Uzmanından, kansere yol açan 7 beslenme hatası

Uzmanından, kansere yol açan 7 beslenme hatası

Kanser tedavilerinde yaşanan gelişmeler sayesinde yaşam kaybını önleyen, başarılı sonuçlar elde edilse de özellikle gelişmekte olan ülkelerde kansere yakalanma oranları her geçen yıl artıyor. Sağlıksız beslenme ve obezitenin kanserle ilişkisi olduğunun altını çizen Memorial Bahçelievler Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Aslıhan Altuntaş, 1-7 Nisan Kanser Haftası dolayısıyla önemli açıklamalarda bulundu.

“OBEZİTE TEDAVİYE VERİLEN CEVABI ZAYIFLATIYOR”

Yeterli ve dengeli beslenmenin kanser dahil pek çok hastalıktan koruduğunu anlatan Dyt. Aslıhan Altuntaş, “Mevsiminde taze meyve-sebze tüketmek, rafine un, basit şeker ve karbonhidratlardan uzak durmak, hayvansal yağları sınırlandırmak, yeterli su içmek, antioksidandan zengin beslenmek dengeli beslenmenin temelini oluşturmaktadır. Kanser hücrelerinin artmasına sebep olan, vücutta kanseri tetikleyebilecek bazı beslenme hataları bulunmaktadır. Bunların başında fazla miktarda besin tüketimi gelmektedir. Bu durum zaman içerisinde obeziteye sebep olur ve obezitenin kanser çeşitleriyle bire bir ilişkisi olduğu bilinmektedir. Özellikle özefagus, kolorektal, endometrium, böbrek, meme, pankreas, karaciğer, safrakesesi ve hematolojik kanserlerin hepsinde obezitenin güçlü etkisi olduğu kanıtlanmıştır. Olması gerekenin üzerinde bir kiloya sahip olmanın ve fazla miktarda besin tüketiminin kansere bağlı ölüm riskini artırdığı da tedaviye verilen cevapları zayıflattığı da bilinmektedir” dedi.

“ET, SÜT, PEYNİRİN İÇİNDE GÖRÜNMEYEN YAĞLARA DİKKAT”

Fazla miktarda yağ tüketiminin kansere yol açabileceğine dikkat çeken Dyt. Aslıhan Altuntaş, görünmeyen yağlar hakkında uyardı. Dyt. Aslıhan Altuntaş, “Doymuş yağlar adı verilen margarin, tereyağı, kuyrukyağı gibi katı yağların yanında etin, sütün, peynirin içindeki görünmeyen yağlar da olması gerekenin üzerinde tüketildiğinde kanser riskini artırmaktadır. Et, balık, tavuk gibi hayvansal gıdalar pişirilirken fazladan yağ eklenmeden, bu besinlerin kendi yağında pişiriliyor olması gerekmektedir. Besinlerin kızartılarak ya da kavrularak tüketiliyor olması trans yağ adı verilen kanser oluşumuna neden olan yağların artmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla fast food, tarzı besinler, kızartılmış-kavrulmuş besinler fazla yağ tüketimine sebep olduğundan kanser oluşumuna zemin hazırlamaktadır” diye konuştu.

“HAFTADA 3 ÖĞÜNDEN FAZLA KIRMIZI ET TÜKETMEYİN”

Posadan fakir beslenmenin lif eksikliği kaynaklı kalın bağırsak kanser riskini artırdığını ifade eden Dyt. Altuntaş, “Liften fakir beslenip, et tüketimini artırmak kanser oluşumunu yüksek oranda tetiklemektedir. Posayı artırmak için daha tahıllı besinlerin kullanılması, tam tahıllı ekmeklerin tüketilmesi, kuru baklagillere haftada en az 2 öğün yer verilmesi, tüketilen proteinin yani etin yanına muhakkak salata ya da sebze eklenmesi, probiyotik destekler alınması tercih edilebilir. Kırmızı ette doymuş yağın dışında nitrit ve nitrat bulunduğu için ve bu maddeler de kanserojen olduğu için kırmızı etin gereğinden fazla tüketilmesi (örneğin haftada 3 öğünden fazla tüketilmesi) kanser riskini artırabilmektedir. Bunun yanında vücuttaki kolesterol yıkım ürünleri de kanserojen özellik taşımaktadır. Kolesterolden zengin beslenme; hayvansal gıdaların fazla tüketimi ile olmaktadır. Dolayısıyla daha az yağlı etleri, peynirleri, sütleri tercih etmek kanserden korumaktadır. Bunun yanında salam, sosis gibi işlenmiş etlerde nitrit, nitrat oranları doğal ete göre daha fazla olduğu için kanser riskini oldukça artırır. Bu nedenle miktarlarını olabildiğince azaltıp ve mümkün olduğu kadar doğalını tercih etmek kanserden korunmak için gereklidir” değerlendirmesinde bulundu.

“ASİTLİ İÇECEKLER VE ALKOL TÜKETİMİNİ SINIRLANDIRIN”

Asitli içeceklerin içerisindeki şeker oranlarının yüksek olduğunu belirten Dyt. Altuntaş, “Şekersiz olanlar tercih edilse bile kimyasallar, renklendiriciler ve yapay tatlandırıcılar kanser riskini artıran maddeler arasında yer almaktadır. Ayrıca alkol tüketiminin fazla olması kolon ve karaciğer kanserleri riskini artırmaktadır” dedi.

“ÜRÜNLERİN ETİKETLERİNİ MUTLAKA OKUYUN”

Beyaz un ve rafine beyaz şekerin kanser oluşumunu hızlandırdığını anlatan Altuntaş, şu uyarılarda bulundu:

“Beyaz un yerine tahıllı unların tercih ediliyor olması elzemdir. Basit şekerin de olabildiğince tüketilmemesi gerekmektedir. Basit şekerin içerisine paketli gıdalardaki glikoz ve früktoz şurubu gibi katkı maddeleri de girmektedir ve bu maddelerin beslenmenin çok küçük miktarında bulunması ya da mümkünse hiç bulunmaması tavsiye edilmektedir. Bu nedenle paketli gıdalar satın alırken etiketleri çok dikkatli okunmalıdır. Vücudun ihtiyacı olan doğal früktoz zaten meyvelerden alınabilmektedir. Ancak paketli gıdalardan alınan yapay glikoz ve früktoz şurubu pankreas kanseri gibi kanserlerde etkindir.”

“SADECE SİRKE İLE TUZSUZ SALAMURA YAPABİLİRSİNİZ”

Tuz tüketiminin fazla olması da özellikle mide kanserleri açısından riskli olduğunu belirten Dyt. Aslıhan Altuntaş, “Salamura besinler, peynir-zeytindeki tuzlar, yemeklerdeki tuzların gereğinden fazla tüketiliyor olması kanser riskini artırmaktadır. Bunların kaya ya da deniz tuzu olması da fark etmemektedir. Sebze meyvelerden alınan sodyum sağlık için yeterlidir. Fazladan alınan sodyum kanser riskini artırmaktadır. Bunun için özellikle salamura besinleri tüketirken ya sadece sirkeyle salamura yapılmış besinler tüketilmeli ya da yemeden önce bir süre suda bekletilmelidir” ifadelerini kullandı.

“SOYA, MISIR VE BUĞDAYDAN UZAK DURUN”

Ayrıca genetik yapısı değiştirilmiş GDO’lu besinlerden olabildiğince uzak durmak gerektiği konusunda uyaran Dyt. Altuntaş, “Daha çok GDO’ya maruz kaldığı bilinen soya, mısır, buğday gibi besinleri daha az tüketiyor olmak kanserden korunmak adına önemlidir” dedi.

“AŞIRI SICAK YİYECEK VE İÇECEKLER DE KANSERİ TETİKLİYOR”

Dyt. Altuntaş, düzenli olarak sıcak sıvı tüketirken dikkat edilmesi konusunda da uyararak, “Besinleri sürekli aşırı sıcak tüketiyor olmak da özellikle yemek borusuna zarar vererek yemek borusu bölgesi kanser türlerinde etkilidir. Bu nedenle besinleri aşırı sıcak değil örneğin yaklaşık 65 santigrat derece ve altında tüketmek uygundur” tavsiyesinde bulundu.

 

Exit mobile version