ÖZGÜRLÜK HER AN!

özgürlük her an

“Köprüden geçene kadar ayıya dayı demek!” Bizim siyasetçilerimizin çoğunlukla halka karşı uyguladığı yöntem. Her seçim dönemi kapımız çalınır ve sanki çok umurlarındaymışız gibi bizimle muhabbet edip derdimizi dinlerler. Şu kapımıza oy toplamak için gelen bölgesel görevlilere üzülüyorum doğrusu. Muhakkak pek çok kapı yüzlerine kapanıyor yada bir ton dert dinliyorlar. Ama hiç biri kalkıp tek bir kelime etmez. Ezberletilmiş bir cümle kurarlar ve ” Evet çok haklısınız.” derler sadece. Evet ben şuan haklıyım. Pekiyi ya seçimden sonra?

Bugün kapım oy muhabbeti için çalınmasaydı bu konuyu anlatmaya bile kalkmayacaktım. Aslında beni birazda perçimlemiş de oldu. Siyasal yönüm açığa çıktı ve uzun zamandır kendi kendime bile düşünmekten yorulduğum görüşlerimi anlatma gereği duydum. Hatta zamanında izlediğim bir film bile geldi aklıma. Bunu kesinlikle anlatmalıyım. Çünkü filmi izledikten sonra oldukça etkilenmiş ve içimdeki solcu uyanmıştı. Filmde “sosyalist” lakaplı biri vardı. Namazında niyazında, kendi halinde, eşini ve çocuğunu seven, yarı seyyar bir şekilde çalışan, kimseye belli etmeden ve kendini açığa vurmadan insanlara yardımda bulunan bir karakterdi. Şu ana kadar her şey gayet normal değil mi? Evet! Beni patlatan nokta ise şu oldu: Bu ” Sosyalist” lakaplı kişi bir gün camide namaz kılmak için abdest alırken yanına sözde dini bütün ve zabıta olan biri yanaştı ve ” Hem sosyalistsin hem de namaz mı kılacaksın?” dedi. Ölür müsün öldürür müsün?

Burada sorulacak o kadar çok soru var ki. Haktan ve adaletten yana olan birinin namaz kılmasına bu kadar engel olan nedir? Sakalları fazla uzatmıyoruz sanırım sebep bu. Kendi dinimizi yaşamak için ideolojimizi bırakmamız mı gerekiyor? Yada ellerimizi önümüzde bağlayıp her şeye kafa sallamak mıdır asıl olan? Bu kendini Allahü-Teala’dan yana sananlar bilmezler mi din kişisel bir olgudur ve her koyun kendi bacağından asılır? Ben ideolojik olarak hakkımı savunduğum için yada meydanlarda bağıra bağıra haykırdığım için mi namaz kılamıyorum? E bu sağ anlayışı kendi içinde çelişiyor. Madem Allah yolundasın o zaman bilmen gerek dinin herkesi kucaklayışını yada bilmen gerek İslam dininin adalet ve eşitlikten yana olduğunu. Bilmen gerek kadını yücelten bir din olduğunu. İslam yolunun yolcususun madem bilmen gerek İslamiyette baskı ve dayatmanın olmadığını. Kul hakkı yemenin günah olduğunu. Ben bunu söylediğimde ” solcusun sen, asisin, teröristsin, dinsizsin…” sözlerini işitiyorsam kusura bakmayın ya siz dini olması gerektiği gibi anlamamışsınız yada işinize böyle geliyor. Halbuki bu ülkenin sol anlayışında baş kaldırı yada illede bir şeylere isyan falan yoktur. Bu kavram ne kadar aşağılandı böyle!

Hatta benim şöyle de bir düşüncem var! Bence din sağcı değil solcudur! Çünkü adalet ve hak arayan birinin bunu Allah’da bulamaması mümkün müdür? Bu inkara girmez mi? Ben bu gün çarşı pazarda rahatlıkla görüşlerimi paylaşamayıp terörist damgası yiyorsam bu sağ anlayışında yada bu sağcıların din anlayışında bir sıkıntı var demektir. E sen beni dinlemiyorsun ki, sen benim sesime kulak vermeyip, sorunlarıma çözüm bulmayıp zorla kendi ideolojini kabullenmemi bekliyorsun. Bunu bana dayatıyorsun. Nerede o zaman senin ideolojinin kucaklayışı yada nerede senin İslam anlayışın! Benim konuşmama, sorgulamama bile müsaade etmiyorsun. Kafama vurup ekmeğimi almak daha çok işine geliyor çünkü. Eğer uyanırsam benden sağladığın çıkardan olacaksın çünkü.

Şu da çok enteresandır. Hatta insanların her şeyi kendi istedikleri gibi şekillendirdiklerinin de kanıtıdır. Hak birdir. Fakat hak anlayışındaki kavram iki. Sağ-Sol. Hakkı bile kendi içimizde bölüyoruz biz. Bu da insanların yaptığı bir bölücülük değil midir? Bugün bunları söylüyorum ve belkide ileride daha da ağır konuşacağım. Bakalım beni hangi noktaya vardığımda susturacaklar! :) “Aşk Olsun Sana Çocuk” diyebilmek bu kadar zor olmamalı!

” Özgürlük her an!” – Mavi Akrepp –

Exit mobile version