SİYASETE YUMRUK

53026322_986613164863772_7199806991437398016_n

Anneler gününde gönlü sevgi dolu bir doktorumuz, evladını şehit vermiş hastasının tabelasına “ Şehit annesidir, öf bile demeyiniz” diye yazmış olduğu not, toplum vicdanında karşılık bulmuş, büyük takdir toplamıştı.

Doktor hanımın, yüreği yaralı şehit annesine göstermiş olduğu, şefkat ve saygıyı, istisnasız toplumun her kesimi göstermekle mükelleftir. Çünkü onlar, yaralıdır, acılıdır. Kınalayarak asker ettikleri yavrularını bu vatana şehit vermiş oldukları için saygıların en büyüğünü hak etmektedirler.

Türk tarihinde ve inancımızda şehitlik manevi olarak büyük bir makam olduğu için, her zaman saygı ve hürmet görmüş, şehadetlerinin üzerinden yüzyıllar geçmiş olsa da, şehitler unutulmamıştır. Şehit mezarı olduğu bilinen yerler kutsal kabul edilmiş, bu yerlerde itinalı davranılmış, edep ve saygıda kusur gösterilmemiştir. Ayrıca milletin kalbi hafızasında canlığını korumuş ve yapılan hiçbir duada unutulmamışlardır.

Çubuk’ta şehit cenazesinde duyguların çağladığı günde Kılıçdaroğlu’nun yumruklanması olayı ne günün maneviyatına nede Türk töresine göre uygun bir davranış olmuştur.

Ancak 73 evladını şehit vermiş beldenin acılı insanlarının yıllarca içlerinde biriktirdikleri, evlatlarının şehadetine sebep olanların, şımarıklıkları, elini kolunu sallayarak arsızca gezmesi, bu canilerin oylarını alabilmek adına sırtlarının sıvazlanmasını gördükleri için içlerinde fırtınalar koparan acının, dışa vurumu olarak meydana gelmiş önlenemez öfke patlaması sonucu meydana geldiği göz önüne alınarak, şehitlerin manevi hatırasının incitilmemesi adına büyütülmeden toplumsal hoş görü ikliminde, yaranın kanatılmadan sarılması gerekmektedir.

Fiziki saldırı, hiçbir şartta tasvip edilecek, kime yapılmış olursa olsun, ama fakat demeden kabul edilemeyecek bir davranıştır. Ancak, yanlışın üzerine başka bir yanlışla gitmekte doğru değildir. Şehit yakınlarına küfür edilmesi, iftiraya varan inek hırsızı, milli saldırgan ve terörist yakıştırmaları ile suç makinası gibi gösterilmesi de hiç uygun olmayan davranışlardır.

Türk halkı Mehmetçiğini kendi evladı olarak gördüğü için,şehit cenazelerine büyük katılım olmaktadır. Cenazeye gelen herkes kendi evladı şehit olmuşçasına üzüntü duymakta ve acıların harman olduğu buruk bir sevgi seli yaşanmaktadır. Çubuk’taki şehit cenazesinde iddia edildiği gibi provokatörlerin bulunması, halkın acısını istismar ederek tasvip edilemeyecek müessif olayın meydana gelmiş olması ihtimal dahilindedir.

Ancak cenazeye katılan herkesin provokatör olarak değerlendirilerek günahsız insanların topyekun suçlu ilan edilmesinden vazgeçilmesi gerekir. Halkın yönetimine talip olan siyasetin her kademesinde ki yönetici ve taraftarı olan kimseler böyle süreçleri ılımlı, toplumu birleştirici, kucaklayıcı çözüm ve milli birlik odaklı söylemler ile halkı ayrıştırmadan kaynaştırmaları gereklidir.

Halk olarak bizlerde, her olaydan her sözden provoke olmak yerine, olayları daha sakin, doğru okumak ve değerlendirmek zorundayız. Toplumda infiale sebep olabilecek böyle olayların akabindeki nefret söylemlerinin, kime ne fayda saylayacağı sorusu ile ön yargısız basit bir akıl yürütme ile provokatörlerin kimler olduğu ve bunun sonucunda neyin arzu edildiği sonucuna kolayca ulaşılabilecektir.

Türk halkına “Sivas Sendromu” yaşatan böyle olayların bir daha meydana gelmemesi için el birlik kardeşlik ruhu içinde bir birini anlayarak sımsıkı kenetlenmek gerekmektedir. Bu ve buna benzer olaylar Ülkemizde maalesef çok yaşandı, ve geride bir çok acı hatıralar kaldı. İnşallah bu son olur. Son olması içinde siyasete vurulan yumruğu herkes itina ile okumalı ve gerekli dersleri çıkarmalıdır ki, bir daha böyle tatsız olaylar yaşanmasın.

Exit mobile version