Mimarlık ve tasarım efsanesi 100 yaşında

Mimarlık ve tasarım efsanesi 100 yaşında

Bizdeki en önemli sanat okullarından biri olan Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu da aynı felsefeye dayanarak kurulmuştu

Bugün metro istasyonundan kalemliğe kadar hayatımızdaki tüm endüstriyel ürünlerin tasarımında yatan fikirlerin tümünün kökeni 1919’da mimar Walter Gropius tarafından, Weimar’da (Almanya) kurulan küçük bir okula dayanır. Kısa zamanda yeni bir estetik hareket için üreme alanı haline gelen kendi küçük, etkisi büyük bu okul Bauhaus idi. Modern mimarlık ve tasarımın ilk okulu olan Bauhaus, bu yıl kuruluşunun 100. yıldönümünü kutluyor. Almanya, 20. yüzyılda kültür alanındaki en önemli ihraç ürünü olarak değerlendirilen Bauhaus’un yıldönümünde çeşitli kutlamalar ve etkinlikler için hazır. 16 Ocak’ta Berlin’deki Açılış Festivali ile başlayacak olan kutlamalar ülke dışına ve tüm yıla yayılacak.

İMKANLAR DENEYEREK ÇALIŞMA ŞEKLİNDEDİR

Ülkemizin ilk ve en önemli sanat eğitimi kurumlarından biri olan Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu (DTGSYO) da Bauhaus ekolüne bağlı olarak 1957 yılında eğitime başladı. Kurucuları Stuttgart Güzel Sanatlar Akademisi öğretim üyelerinden Prof. Adolf Schneck ile İTÜ Mimarlık Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Sabri Oran’dı. Bugün hayatta olmayan, okulun en eski hocalarından, dekanlık da yapmış olan Prof. Mustafa Aslıer, Bauhaus felsefesinin okula nasıl yansıdığını şöyle dile getirmişti: “Skolastik sistem bizde yüksek öğrenime kadar hakim olmuştu. Mesela Akademi bile Fransız klasik akademi eğitimine göre çalışıyordu. Temel Sanat Eğitimi ve yaratıcı denemeler yerine var olanı iyi görüp fotoğraf gibi resmetmeye dayalı bir eğitim vardı. Kişiyi çabuk uyandırmayan bir eğitim şeklidir. Halbuki bizdeki, malzemenin ve var olan şekillerin bize sunduğu imkanları deneyerek çalışma şeklindedir.”

SANATIN REÇETESİ YOKTUR

YÖK’le beraber Marmara Üniversitesine bağlanıp Güzel Sanatlar Fakültesi adını alan okul 2007’de 50. kuruluş yıldönümünü kutlarken düzenlenen “Türkiye’de Bir Bauhaus Ekolü: DTGSYO Kuruluş ve Eğitim Amaçları” paneli, okulun eski Alman hocalarını öğrencileriyle buluşturmuştu. Bugün bile eski öğrencilerinin hayranlıkla andığı efsanevi hocalardan Carl Schlamminger “Bauhaus beyninizi açmak için bir anahtar verir, belli kurallar ve reçeteler değil. Sanatın reçetesi yoktur. Her öğrencinin bir felsefeye gereksinimi vardır. Onlara farklı bakış açıları ve düşünme biçimleri vermelisiniz. Önemli olan boyalar değil, sanatçının bu boyayla ne yaptığıdır” demişti.

Çağdaş Türk resminin önemli sanatçılarından Prof. Ergin İnan ise bir sanatçı olarak varoluşunda hocalarının önemine değinir: “1964’te Malatya’dan kalkıp geldiğimde sanat benim için bir bilinmezdi. Schlamminger ise benim için bir filozoftu aynı zamanda… Hungerberg’le kimliğimizi ortaya çıkaran çalışmalar yaptık. Beyaz bir duvarda var olmayanı nasıl var edeceğiz? Bana göre önce sanat, sonra uygulamalı sanat gelir. Önce bireysel sanat, sonra izm’ler… Önce var olmayan sanat, sonra var olan… Ben kendimi böyle var ettim.” Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olanlar burun kıvırsa da, okulun Ergin İnan gibi pek çok önemli mezunu var. Okulun ilk mezunlarından, seramik sanatçısı Prof. Güngör Güner diyor ki, “Biz o tarihe kadar kendimizi tanımayan, geleneksel sanatlarımıza değer vermeyen insanlardık. Bu değerleri bize Alman hocalarımız fark ettirdi. Ayrıca onlar sayesinde Almanya’da staj yapabilme imkanı bulduk ve bu stajlar bize çok şey kazandırdı.”

YAPMAZLARSA KÖKLERİNE İHANET EDERLER

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi işte bu temeller üzerinde kurulmuş bir okul. 2019’da Almanya Bauhaus’un 100. kuruluş yıldönümünü kutlayacak. Bizim okulda şimdilik herhangi bir hareket yok ama önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili çalışmalar yapacaklarına inanıyorum. Eğer yapmazlarsa köklerine ihanet etmiş olur ve Akademililerin yaratmaya çalıştığı aşağılık kompleksine teslim olurlar.

 

Exit mobile version