Sosyal medyanın hayatımızdaki yeri

330880_660_320

Ortalama olarak bir insan her iki dakikada bir telefonuna bakıyor. Bu ilginin büyük bir kısmını ise sosyal medya oluşturuyor. Dersteyken, otobüste işe giderken, eve gelip ayaklarımızı uzatıp dinlenirken, televizyon izlerken, ailemizle sohbet ederken, arkadaşlarımızla bir araya geldiğimizde her an sosyal medyada aktif oluyoruz. Acaba gönderimi kaç kişi beğendi? Attığım Tweet kaç Retweet aldı? Dün gece görüştüğüm akrabalarım Facebook’tan ekledi mi? Yemek yerken bile aklımızda bu sorular olabiliyor. Peki sosyal medyayı hayatımızın en orta yerine almamızın sebebi neydi?

Sanırım bunun en büyük etkeni görülme ve beğenilme arzusu. İnsanlar çoğu zaman birileri tarafından fark edilmek isterler. Belki de sosyal medya kendimizce “ben de varım” demenin bir başka yolu olabilir. Attığımız fotoğraflar, gönderilerimiz ve  yorumlarımızla düşüncelerimizi ve kendimizi yansıtmaya çalışıyoruz. Kimi zaman olduğumuz kişiyi kimi zaman da olmak istediğimiz kişiyi ya da kişileri yansıtıyoruz. İnsanların hayatlarını çılgınlar gibi takip edip yine aynı şekilde kendi hayatımızı da çılgınlar gibi paylaşıyoruz. Nerde olduğumuzu, ne yaptığımızı, yanımızda kimin olduğunu, ne yediğimizi, ne okuduğumuzu her anımızı paylaşıyoruz. Muhtemelen yoldan geçen tanımadığımız birisi bize durduk yere dün akşam ne yemek yediğini söylese garip karşılarız. Aynı durum sosyal medyada gerçekleştiğinde, belki de hiç tanımadığımız birinin akşam yediği yemeği gördüğümüzde ise çok doğal karşılıyoruz. Kendimizi paylaşmak ve diğer insanların hayatlarının her anından haberdar olmak bizim için çok doğal şeyler haline geldi.

Sosyal medya her ne kadar boş vakitlerimizde zaman geçirmek için kullanabileceğimiz bir araç gibi gözükse de zamanımızın bir çoğunu ve özelimizi ele geçirmiş durumda. Bu durumun getirdiği tehlikeler şuan çok fazla olmasa da ilerde ne gibi sonuçlar doğuracağını kim bilebilir ki. Sanırım birçok konuda olduğu gibi bu konu için de aman neyse deyip geçeceğiz.

Exit mobile version