Bu polisiyelerde cinayet masası ekiplerinin çalışma yöntem ve titizlikleri arasında dıygusal ilişkiler de diziye eklenerek seyircilerin yapıta ısınmaları sağlanıyor. Son yıllarda Türkiye’de organize cinayetlerin toplumda sayısal olarak artışıyla polisiye dizilerin gündeme gelmesini, sosyolog ve psikologlar incelerse bu illiyeti bulacaklardır.
Polisiye romanların, filmlerin tiryakileri, bu konuda uygulayıcılar seçici davranmazlarsa, polisiyeler de seyircisinin bu özenine dikkat etmezse sonuç alınamaz.
EN ÖZGÜN OLANI
Aman Vermez Avni, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın bu yıl polisiye akımına yöneldiği yapımlarının en başarılısı, en özgün olanı. Öncelikle belirteyim ki iyi oynananı geleneksel orta oyunumuzdan beslenen, çağdaş tiyatro ögelerini öne alan, etnik yapımızın şive özelliklerini ve çağdaş tiyatro ögelerini de başarıyla kullanan bir oyun. Oyunun yazarı Osmanlıların son döneminde yaşamış Fransızca ve Arapça’yı çok iyi bilen ve ilk kez tanıştığım bir yazar, Ebu’s Süreyya Sami. İyi kurgulanmış özü İstanbul Adalar’da yaşayan zamanın zengin bir sarrafının varislerinin işlediği cinayetlerin etrafında sürüklenen eksiksiz kurgulanmış bir yapıt. Aman Vermez Avni Abdülhamit döneminde yaşayan ünü saraya kadar gitmiş bir cinayet komiseri. Üç kişilik ekibi, Karolin Defne Gürmen, yardımcısı Arif Can, Ali Beyoğlu. Bu üçlü, zeki, adil ve harama el uzatmayan, gözünü budaktan sakınmayan bir ekip. Olaylar yerel motiflerle süslenmiş. Oyunun program dergisinde Erol Üyepazarcı “Çeviren” olarak sunuluyor. Ama kendisini tanıtan yazıyı dikkatlice okursak “Türkler’in Sherlock Holmes’u Aman Vermez Avni’nin iki ciltlik maceralarını yayına hazırlamıştır” deniliyor. Oyunlaştıran ve yönetenin Selçuk Yüksel olduğu aktarılıyor. Selçuk Yüksel oyunlaştırmışsa, Üyepazarcı çevirmişse Türkçe yazan bir oyun yazarının metninden neyi çevirmiş.
PROGRAM DERGİLERİ OYUN KADAR GEREKLİ
Yeri gelmişken belirtmek isterim ki program dergileri oyun kadar gerekli, tiyatro seyircisini geliştiren izlenecek oyunu kavramada önemli rol üstlenen bir gerekliliktir. Yaşadığımız süreçte ülkenin içine düşürüldüğü ekonomik sıkıntıdan dolayı ödenekli ve ödeneksiz tiyatrolar bu gerçeği geçiştiriyorlar. Özellikle de oyuncular seyircisine aktarılmıyor, tanıtılmıyor. Bu da oyunları seyircinin körleme izlemesine neden oluyor.
Örneğin oyunda “Karolin”i oynayan Defne Gürmen başta olmak üzere bir çok oyuncu ile ilgili bilgi edinemiyorsunuz. Anlıyorum ülke bir ekonmi daralmasında. Ama bu amaç ve yaşam kaymasına kaymadan yapılmamalı mı? Aman Vermez Avni’nin dekoru son yıllarda izlediğim en işlevli, oyunun seyirciye aktarılmasına yardımcı olan, başarısı oyunun başarısının ilk adımı.
Sahneye bir gemi getirmeden Ada Vapurunu öylesine dekora kurgulamış ki siz vapurun sahneye indiğini sanıyorsunuz.
Kerem Çetinel’in bu başarısını umarım tiyatromuzda her dalda ödül verenler 2018-2019 sezonu için unutmazlar.
BAZI SAHNELER BUDANABİLİRDİ
Oyuna yönetmenin eli çok başarılı değimiş. Her şey tadında. Ne var ki iki perdelik oyun biraz fazla yayılmış, zaman açısından ekonomik düşünülmemiş. Yazıda, tiyatroda, sinemada, anlatımda uzunluk ve kısalık izafidir. Birşey sizi sıkmıyorsa kısadır. Sıkıyorsa uzundur. Bunun saatle değerlendirmesi pek yapılamaz. Bu gerçeği göz ardı etmeden yine de diyorum ki usta bir dış göz, usta bir tiyatro adamı, oyunu izlerken bazı sahnelerde çok ekonomik, doğru, oyunun seyirciye aktarılmasını engellemeden bazı sahneler budanabilir geldi bana.
Aman Vermez Avni İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nın bu yıl en başatılı oyunlarından biri. Polisiyelere fazla tutkusu olmayanların da rahatlıkla izleyebileceği, tüm oyuncularının başarılı olduğu, yüklendikleri rolleri oya gibi işledikleri bir ekip çalışmasını seyirciye aktarıyorlar. Kostümlerin oyunu tamamladığı, oyuncuların görsel şiveleri kullanmada aksamasız özellikleri de 2018-2019 sezonunun anılacak önemli bir çalışması.