30 Ağustos Zafer Bayramı’nın büyük Türk Milletine ve kahraman Türk Ordusu’na kutlu olmasını dilerim. AKP tarafından TSK’dan gasp edilerek, Erdoğan’ın himayesine verilen 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına katılmayacağımı, ancak 30 Ağustos Zafer Bayramı tekrar gerçek sahibine olan Türk Ordusu’na iade edildiği zaman kutlamalara bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak katılmaktan onur duyacağımı da ifade etmek isterim.
Erdoğan, bu sefer galip çıkmak umudu ile Türkiye’yi bir savaş ortamında seçime sürüklüyor. Oysa, en az 15 ilde seçimlerin yapılması çok zor. Daha şimdiden Kayser ve Bolu komando tugaylarının seçim güvenliğini sağlamak için bölgeye yollandığı söyleniyor. Oysa 2 tugayın bu kadar geniş bir coğrafyada seçim güvenliğini sağlaması mümkün değildir. Ancak Erdoğan, PKK ile mücadele ediliyor görüntüsü vererek fakat aslında güvenlik güçlerini hedef haline getiren “saldırılara cevap” yaklaşımı ile Güney Doğu Anadolu’dan olmasa da iç Anadolu’dan oy almayı hedefliyor. Buna bir de seçimlerden önce K. Irak’tan karanlık bir “PKK’lı lider” kaçırma operasyonu ekleyerek seçime gitme eklenir ise Erdoğan hedefi olan % 3-4’lük bir oy artışını sağlayabilir. Vedat Yenerer www.mehmetciktv.com.tr’de, Ahmet Takan Yeniçağ’da bu Saraydan kız kaçırma operetinin haberini verdiler. Ancak bu yazılması kolay, gerçekleşmesi çok zor bir işe benziyor. İnceleyelim.
1 Kasım seçimlerine kadar Türkiye’nin önünde iki seçenek vardır. Bunlardan birincisi, Ağustos 2015 itibarı ile Türkiye bir erken genel seçime giderken, “PKK ile denetimi PKK’nın kontrolünde olacak” bir çatışma sürecinin devam etmesi ihtimalidir. İkinci ihtimal ise Erdoğan’ın seçimlerden önce PKK ile anlaşması ve “çatışmasızlık” durumuna geri dönmesidir. Bu iki şekilde yapılabilir. Ya Öcalan’ın devreye girmesi ve PKK’ya çağrı yapması ile ya da sessizce PKK’nın saldırılarını durdurması ile.
Aşağıda bu iki senaryoyu incelemeden önce senaryonun taraflarının durumunu inceleyelim.
2010’larda PKK AKP Sayesinde Güçlenmiştir
Türkiye 1 Kasım seçimlerine giderken, askeri operasyonlar savunma karakterli olarak dahi devam eder ise PKK müzakere sürecinde AKP’nin devlet güçlerini geri çekilmeye zorlayarak terör örgütüne teslim ettiği alanları ve etkiyi korumaya çalışacaktır. Bu ise askeri operasyonlara karşı PKK’nın terörü tırmandırması anlamına gelmektedir. Bu noktada altı çizilmesi gereken husus PKK’nın 1990’lı yıllara göre çok daha güçlü olduğudur. PKK’nın 1990’lı yıllara göre daha güçlü olmasını sağlayan hususlar aşağıdaki şekilde sıralanabilir.
1) Müzakere sürecinde terör örgütüne yönelik operasyonların durdurulması sonucunda terör örgütü, yerleşim yerlerinde dağ kadrolarının şehir kadrolarına dönüşerek yerleşim bölgelerinde örgütlenmesini gerçekleştirmiştir.
2)Kırsaldaki terörist unsurlar ile kentlerdeki unsurlar arasında iletişim tesis edilmiştir.
3)PKK terör örgütü Temmuz-Ağustos 2015’de terör eylemlerinin de gösterdiği gibi güvenlik güçlerine karşı nokta eylem yapabilecek bir istihbarat ağına kavuşmuştur.
4)PKK terör örgütü, asker, jandarma ve polisin operasyonlarının durması sayesinde Türkiye’ye en az 80 bin hafif silah sokmuştur.
5)PKK 5000 terörist donatacak ağır silah yığınağını gerçekleştirmiştir.
6)PKK, kentlerde örgütün sivil yandaşlarını çatışmalarda canlı kalkan olarak kullanıp, onların arkasından güvenlik güçlerine ateş açmayı etkili bir teknik olarak kullanmaktadır.
7)PKK terör örgütü, asker, jandarma ve polisin operasyonlarının durması ve GES Komutanlığı’nın MİT’e devrinden sonra PKK teknik takibinin zayıflaması ve jandarmanın insani istihbarat ağının çökmesi sayesinde Türkiye’ye 63 ton patlayıcı madde sokmayı başarmıştır.
8)PKK, bazı yerleşim yerlerinde binalar içinde takviyeli beton sığınaklar ve mevziler inşa etmiş, bazı ilçelerde evleri birbirine bağlayan yer altı tünellerinin inşaları gerçekleştirmiştir. Büyük bir ayaklanmada kullanılmak üzere, ilaç, ameliyat malzemesi gibi malzemeler son yıllarda yoğun bir tempo ile temin edilmiştir.
9)PKK terör örgütü kadroları, Irak iç savaşından bugün TSK’ya en fazla zararı veren uzaktan kumandalı bombalı tuzak sistemini öğrendiği gibi Suriye iç savaşından da kent savaşını öğrenmiştir. Kent savaşı, ham iç hem dış kamuoyu üzerinde psikolojik etkisi çok büyük olan bir çatışmadır. Dağda binlerce mermi ile yapılan çatışmaların izlerini bile tespit etmek çoğu zaman güçtür. Oysa kentlerde yapılan çatışmaların izleri, yıkılmış, yanmış evler teröristler için moral, halk için ise üzüntü ve endişe kaynağı olmaktadır.
10)Terör örgütü Suriye iç savaşından MİLAN tanksavarları gibi ileri teknoloji ürünü silahlar elde etmiş ve Türkiye’de kullanmak üzere sınırdan sokmuştur. Keza hava savunma sistemi olan SA 7 füzelerinin de helikopterler ve uçaklar için tehdit oluşturduğu açıktır. PKK’nın elinde büyük bir ihtimal ile Amerikan Alçak irtifa hava savunma füzesi olan Stinger füzeleri de bulunmaktadır. Uçaksavar silahı olan Doçkaların da helikoperlere karşı etkili olarak kullanılması söz konusudur.
11)Terör örgütü uçaksavar namlusu ile keskin nişancı tüfeğinin birleşmesinden oluşan ve uçaksavar mermisi atan bir keskin nişancı silahı geliştirmiştir. Bu silahın gerek zırhlı araçlara gerek alçaktan uçan helikopterlere ağır zarar vermesi mümkündür.
12)PKK, müzakere sürecinde askeri birliklerin etrafını ve olası hareket alanlarını “uyuyan bombalar” ile mayınlayarak birliklere ağır darbe indirecek şekilde hazırlık yapmıştır.
13)PKK terör örgütü fedaileşme adı altında önümüzdeki dönemde canlı bomba eylemlerini 1990’lı yıllardan çok daha yoğun kullanacaktır. Ağrı/Doğubeyazıt’ta jandarma karakoluna yapılan saldırı ile İstanbul/Sultanbeyli’de polis karakoluna yapılan saldırı PKK terör örgütünün bu eğilimini açık bir şekilde ortaya koymaktadır.
14)PKK, PYD adı ile Amerikan Ordusu ile işbirliği yaparak, dünyanın en modern ordusundan savaş teknikleri konusunda küçümsenmeyecek bir bilgi aktarmaktadır.
15)PKK terör örgütü Kobani/Ayn El Arap’da IŞİD ile savaşını büyük bir küresel halkla ilişkiler başarısına çevirmiştir. Şimdi bu etkili sistemi Türkiye’ye karşı kullanmaktadır. BBC, Guardian, Reuters, Times, The New York Times gibi etkili sistem gazete ve ajanslarının PKK yanlısı ve Türkiye karşıtı yayınları tesadüf değildir. Tabii bu yayınlar sadece PKK’nın halka ilişkiler başarısı değil, Batıda Türkiye’ye karşı oluşan ve bağımsız Kürdistan projesini destekleyen politikaların da bir sonucudur. Ancak unutulmamalıdır ki, anılan yayın organlarının PKK ile olumlu yayınlardan daha önce Bülent Arınç, Beşir Atalay gibi AKP’li politikacılar PKK ile ilgili çok olumlu açıklamalar yapmışlardır.
16)PKK terör örgütü müzakere sürecinden de politik sonuç olarak başarılı çıkmıştır.
Bütün bu hususlar PKK’nın 1990’lı yıllardan çok daha güçlü hale getirdiği gibi Türkiye’nin PKK terör örgütü ile mücadelesini daha da zor hale getirmektedir.
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.