Merkez Bankası (TCMB) geçen hafta bankalara örtülü faiz indirimi yapmıştı. Piyasa yapıcıları desteklemek amacıyla yapılan bu hareketle birlikte, TL’nin değer kaybını önlemek için alınan bir adım olarak değerlendirildi. TCMB’den yapılan açıklamada kararın piyasa yapıcılığı sisteminin finansal piyasaların derinleşmesine ve para politikasının etkinliğinin artırılmasına sağladığı katkıların dikkate alındığı belirtildi. Buna göre tanınacak limitlerle sınırlı olmak üzere gecelik vadeli repo işlemleri yoluyla kullandırılacak likidite imkânına uygulanacak faiz oranı, TCMB politika faiz oranının 100 baz puan altında olacak şekilde belirlenecek. Politika faizi kararın alındığı dönemde yüzde 24 düzeyinde bulunuyordu. Öte yandan dün Merkez Bankası verilerine göre fonlama faizlerinin düştüğü görüldü. Eylül ayından beri yüzde 24 olan fonlama faizi, 20 baz puan azaldı. 9 ayın en düşük oranına gerileyen faiz, 23.80’e geriledi. Eylül 2018’de 19.25 seviyesinden 24’e çıkan fonlamanın tutarı ise 138.9 milyar liraydı. TCMB Pazartesi günü piyasa yapıcı bankalara açık piyasa işlemleri çerçevesinde, politika faizinin 100 baz puan altında yüzde 23’ten likidite imkanı kullandırılacağını açıklamıştı. Merkez Bankası yeni likidite imkanından bankalara 14 milyar TL sağlarken, toplam fonlama 63.2 milyar TL oldu. 9 aylık süre zarfından fonlama faizleri en çok 25.50 oranına kadar çıkmıştı.
Merkez Bankası’nın yaptığı örtülü faiz indirimini Credit Agricole üst düzey gelişmekte olan piyasa stratejisti Guillaume Tresca şöyle ifade etti: “Atılan adım arka kapı aracılığıyla yapılan gevşeme gibi görünüyor. Tam bir faiz indirimi değil ancak faizi indirimi gibi görünüyor. Yine Türkiye kredibilitesi açısından iyi değil” dedi. Nomura’da üst düzey gelişmekte olan piyasa ekonomisti İnan Demir, TCMB’nin bu adımla ana amacının, Hazine’nin borçlanmalarına daha fazla talep ve katılım sağlamak gibi göründüğünü belirterek “Ancak bu adımın sonuçlarından biri, bankacılık sisteminde ortalama fonlama maliyetini düşürecek olması. Bu likidite imkanının (kullanım) büyüklüğünü öğrendiğimizde, (fonlama maliyeti) ne kadar düşmüş olacak göreceğiz. Ortalama fonlama maliyetleri düşeceği için bu ülke içindeki parasal koşulların gevşemesine yol açacak, ancak ortalama fonlama maliyetlerinin ne kadar düşeceğini veya bunun önemli bir büyüklükte olup olmadığını görmemiz gerekecek” diye konuştu.
MOODY’S 18 TÜRK BANKASININ NOTUNU DÜŞÜRDÜ
Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, geçen hafta Cuma günü Türkiye’nin kredi notunu düşürmesinin ardından 18 Türk bankasının kredi notunu bir kademe indirdi. Kredi notu görünümünün negatif olduğunu belirten Moody’s açıklama yaptı. Açıklamada “Not indirimi esas itibariyle ülkenin dış kırılganlığının önemli derecede artarak bankaları, yatırımcı güveni ve mudi davranışındaki ani değişikliklere karşı daha fazla riske maruz bırakması, Hükümetin mudilerin yabancı para erişiminin sınırlandırmasını da içerebilecek, daha fazla uç önlem alması riskinin artması, faaliyet ortamının daha da bozularak bankaların ödeme gücü göstergelerinde zayıflamaya neden olmasını yansıtıyor” ifadelerine yer verildi. Moody’s Cuma günü Türkiye’nin kredi notunu olası bir ödemeler dengesi krizinin gerçekleşme ihtimalini artmaya devam etmesini gerekçe göstererek bir kademe düşürdü, kredi notu görünümünü ise negatifte tuttu.
‘ECB EYLÜLDE FAİZ İNDİRECEK’
Yatırımcıların enflasyon beklentilerinin yüzde 1.18 ile rekor düşük seviyelere inmesi sonrası Avrupa Merkez Bankası’nı (ECB) Başkanı Mario Draghi “Daha fazla faiz indirimi, daha fazla teşvik, ECB’nin araç setinin bir parçasıdır” dedi. Küresel ekonomide ve Avrupa ekonomisinde beklenen yavaşlamayla birlikte risk iştahının giderek azalması Avrupa’da durgunluk ve deflasyon riskini beraberinde getirdi. Güvenli liman olarak görülen uzun dönemli devlet tahvillerine olan talebin artması sonucu, tahvil getirileri tarihi düşük seviyelere geldi. Yatırımcıların enflasyon beklentilerinin de düşük seviyelere gelmesinin ardından ECB tarafından yapılan üst üste açıklamalarla gereken her şeyin yapılacağı sinyali verilmeye başlandı. Draghi, negatif politika faizi, daha fazla teşvik ve gerekirse yasal düzenlemelerin yapılarak üçüncü bir tahvil alım programının dahi gündeme alınabileceğini belirtti. Draghi’nin yaptığı açıklamalar sonrasında Avro Bölgesi’nde negatif politika faizinin uygulanacağına dair beklentiler yükseldi. Draghi’nin faiz indirimi ve daha fazla parasal genişleme sinyali veren açıklamaları ile 10 yıllık tahvil faizleri Almanya’da yüzde eksi 0,329 ile tarihi düşük seviyelere gerilerken, Fransa’da sıfırın altına indi. ING Group Başekonomisti Peter Vanden Houte: “ECB, en geç eylül ayında faiz indirimine gidecek” dedi. Capital Economics Avrupa Başekonomisti Andrew Kenningham: “ECB, politikalarında eylülde değişikliğe gidebilir ancak temmuzda değişiklik yapılması daha muhtemel”.
‘YARARSIZ PAKETLERLE ZAMANI HEBA ETMEYİN’
CHP’li Aykut Erdoğdu, Moody’s’in geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin notunu Ba3 seviyesinden B1 seviyesine indirdiğini hatırlattı. Bu not indirimine, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın başında olduğu birimlerin bir savunma metniyle cevap verdiğini belirten Erdoğdu, bu metinde “Not indiriminin ne kadar haksız ve objektiflikten uzak” olduğuna dair çokça ifadenin yer aldığını vurguladı. Erdoğdu “Türkiye’nin notunun B1’e indirilmesi haksızlık da Türkiye’nin bir önceki notu olan Ba3 seviyesi haksızlık değil mi? AKP’nin liyakatsizliği teşvik eden politikalarına rağmen, Türkiye gibi potansiyeli yüksek, insan kaynağı ve AKP’nin tüm çökertme gayretlerine karşın, yüksek kurumsal yapıların belli bir oranda direnmeye çabaladığı Türk ekonomisi için, Moody’s’in ‘yatırım yapılabilir’ seviyenin alt limiti olan Baa3 düzeyinin altındaki hiçbir not kabul edilemez. Türkiye’de artık geldiğimiz noktada yapılması gereken boşu boşuna yararsız paketler açarak çok değerli zamanları heba etmek değil, gerçekten ekonomideki eksikleri, zaafları anlayarak kapsamlı bir model oluşturmak ve bunu uygulamaya koymak olmalıdır” değerlendirmesinde bulundu.
İÇ TALEP ENFLASYONU ETKİLİYOR
TCMB, politika faizini yüzde 24 seviyesinde bıraktığı son Para Politikası Kurulu toplantısının özetini yayınladı. Açıklamada iç talep gelişmeleri ve parasal sıkılaştırmanın etkilerinin enflasyondaki düşüşü desteklediği belirtilirken, fiyat istikrarı için tüm araçların kullanılmaya devam edileceği aktarıldı. Enflasyon görünümünü etkileyen unsurlardaki gelişmeleri yakından izlemeye devam edeceğini kaydeden Para Politikası Kurulu, parasal duruşun, enflasyonu hedeflenen patika ile uyumlu seviyelerde tutacak şekilde belirleneceğini ifade etti. Son dönemdeki ekonomik verilerin ekonomide dengelenme sürecinin devam ettiğini gösterdiğini belirten PPK, jeopolitik faktörlere bağlı belirsizliklerin azalması durumunda ve sıkı para politikası duruşu ile enflasyon odaklı makro politika bileşimi neticesinde ülke risk priminin gerilemeye devam edeceğini ve bu durumun ekonomideki toparlanma sürecini destekleyeceğini kaydetti.
EKONOMİDE DENGELENME SÜRECİNE DEVAM
PPK toplantı özetine göre gayri safi yurt içi hâsıla (GSYH) 2019 yılının ilk çeyreğinde yıllık yüzde 2,6 gerilerken, dönemlik yüzde 1,3 arttı. İlk çeyrekte gözlenen toparlanma, başta kamu kesiminin destekleyici duruşu olmak üzere, yurt içi talep kaynaklı oldu. Net ihracat dönemlik büyümeye katkı vermezken, yıllık büyümeye güçlü katkısını sürdürdü. Son dönemde açıklanan veriler ekonomideki dengelenme sürecinin devam ettiğini gösteriyor. Finansal koşullardaki sıkılığın etkisiyle iktisadi faaliyet yavaş bir seyir izliyor. Kamunun harcamalar kanalıyla verdiği desteğin ve kredi ivmesinin yılın ilk çeyreğine göre zayıflamasının yanında yakın zamanda artan finansal oynaklık ve risk primi yurt içi talebi sınırlıyor. Böylelikle, iç talep gelişmeleri enflasyondaki düşüşü desteklemeye devam ediyor.
ÖZEL SEKTÖR DAHA AZ ALIP DAHA FAZLA BORÇ ÖDÜYOR
Merkez Bankası verilerine göre, nisanda 2018 sonuna kıyasla özel sektörün yurt dışından sağladığı uzun vadeli kredi borcu 3,3 milyar dolar azalarak 206,9 milyar dolara, kısa vadeli kredi borcu ise (ticari krediler hariç) 3,6 milyar dolar gerileyerek 11,8 milyar dolara düştü. İthalatta düşen rakamlar özel sektörün mal alımının kısıldığının bir göstergesi. Verilerin borçluya göre dağılımına bakıldığında, uzun vadeli kredi borcuna ilişkin olarak, bir önceki yılın sonuna göre bankaların kredi biçimindeki borçlanmaları 3,4 milyar dolar azaldı, tahvil ihracı biçimindeki borçlanmaları ise 1,9 milyar dolar artışla 30,5 milyar dolara yükseldi. Aynı dönemde, bankacılık dışı finansal kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 1,3 milyar dolar azaldı. Tahvil stoku ise 203 milyon dolar artarak 4,4 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Söz konusu dönemde finansal olmayan kuruluşların kredi biçimindeki borçlanmaları 938 milyon dolar azaldı. Tahvil stoku ise 966 milyon dolar artarak 7,4 milyar dolara yükseldi.