Bazı ekranlar ve spor yorumcusu geçinen köşe yazarları TRT Spor‘a saldırılarını sürdürüyor. Bunlar yetmiyormuş gibi birkaç politikacı da bunlara katıldı. Oysa ekranın başarısı ortada. Kaçırdıkları hiçbir spor dalı yok. Özellikle de Ata sporlarımız. Mesela Dünya Güreş Şampiyonsı‘na özel ekip gönderen sadece TRT idi. Bizimkilerinki başta hiçbir müsabaka kaçırılmadı. Anında aktarıldı.
Bu arada “kızağa çekilmiş politikacı” Umut Oran‘ın dört bir yana yolladığı “bipleme tivitleri”ni görünce şaşırdım kaldım. Bu eski milletvekili bunlarda “TRT’nin, Ampute Millî Takımı’mızın Dünya Şampiyonası maçlarının verilmediğinden” söz etmekte.
Oran belli ki, TRT Spor’u seyretmiyor. Ampute takımımızın hazırlıkları ve finallerdeki maçlarının tamamı canlı yayımlandı. Sadece saat farkından dolayı 03.00’lerde başladılar. Sosyalist Enternasyonal’in başkan yardımcısı da olan zatımuhterem sanırım o saatlerde horulduyordu.
Kutlamak gerek
Spordan Sorumlu TRT Genel Müdür Yardımcısı Erkan Durdu ile kanal koordinatörü Mehmet Buğra Şahin ve yardımcıları Hakan Altürk, Pınar Şehri‘nin maçları öne alma yetkisi var mıydı? Kaldı ki, bu satırları yazdığım sırada millîlerimiz final maçına çıkmışlardı.
Bu da Umut Oran öncelikli tüm TRT Spor düşmanlarına kapak olsun…
***
Aslını inkâr etmek
Öyle bir döneme geldik ki, kimileri köklerini inkâr ediyor. Buna neden gerek gördüklerini bilmiyorum. Yıllar önce TRT-2’de izlediğim bir röportajı örnek vereceğim. Şevval Sam “Biz Kerkük Kürdüyüz” dedi. Güldüm, çünkü bunu söylerken babasının bir Musevi şarkıcı Selim Sam olduğunu pek çok kişi biliyordu.
O dönem, bu işler modaydı. Şevval de bunlara katıldı diye düşündüm. Annesi Leman Sam da Kürtlükle başladı. Bir kısım tepkileri görünce “babam subaydı” lafına sığındı. Sonunda sürpriz bir şekilde Gürcü oldular. Düşünün, Kerkük, Kürt ve Gürcülük. Bu karışıma Musevi babayı da ekleyebilirsiniz. Adını siz koyun!
Bazı şeyleri değiştirmeye gerek var mı? Neyseniz osunuz. Nasıl “Kelimei şahadet” getirince Müslümansanız, “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyerek soyunuza noktayı koyabilirsiniz.
Tuhaf olan
Bu aralar aldığım bazı mesajlara şaşırıyorum. En üst kademe yöneticilerimizin de kök değiştirme gayretlerine ne diyeceğimi bilemiyorum.
Yıllar yılı “biz Gürcü’yüz” diyenler şimdi farklı konuşmaya başladı. Ani bir dönüşle, “Ben Türk’üm” diyebilmeleri ilginç. Sırf karşıtlarına bindirmek için bu yöntem doğru mu? Bunların birtakım soy ağacı açıklamaları daha da enteresan. Merhum dedesinin ölümünü dört yıl öne çekip savaş şehidi yapmak tirajikomik. İşte bu konudaki şaşkınlığım daha fazla.
Bu işlere hiç gerek yok. Hele Mustafa Yıldızdoğan gibi “Ölürüm Türkiye’m”i gümbür gümbür söyleyebiliyorsanız!
Bir başka şikâyetim, sosyal medyadan. Doğruları ve yalanları o kadar iç içe hâle getirdiler ki hangisine inanacağımızı şaşırdık. Yüzde yüz gerçekler bile çarpıtılabiliyor. Yanlış anlaşılmasın sosyal medyaya asla karşı değilim. Ancak “kara propaganda” için kullanılmasına itirazım var.
***
Tadı daha önemli
Celal Sayalı, “Maksadım asla sizin yanlışınızı bulmak ya da sorgulamak değil. TDK’ya baktım, sizin sarmısak dediğinize sarımsak diyorlar. Dilimiz konusunda hassas olduğunuzu bildiğimden öğrenmek istiyorum. Hangisi doğru?”
Sayalı’ya öncelikle dil konusunda uzman olmadığımı ifade edeyim. Bazı durumlarda Türkçe Gönüllüsü Hüseyin Movit‘ten yardım alırım. Bir de eskilerin tabiriyle “galatımeşhur, lugati fasihten efdaldir” grubundayım. Yani okuma-yazma öğrendiğim günden beri sarmısak derim. Adından ziyade benim için önemli olan yemeğe verdiği lezzettir.
Yıllar önce bir Rum vatandaşımızın dediği gibi “maksat dumanı doğru çıksın…” Kaldı ki, Türk Dil Kurumu birtakım gereksiz değiştirmelerle Türk Cumhuriyetleriyle aramıza “tercüman” soktu.
***
Emeklilikte yaşı bekleyenler
Armağan Üreten‘in yazdıklarını binlerce feryat arasından seçtim:
“Emeklilikte Yaşa Takılanlar’la ilgili olarak MHP’nin U dönüşüne değinmişsiniz. Buna yerel seçim öncesi taktiği demişsiniz. Ancak ben bu görüşünüze katılmıyorum. Önce binlerce insana umut verip yasa tasarısının Meclis’e gelmesini sağla. Sonra da cay. Bu olmaz bana göre. Bunun faturası da ağır olacaktır elbet.
Öte yandan AKP’lilerin tutumuna ne demeli? Suriyelilerin her birine maaş dağıtılıyor. Oysa bu ülkede yaşayan ve primlerini ödeyerek tamamlayan bunca insan Türk evladı değil mi? Bazen düşünüyorum Suriye vatandaşı mı olsak, daha iyi şartlara sahip oluruz.”
…
GÜNÜN SÖZÜ
Herkese hak veren, hiç haksız çıkmaz. Cenap Şahabettin
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.