Ah keşke, tarafsız bir TV kanalı olsaydı da burada kısaca yazdıklarımızı orada uzun uzun konuşabilseydik.
Ne iktidar ne de CHP kıskacında ve dayatmasında kalmasaydık (tümcenin dizimi, vurgulamak için böyledir, dilsel yanlış olduğunu savunmayın lütfen.)…
“Al papazı ver papazı” (Darbe lideri Fetö’yü verin, tutuklu casus papazınız Brunson’u alın) derken papazı kendi ellerimizle verdik, papaz kaçtı! Hakkında binlerce sayfa belge verdiğimiz Fetö ABD’den geldi mi, gelmedi. Adı bile edilmiyor.
Papazın gidişi iyi mi oldu, iyi oldu!
Yargıya müdahale ettik mi, etmedik!
ABD bizimkine ve kendi yargısına müdahale etti mi, etmedi!
Türk yargısı “bir kez daha” güven tazeleyip, dünyaya örnek oldu mu, oldu!
Türk milleti bu durumu seyretti mi, seyretti!
Güzel.
***
Şimdi, iktidar gündem değiştiriyor ve muhalefet (ile medya) anında sazan gibi konunun üzerine atlıyor mu, atlıyor!
Ne konuşuyoruz?
İş Bankası’ndaki Atatürk’ün hisselerinin iptal edilip, Hazine’ye devrini.
Bu ne demek?
Türkiye’de “vasiyet” ve “mülkiyet hakkının” ortadan kaldırılışı demek. (Siyasal, ekonomik vd. boyutları hariç).
Yani, komünizmin en temel unsuru Türkiye’de uygulanmak isteniyor! (AKP, kış gelmeden komünizmi mi getiriyor yoksa?)
(Özellikle 1980 öncesi sağ siyasetin kendi seçmenleri üzerindeki en etkili ve yıpratıcı kozu, solun servet düşmanı olduğu ve mülkiyeti kaldırarak komünizmi getireceği propagandası idi.)
(Ha, bu arada eski Bizans’ta/İstanbul’da, bayrağında Allah ve Muhammed yazısının altında kocaman bir kılıç olan Müslüman Suudların konsolosluğunda “gazeteci kesildiği”, kasap vitrinindeki etler gibi parçalara ayrıldığı gibi ifadesi bile korkunç bir durum vardı dii mi?)
“Ölüm” Kültürünün Kutsallığı
Türk milleti tüm bu gelişmeleri “seyrediyor” mu, seyrediyor!
Hedonist (hazzı) bir yapıya sahip olan insan için “çalışmak”, bakma ve seyretmeye göre çok zor bir eylem. (O yüzden, dünyada ve ülkemizde milyonlarca insan işini sevmiyor/nefret ediyor, Pazartesi sendromları üretip, bu psikozu topluma “yayıyor”).
Bu tür toplumlarda “ölüm kültürü”, düşünen insanların karşı çıkmasına fırsat verilmeyecek biçimde egemen kültür biçimine getiriliyor. “İnsanlar için ölmek (ölmek söylemi) çalışmaktan kolaydır.“
“Bakmak” Eyleminden Haz Duymak
İnsan doğasının tembelliğe yatkın olduğunu söyleyen Freud, bir de şunu söylüyor: İnsan “bakmak” eyleminden haz duyar!
Sadece “bakmak”, kavgaya bakmak, TV’ye bakmak, akan suya bakmak, elin gâvuru neler yapıyormuş diye bakmak, siyasetteki gelişmelere bakmak insanın en büyük özelliklerinden.
Bu konuya çok tartışmalı bir açıklama getiren Freud, “bakmak” eylemini “cinsel sapkınlıklar” olarak tanımlanan “parafililer” içine oturtuyor ve bunu “skopofili” olarak adlandırıyor. (Aman canım, bu Freud da her şeyi cinselliğe bağlıyor, o kendi yaşantısına baksın!).
(Bu vesileyle güncel olan başka bir parafili durumuna çok kısa açıklık getireyim. Darbeci Kenan Evren’in tutuklulara dışkı yedirmesini işkence olarak kabul etmeyen, bizleri de ikna etmek için “kendi dışkımı yedim” diyen bir jeoloji profesörümüz ile vaktiyle eşinin başına kendi dışkısını boşaltan bir tarihçi “aydınımız!” var.
Daha çok kedi ve köpeklerde görülen bu durum, insanlarda da, kökeni çocuklukta yaşanan nevrotik olaylara bağlı olarak sapkın cinsel zevk alma durumu olarak ortaya çıkabiliyor. Bunun bilimsel adı kaprofili).
Organsız Bedenler/ Makine Bedenler
Dünyada bazı toplumlar ve o toplumun bireyleri sürekli kontrol nedeniyle (ama kontrol edenlerin kontrolsüzlüğü söz konusu), organsız bedenlere ya da makine bedenlere dönüşüyor.
Sadece beden!
Beyni yok, zihni yok, gözü/kulağı/burnu/ağzı yok, bu nedenle görmüyor/duymuyor/koku almıyor ve konuşamıyor! (“Gözleri var, görmezler!”)
Beden, Foucault’nun (okunuşu: Fuko) ifadesiyle, benliğini ve de kimliğini yitirerek “yaşamın hapishanesi” haline geliyor.
***
Sosyoloji, toplumları da bir “beden” ve canlı organizma olarak kabul ediyor.
Toplumun da canlı organizmalar gibi organları var.
Bu organlar yok olduğunda, diğer canlılar gibi toplum da organsız bir beden, duygusuz bir makine beden haline geliyor.
Sosyoloji ve psikoloji olmasa ne iyi olur, nasıl da mutlu yaşar giderdik değil mi?
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.