DANIŞTAY KARARI VERMİŞTİR, GEREKÇESİ DE SON DERECE SAĞLAMDIR

IMG_BC859C-E5D4D6-49683E-3B7401-090F1E-1F9468

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı ve değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunun İstanbul Havalimanı’nda verilmesine dair bir soruyu yanıtlarken Kılıçdaroğlu, devleti devlet yapanın gelenekleri olduğunu, cumhuriyetin Ankara’da kurulduğunu, dolayısıyla Ankara’da kutlanması gerektiğini söyledi.

“Cumhuriyete gölge düşürmek değil, Cumhuriyeti yüceltmek gerekiyor.” ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, “Bizim cumhuriyetimizle, İran’ın, Suriye’nin, Libya’nın, Irak’ın cumhuriyeti arasında fark varsa, cumhuriyete sahip çıkanlar ile cumhuriyete usulen sahip çıkanlar arasında da dünya kadar fark var.” ifadesini kullandı.

“Devlet geleneğinin oturması lazım”
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki resepsiyonlara katılmadığı hatırlatılıp, 29 Ekim’de İstanbul Havalimanı’nda düzenlenen resepsiyona katılmama sebebinin sorulması üzerine, “Bu, benim katılıp, katılmama olayının dışında. Bir devlet geleneğinin oturması lazım. Devlette gelenek kalmadı.” diye konuştu.

“Türkiye Cumhuriyeti devleti ırk temeline dayalı bir devlet değildir”

Kemal Kılıçdaroğlu, Danıştayın öğrenci andı kararına ilişkin,”sessiz kaldığı” yönünde kamuoyunda yapılan eleştirilerin dile getirilmesi üzerine, yorumların hiçbirisini samimi bulmadığını ve gündemi saptırmaya yönelik olduğunu ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin ırk temeline dayalı olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Üzerinde durulması gereken nokta şu, Erdoğan’ın Danıştay hakimlerini aşağılayarak, küçümseyerek, bir anlamda onlara neden bu kararı verdiniz diye azarlayarak meydan okumasıdır. Nerede? Külliye’de. Gerçekten de insanın ağırına gidiyor. Söylenecek laf değil o laflar. Yasa koyucunun hareketlerini yanlış yaptığı zaman kim denetleyecek? Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay niye var?”

Danıştayın öğrenci andı konusundaki kararının 5 yıl sonra verildiğinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Danıştay kararı vermiştir, gerekçesi de son derece sağlamdır. Herkes de yargı kararına uymak zorundadır.” dedi. Danıştay Genel Kurulunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istediği şekilde karar çıkacağını iddia eden Kılıçdaroğlu, “Çünkü nasıl karar vermeleri gerektiğini aşağılayarak onlara ifade etti.” dedi. 

“Irktan söz etmiyor mu İstiklal Marşı?”
İstiklal Marşı’nın “Kahraman ırkıma bir gül… Ne bu şiddet, bu celal?” ve “Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal” mısralarına işaret eden Kılıçdaroğlu, “Irktan söz etmiyor mu İstiklal Marşı? Kimin ırkı bu? Hani ırkçılık yapmayacaktık biz? Emin olun Erdoğan İstiklal Marşı’nı da bilmiyor. Ne olduğunu da bilmiyor. Belki hayatında hiç okumadı. Bir şeyi söylerken en azından ölçüp tartması lazım. Bulunduğu konum onu gerektiriyor ama o her şeyi günlük sıcak siyasete malzeme etmeyi seviyor. İnancı da kimlikleri de yaşam tarzlarını da öyle. Toplumu ayrıştırmak, kutuplaştırmak, bölmek ve kendi tabanını aman bir yere gitmesin, kim ne söyledi bunu duymasınlar diye kendisine göre özel bir alan yaratıyor. İstiklal Marşı ırktan bahsediyor.” yorumunu yaptı.

Devletin sağlıklı ve tutarlı yönetilmediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, “Ortada bizim anladığımız anlamda bir devlet yok zaten. Hangi devletten bahsediyoruz? Erdoğan devleti var. Hakim karar verir, hoşuna gitmiyorsa tepeden tırnağa fırça yer. Toplarsın bütün Danıştay hakimlerini, hepsini aşağılarsın. Böyle bir devlet yönetimi mi olur? Bunlar senin emir kulun mu? Bunlar hakim. Bunların vicdanı var. Bunlar, hukukun üstünlüğüne, evrensel hukuka göre karar vermek zorundalar.” ifadesini kullandı.

“32 davadan kesin olarak kaybettiğim tek dava var”

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açtığı tazminat davalarına ödediği toplam rakamın ne olduğunun sorulması üzerine, hakkında 32 tazminat davası açıldığını, bunlardan kesin olarak kaybettiği tek dava olduğunu belirtti.

Kılıçdaroğlu, “Anayasa Mahkemesi, giden iki davamın bir tanesini benim lehime bozdu, birisini de zamanında başvurmadığımız gerekçesiyle ‘Bizi ilgilendirmiyor, avukatın zamanında başvurmadı.’ dedi. Biz, onu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) taşıdık. Bir dava da şu anda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, benim uğradığım zarar dolayısıyla bir tazminat isteyip istemediğimi de sordu bana. Ben de belli bir tazminatı, avukatımızın isteği üzerine söyledim.” bilgisini paylaştı.

Hakkında verilen tazminat kararını yerine getirmek üzere Burhaniye’deki yazlığını sattığını bildiren Kılıçdaroğlu, “Aslında Tayyip Erdoğan, haram yemesin, faiz ödemeyeyim diye götürüp, parayı yatırdım. Çünkü ilerde davayı kaybedersem ağır bir faiz yükü var. Ben de faiz ödemek istemiyorum. Götürdüm, mahkemenin veznesine parayı yatırdım.” ifadelerini kullandı.

“Türkiye’nin her yerinde CHP kendi adayını çıkaracaktır”

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP, İYİ Parti ve HDP’nin yerel seçimlerde iş birliği yapacağı yönündeki iddialara dair şu açıklamada bulundu:

“Biz AK Parti’ye şununla iş birliği yapıyorsun, bununla iş birliği yapıyorsun demiyoruz. Yalancı konumuna düşmemek için demiyoruz. Belediye başkanı seçildiğin andan itibaren bütün beldeyi kucaklamak gerekir. Bakın biz en düşük oyu gecekondu bölgelerinden alırız ama en çok hizmeti oralara yaparız. Gecekondu bölgelerinde tapu dağıttık, bizim belediyelerimizin olduğu yerde yapılan kentsel dönüşümlerde vatandaş çok memnun.” 

Parlamentoda çoğu zaman diğer muhalefet partileri ile ittifak yaptıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Türkiye’nin her yerinde CHP kendi adayını çıkaracaktır. İş birliği yönünde bir talep gelirse siyasi parti liderleriyle görüşürüm. Yerel yönetimlerde partilerden çok, aday profili çok önemli. Her siyasi parti güçlü bir aday profili çıkarmak ister. Geçmişte bu iş birliği örnekleri yaşandı.” ifadelerini kullandı.

“Yeni parlamenter sistemi getirmek istiyoruz”

Demokrasi kültürünün yok olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, “Demokrasi kültürünü kırsaldan başlayarak yeniden inşa edeceğiz. Bizim büyükşehir belediyelerimizde kırsaldaki vatandaşımızın herhangi bir sorunu yoktur. Kent ve kırsal arasında sağlıklı, tutarlı bir ilişki kuruyoruz.” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Cumhur İttifakı’na yönelik açıklamalarında beka sorununa işaret ettiğinin hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti:

“Ülkenin bir demokrasi sorunu var, dış politikada bir beka sorunu var ve üniversiteleri bilgi üretemediği için bir beka sorunu var. Bu yüzden çağdaş anlamda özgürlükçü, demokratik bir parlamenter sisteme geçmek istiyoruz. 12 Eylül darbesinin yarattığı sistemi değil, yargı bağımsızlığını, demokratik hukuk sistemini savunan yeni parlamenter sistemi getirmek istiyoruz. Osmanlı’dan bu yana gelen ve sürekli gelişen demokratik parlamenter sistemi yeniden inşa etmek istiyoruz.” 

“Türkiye’ye yönelik bir saldırı varsa, beraber olacağız”

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “Türkiye’ye saldırı yabancı bir ülkenin başkentinde planlandı” açıklamasına katılıp katılmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Bir başkentte dolar bazında Türkiye’ye karşı komplo kurulmuş. Hangi başkentte o?” dedi. 

“Eğer bir ülkenin başkentinde Türkiye’ye karşı komplo kuruluyorsa, buna karşı parlamentonun ortak irade sergilenmesi lazım.” diyen Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz sonrası bütün partilerin ortak bildiri yayınladığını hatırlattı. 

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Burada da bakan gelsin, komplo nerede düzenlenmişse o ülkeye karşı ortak tavır sergileyelim. Kabul etmediler. Kapalı oturuma geçtik. Kamuoyuna açık deklare edilmesi istenmeye bilir. Kapalı oturumda olsun bu. Gelmedi bakan. Bütçe görüşmelerinde bunu soracağız bakana. O ülkenin başkentini söyle o ülkeye karşı hepimiz ortak tavır takınacağız. Eğer bunu söylemiyorsa, damat yalan söylüyor o zaman. Eğer sen kalkıp bir ülkenin başkentinde Türkiye’ye karşı komplo düzenleniyor ve onu Plan Bütçe Komisyonunda söylüyor, Meclis Genel Kurulu’nda, kapalı oturumda söylemiyorsan sen yalan söylüyorsun arkadaş. Çık o başkenti açıkla. Katılmıyorum o görüşe, ya açıklayacak ya yalan söylüyor. Çıkacak kamuoyu önünde ‘şu ülkenin başkentinde bir araya geldiler komplo düzenlediler.’ Türkiye’ye yönelik bir saldırı varsa, beraber olacağız.”

Cemal Kaşıkçı cinayeti

Cemal Kaşıkçı cinayetine değinen Kılıçdaroğlu, daha önce dile getirdiği, katillerin elini kolunu sallayarak ülkelerine gittikleri tezini yeniledi. 

Kılıçdaroğlu, şu açıklamaları yaptı:

“Bu konuyla ilgili hukukçu bir grup oluşturduk, yakında bir suç duyurusunda bulunacağız. Katilleri serbest bırakanlar hakkında. İzin verildi, cinayetten haberleri var. Hem cinayetle hem konsolosun gidişiyle hem de katillerin serbest bırakılmasıyla ilgili. Savcı da sorumlu, savcının derhal emniyete başvurup konsolosluğun etrafını çevirmesi lazım ve onların yurt dışına çıkışına izin vermemesi lazım. Suudlu savcı niye geldi? Kuruyemiş almaya geldi, bizimkileri takmıyor bile. Erdoğan diyor ki ‘katilleri bize verin, bu planlı bir şeydi’ Sen armut mu topluyordun? Sesi dinledin, adamın öldürüldüğünü gördün, sesin tanığı oldun. Peki katillerin gidişe niye izin verdin? Kral Salman sana teşekkür ediyor, ne için?” 

Sıla’ya geçmiş olsun telefonu

Kemal Kılıçdaroğlu, Ahmet Kural’dan şiddet gördüğü iddiasıyla suç duyurusunda bulunan sanatçı Sıla’yı telefonla arayıp geçmiş olsun dileklerini ilettiğini bildirdi. 

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Sıla’yı aradım üzüntülerimi dile getirdim. Türkiye’nin çok sevilen bir sanatçısı. Bir sanatçıya, bir kadına, özellikle bir kadın olan sanatçıya, daha doğrusu insana yönelik bir şiddeti asla kabul etmiyoruz. Doğru da değil. Bir sanatçı olursa bunun yankıları çok daha fazla oluyor. Çünkü sanatçı toplumun beğendiği, kabul ettiği, dinlediği kişi. Sıla’ya geçmiş olsun dileklerimi ilettim ve her zaman gönlümün de desteğimin de yanında olduğunu ifade ettim. Çok teşekkür etti. Üzülmemesini de söyledim. Sonuç olarak size yönelik bir şiddet geldi ama toplum sizin yanınızda, toplum sizi destekliyor, kadına yönelik şiddeti hep birlikte kınıyoruz, düşüncelerimiz kendisiyle paylaştım.”  

 

Exit mobile version