Ne diyor Mevlana: “Her şeye canını sıkma ey gönül! Ne bu dertler kalıcı ne de bu ömür.”
En küçük şeyleri bile kafamızda büyütüyoruz, istemeden oluyor biliyorum ama yinede bir payımız olduğunu düşünmeden edemiyorum. Çünkü insan ne düşünürse ona bürünür. Biz takılmayacak olaylara bile takılacak gözüyle bakıyoruz, takınca haliyle düşünüyoruz ve en küçük olayları bile takıntı haline getiren biri oluyoruz.
Düşünce yapımızı değiştirirsek her şey güzel olabilir. Fakat yaptığımız hatalarda ısrarcı olarak kaldığımız için kötülükler olmaya devam ediyor. Olması çok normal değil mi ? Ne zaman her şeyin güzel olması için mücadele verdik, “tamam ya! Gerçekten her şey güzel olabilir” diyerek inançlı bir şekilde yola çıktık ? İnansak bile sadece başarımıza inandık, ilk önce inanmamız gerekene inanmadık. Daha sonra başaramadık diye üzüldük, üzülme kardeşim, sadece düşün ve harekete geç. Çünkü böyle olmasını biz istiyoruz, nasıl böyle olmasını istiyorsak istediğimiz yere de bir o kadar inanmamız gerekiyor…