Mağdur olanlar, mağdur edeceklermiş!

391_b-1

Adı lazım değil bir malum şahıs Cumhuriyet Bayramının kutlandığı sırada aynen şunu yazıyor: “29 Ekim 1923, 15 Temmuz’un başarılı olmuş hâlinden başka bir şey değildir… Bir ülkede devletin yıkılması devlet törenleriyle kutlanıyorsa, bir ‘Paralel Devlet’ kurulmuş demektir.”

Hezeyan halinde bile bu tür sayıklamalar normal değildir.

Türkiye Cumhuriyeti devletine paralel devlet diyen bir kafa, tarihçilerin, siyasilerin değil ancak psikiyatrların konusu olabilir.

Bir dergi karikatürle cumhuriyet bayramı için şöyle bir kirli mesaj veriyor: Karikatürde İngiliz oldukları tahmin edilen iki kişinin Halifeliği kaldırmışız… Birliklerini bozmuşuz. Alfabelerini değiştirip geçmiş ile bağlarını koparmışız… Adamlar bunu bayram diye kutluyorlar. Biri çıkıp uyandırırsa işimiz yaş.”

Adamlar resmen Türk Milletinin bam teline basıyor.

Bu güdümlü kafa eğer Tanzimat Fermanını, Islahat Fermanını, Balta Limanı anlaşmasını, Teşkilat-ı Esasiye’yi, Duyun-u Umumiye’yi, Muharrem Kararnamesini, Mondros’u ve Sevr’i Cumhuriyeti kuranlar ilan etti, derlerse de şaşırmamak gerekir.

Zira cehaletin sınırı yoktur.

Kamuoyu merak ediyor…

Diğer yandan bu karikatürcüler Cumhuriyet’in İngilizler tarafından kurulduğunu bilinçaltına işlemeye çalışıyor.

Bu durumda bu sözleri edenlerin dedelerinin Kurtuluş Savaşı verildiği sıralarda asker kaçağı ya da İngiliz Muhibbileri Cemiyeti’nin üyeleri olup olmadığını da kamuoyu merak ediyor.

Elbette cumhuriyet düşmanlarının saçmalamaları da bir haktır. Bu zatlar da saçmalama haklarını kullanmıştır. Ancak hiç kimsenin saçmalıklarını, cahilliklerini, öfkelerini ve nefretlerini tarih üzerinden Türk Milletinin üzerine boca etmeye hakkı yoktur.

Dahası hiç kimsenin Türk tarihine ve milletine dalkavukluk, nankörlük ve de hakaret etme hakkı yoktur.

İstanbul’un en eski eğitim kurumlarından İstanbul Erkek Lisesi’nde müdür yardımcısı, İzmir Marşı‘nı söylemek isteyen öğrencilere tokat atıyor.

İzmir Marşı kimi rahatsız eder?

Cevabını biz verelim, elbette İzmir Marşı Yunan’ı rahatsız eder.

Neden İstanbul’daki öğretmen İzmir Marşı’ndan rahatsız oluyor?

Dahası bu öğretmen tokadın eğitimdeki yerini kimden öğrenmiş?

Bir başkası da mevzilendiği yerden çıkıyor ve iktidar yanlılarını kast ederek şunları söylüyor:

“Kendileri nelerden şikayet ediyorlardı? ‘Çocuklarımızı türbanlı diye okula almadılar. Amerikalara göndermek zorunda kaldık.’ O zaman onlar mağdur olduklarını söylüyorlardı. Şimdi mağdur biziz. Bunun da bir hesap günü gelecek. Biz de sizi mağdur edeceğiz elbette. Elbette bugün gelecek.”

Birileri bu ülkeyi tehlikeli bir mağdur olma ve mağdur etme ikilemi üzerine oturtuyor. Her iki durum da kışkırtıcı, tahrik edici ve rencide edicidir.

Zaten yeterince kamplaşmış bir ülkede karşılıklı mevzileri tahkim etme, ateşe körükle gitmek sağduyu sahiplerinin işi olamaz. Bu ülkede kimse kimseyi intikam alınacak unsur olarak görmemelidir. Zira “kana kan intikam” söylemlerinin bu ülkeyi getirdiği yeri 12 Eylül öncesini yaşayanlar çok iyi bilmektedir.

Birilerinin amacı iç çatışma çıkartmak olabilir!

Ülkede son zamanlarda meydana gelen onlarca benzer gelişmeden bir kaçını aktardık. Yapılanların ne denli tehlikeli olduğuna dikkati çekmek için isimler üzerinde de durmadık. Amacımız bağcı dövmek değildir!

Dikkat edilirse kısa aralıklarla birbiri peşi sıra Türkiye Cumhuriyeti devletine, Cumhuriyete, Türk tarihine, Türk kavramına, Türk Milletine ve Atatürk‘e yönelik eşi benzeri görülmemiş iftira ve saldırılar gerçekleştirilmektedir.

Bu saldırıların münferit ve rastlantısal olmadığı aksine planlı, sistemli bir stratejinin ürünü olduğu açıktır.

Bu saldırılarla Türk Milletinin refleksleri harekete geçirilmeye çalışılmaktadır.

Millet son zamanlarda büyük bir gerilim ve kutuplaşma içindedir.

Anlaşılan birileri dışarıdan diğerleri içeriden bu kutuplaşmayı çatışmaya dönüştürmeye çalışmaktadır.

Herkesin soğukkanlı olması ve bu oyuna gelmemesi gerekir.

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version