuğu ölen anne-babaya destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesine karar verilmişti.
Çocuğun ölümü üzerine destekten yoksun kalma tazminatı istemlerine ilişkin Yargıtay 21. Hukuk, 4. Hukuk, 11. Hukuk, 17. Hukuk ve 19. Hukuk daireleri ile Hukuk Genel Kurulu kararları arasında görüş ayrılığı bulunduğunu ileri süren bir kişi, bu aykırılığın içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesini talep etti.
Talebi inceleyen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, daireler arasında görüş aykırılığı bulunduğuna ve bu aykırılığın İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca giderilmesi gerektiğine karar verdi.
Kararda, bu tür destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, destek ilişkisinin varlığının ispatı için Sosyal Güvenlik Kurumundan gelir bağlanması şartının aranıp aranmayacağı, çocukların anne-babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerekip gerekmeyeceği konuları irdelendi.
Öncelikle “Sosyal Güvenlik Kurumundan gelir bağlanması şartı”nın tartışıldığı Kurul görüşmelerinde, bu şartın tazminatiçin gerekli olmadığı sonucuna varıldı.
Kararda, iş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle sigortalının ölümü halinde anne-babasına ölüm geliri bağlanması için ölüm tarihinde yürürlükte olan mevzuat koşullarının gerçekleşmesi gerektiği belirtildi. Anne-babaya bağlanacak ölüm geliri ile destekten yoksun kalma tazminatının, hem kaynağını aldıkları mevzuat hem de mahiyet olarak birbirinden farklı kavramlar oldukları vurgulanan kararda, bu nedenle anne-babanın ölüm gelirine hak kazanması veya kazanamamasının, destekten yoksun kalma tazminatı talep etmesine engel teşkil etmediğine işaret edildi.
Anne-babaya ölüm geliri bağlanması veya bağlanmamasının tamamen sosyal güvenlik mevzuatına göre belirlendiği, bunun destek ilişkisinin var olup olmadığının ispatında bir şart olarak gözetilmeyeceği ifade edilen kararda, bu tür destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, desteklik ilişkisinin varlığının ispatı için SGK’dan gelir bağlanması şartının aranmayacağı sonucuna varıldığı kaydedildi.
Büyük Genel Kurulda yapılan görüşmelerde, ikinci olarak bu davalarda, çocukların anne-babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerekip gerekmediği konusu tartışıldı.
Hayatta olduğu süre boyunca anne-babasına bakan veya ölüm gerçekleşmiş olmasaydı bu bakımı sağlayacak olan çocukların anne-babası için destek oldukları vurgulandı.
Genel yaşam deneyimlerinin de çocuğun anne-babasına her koşulda ve belirli düzeyde hayatta olduğu sürece destek olacağını gösterdiği belirtilen kararda, bu desteğin miktarının duruma göre değişebileceği, ancak çocuğun hiç destek olmayacağının kabul edilemeyeceği kaydedildi.
Anne babanın destekten yoksun kalmış sayılabilmesi için zaruret durumuna düşmesi, en zaruri ihtiyaçları dahi karşılayamaz hale gelmesinin gerekli olmadığının altı çizilen kararda, şu tespitler yapıldı:
“Anne-babanın geliri bulunabilir, varlıklı olabilir, çocuğunun nakdi olarak bakımına ihtiyaç duymayabilir ancak bu durum anne-babanın, çocuğunun ölümü nedeniyle çocuğunun hizmet ifasından veya benzeri yardımlarından mahrum kalmadığı, sosyal seviyesine uygun yaşamının güçleşmediği, diğer bir ifadeyle çocuğunun desteğinden mahrum kalmadığı ya da kalmayacağı sonucunu doğurmayacaktır. Her anne-babanın, çocuğunun ölümü ile onun desteğinden yoksun kalacağı kabul edilmelidir. Sonuçta çocuk, az ya da sürekli ve düzenli olarak anne-babasının desteğidir. Çocuğun ölümü üzerine anne-baba, onun desteğinden mahrum kalacaktır. Hal böyle olunca anne-babanın çocuğunun haksız fiil ve/veya akde aykırılık sonucu ölmesi nedeniyle açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, çocukların anne-babaya destek olduklarının karine olarak kabulü gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.”
İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun bu çoğunluk kararına bazı üyeler katılmadı. Karşı oy gerekçesinde, İçtihadı Birleştirme Kararının, anne-babaların açtıkları ve bundan sonra açacakları tazminat davalarının tamamının kabul edilmesi gerektiği yönünde bir sonuç doğuracağı ifade edildi. Karşı oyda, gerçekte daire kararlarında içtihat farklılığı değil, içtihat zenginliğinden söz etmek gerektiği belirtildi.
ANKARA/AA