Sevgili okuyucum; gençlerimize, hatta tüm yurttaşlarımıza Türklüğün tarihinden gerçek bilgiler vermek zorundayız.
Özellikle kendi çocuklarımıza, Türk milletinin yüceliğini başka türlü anlatamayız.
Nitekim bu önemli konuyu yıllar önce de gündeme getirmiştim.
Açıkçası, bir tarih uzmanı olarak, çok önemli konular milletimize ve özellikle gençlerimize gereği gibi tam olarak anlatılmıyor.
Şu gerçek bilgiyi kahraman milletime; şerefle, şanla sunmak istiyorum…
Buyurun efendim; zevkle okuyalım!
Asya’daki Hun Devleti, Mete Han‘ın soyundan gelen Panu Yabgu liderliğinde M.S. 216 yılına kadar yaşadı. Çin’in tahrik ve teşvik ettiği kardeş kavgaları sonucu yıkılan Hun Devleti’ndeki Hun Türkleri, Türklüğün Asya’daki bağımsızlık bayrağını Tabgaçlar‘a bırakarak batıya doğru göçe başladılar.
Ve Çİ-Çİ Yabgu batıya doğru ilerledi.
(Rahmetli hocam Bahaettin Ögel) Çi-Çi’ye Ci-Ci derdi.
Çi-Çi Yabgu‘nun batıya çektiği Hunlarla birleşen Hun kütleleri, Hazar Denizi’nin kuzeyinden Avrupa’ya doğru ilerlediler.
Başlarında Balamir Han vardı!
Balamir Han, yıldırım hızıyla Volga ırmağını geçip, bugünkü Alman‘ların ataları sayılan Ostrogot, Vizigot ve Vandallar‘ı önüne katarak, onları Avrupa içlerine kadar sürdü.
Böylece, dünya tarihinin Kavimler Göçü diye adlandırdığı büyük kitle hareketlerini meydana getirdi.
Bir başka deyişle; Avrupa’nın bugünkü etnik yapısını ortaya çıkardı.
Bununla da kalmadı; Balamir Han‘ın Avrupa’da meydana getirdiği bu sarsıntı, Roma İmparatorluğu‘nu ikiye böldü.
Doğuda Bizans adıyla ortaya çıkan Doğu Roma, Avrupalı milletleri ve günümüz İtalya’sındaki Roma‘yı tehdit etmeye başladı.
Avrupa’daki Hunlar, Avrupa’nın düzenini sağlıyor; özellikle Roma’yı Avrupalı barbar kavimlere ve Bizans’a karşı koruyorlardı.
Hunlar, Balamir Han’ın ölümünden sonra da güçlerini korudular. Kağan Yıldız zamanında ve daha sonra Rua, Muncuk, Aybars ve Oktar kardeşler devrinde Avrupa’nın tek büyük gücü durumundaydılar.
Roma’yı korumak için Bizans önünde set oldular. Bizans, Hunlardan öylesine yılmıştı ki; Hakan Rua ölünce, bütün Bizans kiliselerinde, kuvvetli bir düşmandan kurtulduk diye, şükür ayinleri düzenlediler.
Ne var ki, Bizans’ın sevinci kursağında kalacaktı. Çünkü, Hunların başına Rua‘dan sonra Attila geçti!
Attila, amcası Rua’nın yanında yetişmişti. Akıllı, tedbirli ve ataktı.
Attila ataları gibi daima güçsüzün yanında oldu. O da Roma’yı çapulcu Avrupalı kavimlere ve Bizans’a karşı korudu.
Yönetimi altındaki Avrupalılara karşı adil ve şefkatli davrandı. Türk töresinin egemen olduğu Attila yönetiminde din ve vicdan özgürlüğü vardı. Bugünkü Avrupalıların ataları Attila sayesinde huzur ve refah içinde yaşıyorlardı. Avrupalılar onu, Tanrı’nın kötülükler üzerine inen kırbacı olarak görüyorlardı.
Avrupa Türk Hun İmparatorluğu’nun Kağanı Attila, yaptığı akınlar ve gönüllü katılmalarla devlet sınırlarını kısa sürede, doğuda Balkaş gölünden, batıda Atlas okyanusuna kadar genişletti.
Dünyanın ender yetiştirdiği büyük devlet adamlarından olan Attila, düzensiz Avrupa’yı düzene sokmuş; adaletin keskin kılıcı olmuştu.
Attila, haklı olarak gerektiğinde acımasızdı…
Çirkin ve utanç verici olaylar karşısında çok sert tepki gösteriyordu…
Söz gelişi, Hunların dirisi karşısına çıkamayan Bizanslılar, bir gece Hun sınırından içeri girip, Hun büyüklerine ait mezarları tahrip etmişlerdi.
Bu olaya Attila’nın tepkisi çok büyük oldu. Bu aşağılık olayın düzenleyicisi Bizans’ın Markos Piskoposu idi.
Attila, piskoposun Bizans tarafından cezalandırılmadığını görünce, 2. Balkan seferini başlattı. Ordularıyla Yeşilköy’e kadar gelip, Bizans’ın kapılarına dayandı. Tehlikenin boyutunu anlayan Bizans, Romalılar’ı aracı koyarak Attila’dan özür diledi.
Ayrıca, içlerinde tarihçi Priskos‘unda bulunduğu bir “şefaat heyeti” göndererek, Attila’dan affedilmelerini istedi.
Attila bir kez daha affetti Bizans’ı!
Bizans öyle bir kayaya çatmıştı ki, ne yapacağını bilemiyordu. Bildikleri tek şey; Attila sağ oldukça kendilerine huzur yoktu. Tek yol vardı; o da, Attila’nın öldürülmesiydi…
Bunu sağlamak için Attila’ya karşı bir suikast girişiminde bulundular.
Attila, bu girişimi muhteşem istihbarat ağıyla anında haber aldı.
Yakalanan suikastçıları bizzat sorguladı.
Evet… Tarih gerçeğin annesidir!
Sevgili okuyucum; saygısızlık yapmak istemem ama; lütfen doğan çocuklarınıza ve akrabalarınıza Balamir adını veriniz!
Esen kalın efendim…
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.