İran’ın BM Güvenlik konseyinin 5 daimi üyesi ve Almanya ile AB arasında imzaladığı nükleer anlaşmadan ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesinin imzasını çekmesiyle Ortadoğu’da başlayan kriz devam ediyor.
Bir yandan Washington Hürmüz Boğazı ve Körfez’de İran tehdidi var diyerek askeri yığınağa devam ederken bir yandan da Tahran, nükleer faaliyetlerini sürdürüyor. Bu konudaki son gelişme bölgede tansiyon iyice artıracağa benziyor. İran medyası Tahran’ın zenginleştirilmiş uranyum seviyesini nükleer anlaşmada belirlenen sınırın üstüne çıkardığını duyurdu. İran’ın zenginleştirilmiş uranyum stokları, Avrupalı ülkelerin 2015 yılındaki nükleer anlaşmayı ayakta tutma çabalarına rağmen anlaşmada belirlenen sınırı aştı. İran’ın yarı resmi Fars haber ajansında yer alan haberin ardından Reuters’a bilgi veren iki İranlı kaynaktan biri, “Daha önce hamlelerimizin devam edeceğini söylemiştik, stoklarımız 300 kilogramı aştı” dedi. Nükleer silah başlığı yapmak için ilk adım olarak İran’ın yüzde 3.6 gibi düşük bir oranda zenginleştirilmiş uranyuma sahip olması gerekiyor.
Bu arada Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA), üç diplomatının Reuters’a verdiği bilgiye göre geçen hafta çarşamba günü İran’ın nükleer anlaşmada 202.8 kilo olarak belirlenen sınırın hem altında, yaklaşık 200 kilo düşük düzeyde zenginleştirilmiş uranyuma sahip olduğunu teyit etmişti. Ancak dün ise konuyla ilgili olarak IAEA herhangi bir açıklama yapmadı.
Geçen ay, İran resmi televizyonuna konuşan nükleer sözcü Behrouz Kamalvandi, Haziran ayı sona ermeden düşük zenginlikli uranyum seviyesinin geçileceğini açıklamış, “Bugün 300 kilogramlık zenginleştirilmiş uranyum stok sınırını aşmaya başlayacağız. Süreç 10 gün sürecek. Bir diğer deyişle, bu sınırı 27 Haziran itibariyle aşmış olacağız” ifadelerini kullanmıştı. Avrupalı ülkelere seslenen sözcü, ABD yaptırımlarına karşı konuşmayı bırakıp İran’a yardım için harekete geçmelerini istedi.
ABD Başkanı Donald Trump, İran’ın nükleer faaliyetlerini durdurması karşılığında bu ülkeye uygulanan ekonomik yaptırımları askıya alan 2015 tarihli anlaşmadan geçen yıl çekildi. Ardından İran’ın petrol ihracatını engelleyen yaptırımları tekrar devreye aldı. Anlaşmaya taraf olan diğer beş ülke arasında yer alan Avrupa ülkeleri ise İran’ın petrol ticaretine devam edebilmesi için yeni bir mekanizma kurmaya çalışıyorlar. Bunun için İran ile ticaret yapan Avrupalı firmaların yaptırımlardan zarar görmemesi için INSTEX adlı ödeme mekanizmasını hayata geçireceğini duyuran AB ülkeleri geçen uzun süreye rağmen mekanizmayı hayata geçirmeyince tepkisine yol açmıştı. ABD’nin yaptırımlarına karşı 8 Mayıs’ta anlaşmaya taraf ülkelere 60 gün süre veren İran, zenginleştirilmiş uranyum kapasitesini artıracağını açıklamıştı. Öte yandan ABD ile İran her ne kadar karşlıklı savaş adımları atsa da her açıklamalarında savaş istemediklerini beyan etmişlerdi. Ancak İran’ın nükleer bomba yapacak seviyeye doğru ilerlemesi bu durumda bir değişiklik yaratıp yaratmayacağı ise merak konusu.
İsrail istihbarat servisi Mossad, geçen ay Umman Körfezi’nde iki petrol tankerine düzenlenen saldırının arkasında İran’ın olduğunu iddia etti. Mossad Başkanı Yossi Cohen, İsrail’in Herzliya kentinde düzenlenen bir konferansta yaptığı konuşmada, Tahran yönetimini hedef aldı. Hem Mossad’ın hem de bazı yabancı istihbarat servislerinin elindeki bilgilere göre “13 Haziran’da Umman Körfezi’ndeki iki petrol tankerine düzenlenen saldırının arkasında İran’ın olduğunu” öne süren Cohen, “İran bu tür saldırılarla dünyaya herhangi bir gerilimden çekinmediği ve Tahran’a uygulanan yaptırımların kaldırılmaması ya da gevşetilmemesi durumunda dünyadaki petrol piyasasına ciddi zararlar verebileceği mesajını vermeye çalışıyor” dedi.