Üretim ve tüketim durdu İşsizlik arttı ama büyüyoruz

fefeg

Türkiye bugün 2018 yılı üçüncü çeyrek (Temmuz-Ağustos-Eylül ayları) büyüme verisine odaklandı. Yılın yarısında yüzde 6,18 büyüme oranını yakalayan ekonomimiz, üçüncü çeyrekte hızlı bir yavaşlamaya girdi. Sanayi üretiminin sadece yüzde 0,53 arttığı, perakende satış hacminin ise reel olarak yüzde 0,21 gerilediği bu dönemde İş-KUR’a kayıtlı işsiz sayısı ise 558 bin kişilik artış gösterdi. Buna rağmen ekonomistler yüzde 1,7 oranında bir büyüme beklentisi olduğunu açıkldı.

Türkiye ekonomisine ilişkin 2018 yılı üçüncü çeyrek büyüme rakamları bugün açıklanıyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), dönemsel gayri safi yurt içi hasıla verilerini yarın saat 10.00’da internet sitesinden duyuracak. Anadolu Ajansı (AA) Finans Büyüme Beklenti Anketi’ne katılan 15 ekonomist yılın 3. çeyreğine ilişkin büyüme beklentileri ortalaması yüzde 1,7 olarak belirlendi. Ankete katılan ekonomistlerin 3. çeyrek büyüme beklentileri en yüksek yüzde 3, en düşük ise yüzde 0,5 oldu. Ekonomistlerin 2018 yılı büyüme beklentilerinin ortalaması ise yüzde 3,1 olarak gerçekleşti. Ankete katılan ekonomistlerin 2018 yılı büyüme beklentisi en yüksek yüzde 4,1, en düşük yüzde 2,2 oldu. Türkiye ekonomisi, yılın ilk çeyreğinde yüzde 7,3, ikinci çeyreğinde ise yüzde 5,2 büyümüştü. Orta Vadeli Program (OVP) ya da yeni adı ile Yeni Ekonomi Programında ise (YEP) 2018 yılının tamamı için yüzde 3,8 büyüme öngörülmüştü. Ekonomistlerin üçüncü çeyrek büyüme beklentisi  yüzde 1,7 ve yılın tamamı için yüzde 3,1 büyüme öngörüleri esas alındığında ise, 2018 yılının son çeyreğinde yüzde 0,70 küçülme olması gerekiyor. Eğer YEP’deki hedef tutacak olursa, III. çeyrekte yüzde 1,7 büyüme karşısında ise, yılın son çeyreğinde yine yüzde 1,85 oranıda bir büyüme olması gerekiyor. Ekonomistler yılın tamamı için YEP’deki hedef olan 3,8 büyüme yerine yüzde 3,1 büyüme beklentisi  açıkladıklarında yılın ikinci yarısında sadece yüzde 0,48 bir büyüme öngörüsünde bulunmuş oluyorlar. Bu büyüme oranı için ise yılın son çeyreğinde ekonominin küçülme yaşaması gerekiyor (-%0,70)

Türkiye yakın dönemde son ekonomik küçülmeyi 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşamıştı. 2016 yılı III. çeyreğinde yüzde 0,81 oranında küçülen ekonomide İŞ-KUR’a kayıtlı işsiz sayısı 2015 yılı aynı dönemine göre tam 868 bin kişi artış göstermişti. Yine 2016 yılı aynı döneminde işsiz sayısı bir önceki dönem olan 2016 -II. dönemine göre de 494 bin kişilik artış göstermişti. Benzer eğilimlerin görüldüğü 2018 yılı III. döneminde İŞ-KUR’a kayıtlı işsiz sayısı geçen yılın (2017 III. dönem) aynı dönemine göre 558 bin kişi artış gösteriyor. Yine 2018 yılı II. dönemine göre de işsiz sayısı 512 bin kişi artış yaşıyor. Bu tablo bize ekonomide sadece yılın bu çeyreğinde ve yine sadece kayıtlı işsiz sayısının 500 bin kişiden fazla artış gösterdiğine işaret etmektedir. Bu rakam 2016 yılı küçülme döneminin bile bir önceki döneme göre daha üzerinde olmaktadır. İş-Kur verileri 2018 yılı III. çeyreğinde işsizlik oranlarının çok hızla artış gösterdiğini vermektedir. Bu sayı kayıtsız işsizlerle beraber yılın üçüncü çeyreğinde 650-700 bin kişinin işsizler sınıfına geçtiğini ortaya çıkarmaktadır. Yarım milyondan fazla insanın işsiz kaldığı bir dönemde az da olsa büyüme göstermesi beklenen ekonominin mucize olarak değerlendirildiği söylenebilir.

Bu yılın ilk yarısında yüzde 6,18 olan büyüme rakamı içinde sanayi üretimi yüzde 7,33 artış göstermişti. Oysa üçüncü çeyrek sanayi üretim verileri artışın sadece ve sadece yüzde 0,53’de kaldığını gösteriyor. Yine  yılın ilk yarısında yüzde 6,18 büyüme oranına karşılık perakende satış endeksi reel olarak olarak yüzde 7,25 büyüme göstermişti. GSYH hesabında tüketim açısından bakıldığında hanehalkı tüketim ağırlığı GSYH hesabında yüzde 60’ın zerinden bir pay alıyor. Bu da tüketim harcamalarının ekonomik büyümeyi belirlemede ilk sırada olduğunu göstermektedir. Fakat perakende satış endeksi yılın III. çeyreğinde reel olarak artış yaşamadığı gibi yüzde 0,21 oranında daralma yaşadı. Bu duruma göre tüketim üzerinden GSYH hesabında bir pozitif etkinin olmadğını göstermektedir. Üretim tarafında ise sanayi üretimi yüzde 20 civarında bir etki payı gösterirken, artış sadece yüzde 0,53’de kalmıştır.

Exit mobile version