Dün bu sayfada Azra Erhat’ın mezarının tahrip edilip Füreya’nın yaptığı seramik kuşların kırılmasıyla ilgi bir yazı yayınlandı. Ben de dedim ki; “Bir seramik sanatçısı olarak içimin yanması o kuşun seramikten yapılması ya da Füreya’ya ait olmasından değil, insanın insana saygısının kalmamasından… Mezar ve yapıt onarılabilir ama toplumu nasıl onaracağız?”
Toplumu sağaltmanın; huzurlu, kendiyle ve diğer insanlarla barışık bireyler yetiştirmenin yolu sanattan geçiyor. Çocukluk döneminde yapılan sanat ve yaratıcılık faaliyetleri; yetişkinlik döneminde buluşlara açık ve yenilik getirici bireyler yetişmesine katkı sağlıyor. Araştırmalar, yetişkinlikte girişimci ve buluşlar yapan kişilerin çocukluk döneminde diğerlerine göre sekiz kat daha fazla sanatla uğraştıklarını gösteriyor. Sanatın herhangi bir dalı ile meşgul olan çocukların, daha zeki, daha yaratıcı ve sosyal oldukları davranış bilimleri uzmanlarınca kanıtlanmış bir gerçek.
ZİHİNSEL GELİŞİME ÖNEMLİ KATKI SAĞLIYOR
Çocukluk dönemindeki yaratıcı etkinlikler ve sanatsal faaliyetler beynin kalıpları dışında düşünmesine destek oluyor. Drama, sezgisel oyunlar, görsel sanatlar, dans ve müzik gibi sanatsal aktiviteler karmaşık problemleri çözme konusunda zihinsel gelişime önemli katkı sağlıyor. Örneğin; bir dansçı peş peşe gelen hareketleri bir ritim eşliğinde yerine getirirken, hayatta da akıcı bir ritim yakalamasına katkı sağlıyor. Bir enstrüman çalmak da öyle; eseri önce parçalara ayırma ve tekrar bir araya getirme sırasında kazanılan beceriler hayatta da karşılaştığımız sorunlara nasıl baktığımızı ve onları nasıl çözümleyip, geliştirdiğimizi de belirliyor.
Ama tüm bunların yanında sanatın öyle bir özelliği var ki, toplumsal barışa hizmet ediyor: Sanatla ilgilenen çocuk birden fazla farklı görüş ve farklı bakış açısı bulunduğunu keşfediyor. Diğer çocuklar ve yetişkinler ile birlikte çalışmayı öğreniyor. Farklı dünya kültürleri ile tanışıyor.
KENDİ BÖLÜMLERİNE YABANCILAŞIRLAR
Daha geçen gün en önemli üniversitelerimizden birinin Güzel Sanatlar Fakültesi’nde görev yapan arkadaşım anlattı: Başörtülü bir öğrenci çıplak modelden çizim dersi olduğu için okuduğu bölümü şikayet etmiş. Provokasyona yönelik bir eylem olduğu çok açık; dünya görüşü ne olursa olsun plastik sanatlar eğitimi almak isteyen birinin okula girerken modelden çizim dersinin olduğunu bilmemesi mümkün değil. Tezhip, minyatür, ebru öğreten Geleneksel Türk Sanatları bölümünü değil de; resim, heykel ya da seramik gibi plastik sanatlardan birini seçecek, sonra da şikayet edecek. Ateist bir gencin İmam Hatip Lisesi’ne girip de “burada bana Kuran-ı Kerim öğretiyorlar” diye şikayet etmesine benziyor. Sanat kavramını çocuklara çok küçük yaştan itibaren anlatamazsak, sanat okumak için girdikleri üniversitelerde böyle yabancılaşırlar. Kendi inançları ve görüşlerine uymadığı için diğer insanlara cephe alan, toplumu geren, kutuplaştıran kindar nesillerin panzehiri sanattır.
Sanatı çocuğun hayatına nasıl dahil edebilirsiniz?
Çocuğunuz için her zaman kağıt, kalem,boya gibi malzemeleri hazır bulundurun.
Çocuğunuzun resimle ilgilenmesini övün, çizimlerini duvara asın veya bir klasörde saklayın. – Kitap okuyun ve çocuğunuzun okuması için destek verin.
Sanatlar ve sanatçılar hakkında araştırmalar ve okumalar yapın.
Çocuğunuzla birlikte müzelere, konserlere veya tiyatrolara gidin.
Kamusal alanlardaki sanat yapıtlarına dikkatini çekin.
Sanatsal becerilerinizi çocuğunuzla paylaşın