KUTSALIMIZI KİRLETMEYİN…

fft99_mf11565905

Seçimler yaklaştıkça adaylar, seçmenin oyunu alabilmek adına adeta bir birleri ile saçmalama yarışına girdiler. Önce, CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş : “ Dindarların çocukları sokak hayvanlarına eziyet ediyor” sözü ile saçmalık derecesindeki iddiası gündeme düştü.

Ardından, AK Parti Sivas Milletvekili İsmet Yılmaz, Partisinin Sivas Belediye Başkan Adayına oy isterken: “Hilmi Bilgin’e desteğinizi bekliyorum. Hilmi Bilgin’e vereceğiniz destek, ruzi mahşerde (kıyamet günü) beraat belgeniz (kurtuluş) olacak.” Mahiyetindeki sözleri saçmalıktan çıkıp zırvalamanın da ötesine geçti.

Her iki haberi ilk gördüğümde inanamadım. Seçim sathı mahallinde her türlü yalan ve uydurma haberin çarşaf çarşaf ortalıklarda servis edildiği gibi bu sözleri her iki siyasetçinin ağzına yakıştıramadığım için asparagas haber olabileceğini düşündüm. Çünkü her iki siyasetçinin de yaptığı açıklamalarında ki üslup, saçmalıklar ve zırvalar siyasi kariyerlerine, yetişmiş oldukları çevre ve siyasi ekollerine ters düşüyordu.

TBMM Başkanlığı, Milli Eğitim ve Savunma Bakanlığı gibi önemli görevlerde bulunan tecrübeli bir siyasetçinin, İslam inancı ile taban tabana zıt olan, Peygamberimiz (SAV) kızı Fatıma’ya :“Ey kızım Fatıma! Babam Peygamber diye güvenme rabbine karşı kulluk vazifeni yap, vallahi ben senin namına hiçbir şey yapamam.” Diye ahiret hayatında kimsenin kimseye yardım edemeyeceği gerçeği apaçık ortada iken, himmete muhtaç bir belediye başkanına verilecek oyun insanların kıyamet günü beraatları için vesile olacağı söylenebilir. Böyle bir saçmalığın İslam düşüncesi ile bağdaşır hiçbir tarafı yoktur. Bunun için kıyamet günü kurtuluş vaat eden böyle saçma sapan bir açıklama yapabileceğine ihtimal veremedim.

Mansur Yavaş’ta, Bozkırın tozunu yutmuş, yaratılanı yaratandan ötürü hoş gören, sonsuz bir hoşgörünün hakim olduğu, Muhafazakâr Anadolu’nun insanlarının merhametini sevgisini görerek yaşadığı için iftira derecesindeki “Dindar insanların çocuklarının hayvanlara eziyet etmesi” ile ilgili, aslı astarı ve dayanağı olmayan saçmalığı ise nasıl söyleyebildiğini hala anlayabilmiş değilim.

İslam, ilk tebliği tarihinden itibaren günümüze kadar, insan ve hayvan haklarına verdiği önem ortada olup buna dair sayılamayacak güzel örnekler ile doludur.

Bir Hadis Alimi olan Ebu Hureyre (RA)’ın isminin anlamı, kedilere olan sevgisi nedeniyle “ Kedi Babası” olarak ünlenmiştir. Peygamberimiz (SAV) bu isimle çağırmıştır. Anne babalarımızın bize tabiat ile ilgili ilk öğrettiği, kuş yuvalarının bozulmaması ve hayvanlara eziyet edilmemesidir.

Mansur Yavaş’ta bunları görerek ve aile terbiyesi içinde yaşamış olması gerektiği halde, yeni seçmen kitlesine şirinlik göstermek adına veya Satanistler ile sapkınları İslam mensubu olabileceği gibi bir yanlış düşüncenin sonucundan kaynaklanan dindar insanların çocuklarına yapmış olduğu iftirasını ispatlamak zorundadır.

Hayvanlara eziyet ve zulüm yapan, Milliyetçi, Muhafazakâr, Solcu, Ateist her ne ad ile isimlendirilir ise isimlendirilsin canidir ve şeref yoksunudur. Ortada bir suç varsa bunu sadece dindar insanların çocuklarının üstüne yıkmak en hafif ifadesi ile insafsızlıktır.

İsmet Yılmaz’ın yaptığı konuşmanın ise yenir yutulur ve savunulacak hiçbir tarafı yoktur. Seçmen açısından verdiği oyun mesuliyeti vardır. Ama oy isteyenin ahiretten ve imanı noktadan bir şey talep ve vaat etmesi hadsizliktir. Amellerin ecir ve cezasını takdir yetkisi sadece Alemlerin Rabbine aittir.

Oy isteyen ve yönetime talip olanlar, yaptıkları ve yapacaklarını anlatarak oy istemeleri gerekirken, illaki İslam adına bir şeyler yapmak istiyorlarsa, Hz. Ömer gibi şeffaf ve hesap verilir bir yönetim tarzı ile insanların karşısına çıkmalarını arzu ederim.

Hz. Ömer (RA), Devlet Başkanı olarak, Cuma hutbesinde:

“Ey müminler! Beni dinleyin ve bana uyun.” der.

Arka saflardan Rasülallah’ın tevhidi tedrisatında İslam’ı öğrenmiş Ashabı-ı Kiramdan,

“Ey müminlerin emiri! Seni dinlemiyorum ve sana itaat da etmiyorum! Çünkü sen, Allah ve Resul’ünün yolundan gitmiyorsun!” diye itiraz eder.

Halife bu büyük iddia karşısında sarsılır:

“Neden?” diye sorar…

Ashabı-ı Kiram:

“Ganimet taksiminde, bizlerden hiçbirine elbise diktirecek kadar bir kumaş düşmediği halde, görüyorum ki, sen o kumaştan fazla almış, kendine bir elbise yaptırmışsın!”

Hz. Ömer (RA) Cemaat arasında bulunan oğlu Abdullah’a (RA) soruya cevap vermesini isteyince de, Hz. Abdullah da kalkıp kendi payına düşen kumaşı babasına verdiğini söylediğinde,

Gözler ikazda bulunan zata yönelmişti. O zat ayağa kalktı ve:

“Şimdi konuş, ey müminlerin emiri! Şimdi seni dinliyor ve sana itaat ediyorum.” dedi.

Yönetim tarzlarında İslami hassasiyet göstermek isteyenler bu hassasiyet içinde halkın oyuna talip oldukları ve örneğini arz ettiğim olayın çeyreğini uygulayabildiklerinde söylemleri o zaman değer kazanacaktır.
Yoksa Hz. Muhammet (SAV) kızına dahi iltimas edemeyeceğini beyan etmiş ve ayet ile babanın oğuldan oğulun babadan kaçacağı kıyamet gününde, oy karşılığı kıyamet günü için beraat vaat edilmesi İslam inancına yapılan en büyük bir hakarettir.
Halkın karşısına saçmalık ve zırvalar ile değil de, yaptığınız ve yapacaklarınız ile çıkın. Yapabileceğiniz bir şey yok ise laf olsun torba dolsun diye bir oy uğruna saçma sapan sözler ile kutsalımızı kirletmeyin….

Exit mobile version