Bilindiği üzere öfke, iş ya da sosyal hayatımızda yeri olan bir duygu durumu olarak hem bizi hem de çevremizi etkiliyor. Öfkemizin nedenleri konusunda derinlere indiğimizde öfkenin karşımızdakinin söyledikleri ve davranışlarıyla ilgili olmadığını eklemek zorundayız. Öfke oldukça insani ve normal bir duygu olsa da bunun kontrolünü sağlayamadığımız durumlarda da ne yazık ki daha kötü sorunlarla karşılaşmak söz konusu olabiliyor. Hayattaki pek çok durum öfke duymamıza neden olabilir. Bu nedenle önemli olan öfke duymak değil, öfkeyi kontrol altına alabilmek denilebilir. Öfke kontrolü hakkında bilmek zorundayız ki, ruhumuzun ve aklımızın mahkemesi hayat kurtarıyor. Özellikle trafikte, iş hayatında çok kolay sinirlenen kişilerin hayatlarını daha keyifli hale getirmek için öfke kontrolü gerekli.
Neden öfkeleniyoruz? Diye sorduğumuzda bunun altında yatan sebeplerin bize yapılanlarla ilgili değil, yapılanları nasıl algıladığımızla ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Öfkenin karşımızdakiyle alakalı olmadığını anladığımızda sorunun büyük kısmını da çözmüş olmamız mümkün. Özdeğer ve özgüven konusunda eksiklik yaşayan insanların aslında öfke kontrolü yapamadığı da bilinmekte. Öfkelendiğimizde bu duyguyu tanımlamak sorunu çözmek adına olumlu bir yöntem olacaktır. Çoğu zaman duygumuzla yüzleşmediğimizde, neye, neden tepki verdiğimizi bilmeden hayatımıza devam ediyoruz. Belki de öfke anlarımızı yazmak iyi bir adım. Yazarak duygularımızı tanımak daha kolay çünkü.
Söylenen her sözü, yapılan her davranışı, olayları kişisel algılayarak, hayatımızı çevremizdeki insanlara zehir edecek duruma geldiysek, elbette bu konuda profesyonel destek almanın önemi oldukça büyük.
Öfke ataklarıyla ilgili nefes egzersizleri büyük oranda etkili güce sahip. Öfkeleneceğimizi anladığımızda derin derin nefes almak işi kolaylaştırmada büyük yardımcı oluyor. Bunun yanında öfkelendiğimiz konuyla ilgili olarak karşı tarafla iletişime geçerken suçlayıcı üslup kullanmamak ve ‘sen’ değil ‘ben’ dilini kullanmak çözüme yönelik bir adım atabilmeyi söylüyor. Çoğu zaman üslubumuz karşı tarafı suçlayıcı seviyede ve ilişkilerin yıpranmasında da etkili olduğu için, bu durum öfkeyi yatıştıramama durumuna gelmeye sebebiyet verebiliyor.
Öfke sırasında kısa molalar vermek, mümkünse o ortamdan uzaklaşmak şiddete çevrilecek durumların önüne geçmek için gerekli bir yol olarak görülüyor. Sakinleştikten sonra tekrar çözüme yönelik konuşma yapmak çok daha sağlıklı.
Öfkeye sebep olan kişiye değil, olayı çözmeye yönelik adım atarak, biraz da empatik yaklaşarak, sonrasında pişman olunacak öfke patlamalarının önüne geçmek daha kolay hale gelebilir. Çevrenizdekiler gerçekten öfke kontrolü ile ilgili problem olduğunu düşünüyorlarsa, biraz öz eleştiri iyileştirici olabilir. Doğru iletişim becerileriyle öfke kontrolü yapmak hayatımızı daha yaşanabilir hale getiriyor.