Seni Hiç Tanımadan Kaybetmek

Diy-5d-elmas-boyama-çapraz-dikiş-sarı-gül-resim-mozaik-el-yapımı-boyama-çiçekler-tam-kare.jpg_350x350

Seni en son ve ilk gördüğümde on yaşlarında küçücük bir kızdın.Hangi amcamın vefatıydı bizi buluşturan şimdi anımsayamadım. Annenin dizinin dibinde oturup, etrafı boş gözlerle anlamlandırmaya çalışıyordun. Köyden buraya gelme sebebin bir düğün dernek olsaydı seninle belki de arkadaşlık yapma şansım olurdu. Ben de arkadaşlık etme konusunda her zaman ki gibi kimi zaman çekingen kimi zaman atılgan olduğum için böyle bir ortam sağlayamadım. Ondan sonra da arada bir akraba ortamlarında bir kaç kere ismini duydum. Yıllar önce ablanın taziyesine gittiğim de yine adın vardı ortada. Ya sen erken gitmiştin ya ben geç kalmıştım. Can gözüyle seni yine görememiştim. Ama o gün kuzenim kim benim neyim oluyor tam bir liste yapmış bana vermişti. Komik gelmesin lütfen, görüşmeyince insan nereden bilsin Asiye benim halamın mı amcamın mı kızı. Çoluk çombalak her ailede beş altı tane. Dokuz kardeşin kimi başka şehirlerde kimi köyde. Yolda laf atsa bilmeyeceğim, küfrederim yine bana döner. Büyüklerin  hatası elbette. Aralarında geçen ufak mevzulardan bağları koparıp atmışlar hiç düşünmeden. Gerçi bana küçüktür onlara büyük bilemem. Neyse ne yine de akrabalığı bitirmek için fani dünya da bütün sorunlar  saçma geliyor. Elimde soy ağacı listemle dedim bundan sonra her biriyle görüşeceğim, en azından bayramlarda. Allah şahit yaptım da dediğimi ama hala evine gittiğim kişinin amcamın mı halamın mı çocuğu bilemiyorum ve adıyla hitap edemiyorum. Pot kırarım diye korkarak yanımda ki başka bir akrabama soruyorum adı ne diye. Bir kaç bayram arda arda görüştüğüm Bekir abiyi bile hala tam otutturamadım. Hatta yolda öylesine bayramlaşıp sohbet ettiğimiz karı kocayla aynı eve girince orada öğrendim meğer büyük halamın oğlu ile gelini olduğunu. Hasılı seni de görmeyi çok istedim Allah şahit, ama zaman benden hızlı çıktı. Senin de ahirete intikal ettiğini  bana Hüseyin amcamın kızı Fatoş müjdeli bir haber gibi verince bütün kanım damarımdan çekildi sanki. Ben en yakınımdan iki kişiyi kaybettim, bilirim insan kaybetmenin acısını. Göz yaşlarıma mani olamadım orada. Kuracağım hiç bir cümlem kalmadı. Her şeyin boş olduğunu, ve bir hiç uğruna birbirimizi nasıl itelediğimizi  düşündüm o kadar kısa süre içinde.  Ölüm kelimesinin yüzü ne kadar soğuk, bir haşyet kaplıyor insanın iç yerini.  Üzülmem için bir dolu neden varken en çok nedamet hissi sarıp sarmaladı yüreğimi. Neden dedim ya,  bir gününü ona ayırıp onunla vakit geçirebilirdin pekala, neden yapmadın. Çok mu önemli işlerin vardı, ya da ondan daha mı değerliydi vaktini heba ettiklerin. Şimdi çekeceksin zehir gibi kuracağın keşke cümlelerinin pişmanlığını. Asiye’m yosun gözlü kardeşim, biliyorum geç kaldım. Acele etseydim bir gün önce mesela seni tanıma fırsatım olacaktı.

Akşamında her gün bir güvercin gibi sekidiğin yuvana gittim. Tanıdık bir sima  bulamadım odanın içinde. Suçlu gibi bir köşeye pusup oturdum. Halının desenlerini incelerken daha dün senin üzerinde yürüdüğünü düşündüm ve şimdi senin için gelenlerin ayak izleriyle dolu. Odadakiler senin koca tarafının akrabalarıymış. Senden için harika bir insandı, Asiye gibi var mıydı diyerek övgü dolu sözlerle anlatıyorlar. Allah seni inandırsın üzgün bir ifade aradım dakikalarca yüzlerinde lakin bulamadım. Bilmem belki de onlarında üzülme stilleri böyleydi. Boğazımdaki düğümleri biraz gevşettikten sonra sorabildim burada hiç mi akrabası yok diye. Ablan yan odadaymış adı da Halime. Seni hiç görmedim ama ablanın sana değilde Rahime ablana daha çok benzediğini fark ettim. Yavrum benim yavrun kalmış dünya da daha yenile on beş günlük misafirken. O ak sütünden ona nasip olan dünya gününden sadece on beş günmüş. Bundan sonra  senin kokunu asla duyamayacak olan minik oğlun. Ne kadar sevinmişsindir kim bilir onu kucağına aldığında.  En büyük kızın bile daha on sekizindeymiş, diğeri ondan iki üç yaş küçük. Beş kız bir oğlan koca dünya da yapayalnız kaldılar bu  kurtlar sofrasında. Ecel seni sıkıştırdığında altını değişiyormuşsun . Belki yorgunluk diyerek uzandın yatağına. Bebeği de bacaklarının arasına bırakmışsın. Belki son anların olduğunu düşündün ve biraz daha zaman istedin Yaradandan. Çok erkendi be Asiye’m çok erken. Takdiri İlahi ne gelir ki elden.

Ah Asiye’m bana hakkını helal et, yemedik içmedik birbirimizden ama biz akrabayız sorumluyuz birbirimizden. Bir yarana merhem olur, bir kez olsun gülümsemene sebep olurdum belki. Çok üzgünüm kardeşim seni tanıyamadığım için…Rabbim sana rahmeylesin inşallah. Yavrularını da şerli insanlardan muhafaza etsin.Beni de affet olur mu hatıramda ki  yosun gözlü , küçük kız…

Exit mobile version