Sürgünün çilesi çektiği fotoğraflarda

Sürgünün çilesi çektiği fotoğraflarda

Ünlü Fransız fotoğraf sanatçısı Lam Duc Hien’in fotoğrafları ‘Anne, Anneler’ ismi altında eşzamanlı olarak Türkiye Fransız Kültür Merkezi tarafından Ankara, İstanbul ve İzmir’de açıldı. Sergide sanatçının Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Vietnam, Tibet, Haiti, Laos, Çin, Irak gibi ülkelerde yapmış olduğu çalışmaları yer alıyor.  

Fotoğraflarda Fransız-Laos asıllı fotoğrafçının geçmişinden izler var. 1966 yılında Mekong kıyısında Laos’un Pakse şehrinde doğan Lam Duc Hien ailesiyle birlikte Pathet-Lao Hareketi’nin zaferinin ardından sürgüne gönderildi. Tayland’a gitmek üzere gece vakti Mekong ırmağını geçen, mülteci kampında geçen zorlu iki yılın ardından firar eden Lam Duc Hien ve ardından Fransa’da güzel sanatlar diploması aldı. Hiên Lâm Duc kişisel projeleri ve de basın ya da STK’ların istekleri doğrultusunda dünyanın dört bir yanında fotoğraf çalışmaları yapıyor. Romanya, Rusya, Bosna, Çeçenistan, Ruanda, Güney Sudan ve bilhassa 25 yıldan bu yana tümünü arşınladığı Irak’ta, 20. ve icinde bulunduğumuz yüzyılın başlıca savaşlarının sivil halkaların üzerindeki etkilerine tanıklık etti. Doğal kaynakların korunması için sorumluluk yüklenerek, günümüz dünyasının dönüşümünün Mekong ve Nijer nehirlerinin doğasına etkilerini çektiği karelerle belgelemeye çalışıyor.  

Lâm Duc Hiên’in imajları olumsuzdan yola çıkarak tanımlamayı reddettiği kadın ve erkeklere itibarlarını iade ediyor. Bu sanatçı tarafından evsizlerin, meteliksizlerin, mülksüzlerin, yurtsuzların, güvende olmayanların ve sesi kısılanların yüzlerini, bedenlerini, hareketlerini kendi varlıklarının zenginliği içinde sunuluyor.  

İzmir Fransız Kültür Merkezi’ndeki sergi, genç yaşında sürgün edilen, uzun süre mülteci kamplarında yaşayan sanatçının, yıllar sonra ülkesine döndükten sonra onda hayranlık uyandıran 4 bin 300 kilometre uzunluğunda ve 6 ülkeden geçen Mekong Nehri üzerine çektiği fotoğraflarından oluşuyor.  


Lam Duc Hien

Hien “Sürgün sadece bir coğrafya meselesi değil, siyasi, toplumsal, ekonomik ve aynı zamanda dilsel dışlanmadır. Ben sürgünü yaşayan biri olarak çocuk, kadın, en çokta anne hizasından fotoğraflar çekmek, bilinmeyenleri gözler önüne sermek istedim. Sergimde insanlara unuttuklarını hatırlatabildiysem ne mutlu bana” diyor. Sergide kadına karşı şiddete dikkat çekmek istediğini ifade eden sanatçı “Böylece hikâyelerine, acılarına ortak olurdum. Onlara yitirdikleri seslerini geri verirdim, seslerinin yankısı beni allak bullak ederdi” diye konuştu. 

Exit mobile version