Suudîler böyle yönetebilirler mi?

24669_b-11

Suudîler bu kafayla nereye varırlar? Bir zamanlar diğer İslâm ülkelerinde, muhaliflere, özellikle Müslüman Kardeşler’e kucak açan, Rabıta ile her türlü insanî yardımı yapan ve ardında, Vehhabîliğin dışında siyasî gaye gütmeyen Suudîler, şu aralar, dilimizde çok yersiz kullanılan bir ifadeyle soralım: Ne ara bu hâle geldiler?

Suudîler, Afganistan’da Rus işgaline direnenlere büyük yardımlar yaptılar. Ben şahidim. Bir tarihte o ülkedeydim… Müslüman Kardeşler mensuplarıyla da karşılaştım, Afganistan’da savaşanlarla da. Savaşmaya gidenlere, “Niye gidiyorsunuz, tecrübe kazanıp burada mı savaşacaksınız?” demediler. Afganistan’dan öğrenciler getirip okuttular. Rejim o kadar katı değildi. Bir televizyon programında,  kralın, “Yaşadığınız şehre şu kadar para verdik.” demesi üzerine bir öğrenci, “Parayı verdiniz de nerede harcandı o para? Şehirde bir şey yapıldığını görmedik.” diye âdeta hesap sormuştu. (Diktatörlüklerde, danışıklı dövüş değilse böyle hesap kolay kolay sorulamaz!)

Suudî Arabistan’da önemli bir Şiî nüfus var ve bu nüfus öyle görünüyor ki, İran’ın kontrolünde… 2016’nın başında Ayetullah Nemr‘i ve Şiî-Sünnî ayırmadan 46 muhalifi idam etmişler, bu idamlar büyük infiale yol açmıştı. İdam edilen Ayetullah Nemr‘in bir özelliği şiddete karşı olmasıydı. Ülkesinde baskı olmasın, insanlar fikirlerini söyleyebilsinler, seçim yapılsın istiyordu. Bir konuşmasında şöyle demişti:

“Suudî yetkililer mermilere, öldürmeye ve hapsetmeye güveniyor. Biz kelimelerin kükremesine ve adalet sözlerine güvenmeliyiz. Silahların kullanılmasını kabul etmiyoruz. Bu bizim uygulamamız değil. Kaybederiz. Bu bizim işimize gelmez. Protestolarda silahlı birini görürsek, ona bunun kabul edilemez olduğunu söyleyeceğiz. Kelimelerin kullanılması bizim yaklaşımımız. Bu yaklaşımı kabul edenlere kucak açıyoruz.”

Sadece ve sadece Suudî ailesine yaranmadığı, “demokratik seçim” istediği için muhalif görüldü.

Öldürüldü mü, kaçırıldı mı -muhtemelen öldürülmüştür- henüz bilinmeyen Cemal Kaşıkçı da bir Sünnî (ne derece Vehhabî bilemeyeceğim) olarak Şiî Nemr gibi “Kelimeler konuşsun.” diyordu.

Suudîler 11 kişilik bir ekip göndermişler. Türk yetkililerle birlikte araştırma yapacaklarmış.

Suudîler, daha önce bir ekibi Kaşıkçı‘nın konsolosluğa gireceği saate ayarlı yollamış, ekip, Kapalıçarşı’dan satın aldıkları bavullarla aynı gün çıkıp gitmişti.

Suudîlerin yeni ekibi ne yapacak? Herhâlde Türk yetkililerin “delil” bulmalarının önüne geçecek.

Türk ekip Suudîlerden ayrı araştırmalı ve konsolosluğu didik didik etmelidir.

ABD’liler isteseler, Kaşıkçı‘ya ne yapıldığını hemen ortaya çıkarırlar. Çünkü Suudîlerin her şeyine hâkimler. Kuş uçsa haberleri olur.

Türk yetkililer de biliyordur… ABD’liler, Cemal Kaşıkçı hâdisesini Suudîler için bir tehdit olarak kullanacaklar, “Bizim her dediğimizi yapmazsanız, Kaşıkçı’yı nasıl yok ettiğinizi ortaya çıkarırız.” diyeceklerdir.

Suudîlerin, dünyada tek dayanakları ABD. ABD desteğini çekerse (dolayısıyla İsrail), nasıl bir kaosa sürükleneceklerini tasavvur bile edemezler.

Gazi Üniversitesi öğretim üyelerinden, fakülte arkadaşım Dr. Ender Gökdemir (Eski Öğretmen Okulları Genel Müdürü merhum Ayvaz Gökdemir‘in kardeşi) Allah’ın rahmetine kavuştu. Uzun zamandır mustaripti. Mekânı cennet olsun.

Yazara ait yayınlanan son makaleleri buradan okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version