Kürtçü olan Kürtler değil

122_b-11

Hadi bilin bakalım, şu talepleri kim ne zaman istemiştir. İşin erbabı dışında çoğu kişi tahmin bile edemez ve zamanı ile ilgili cevabı yapıştırır. Tabii ki 2000’li yıllarda. Bu cevap yanıltıcıdır. 2000’li yıllarda bu taleplerin olması onları yeni yapmaz. İsterseniz taleplere geçelim:
1- Türk Anayasasının değiştirilmesi, Kürt ve Türk  terimlerinin anayasada birlikte yer alması ve Türk devletinin bu iki unsurdan oluştuğunun kabul ve ilan olunması,
2- Türkiye’deki Kürdistanda resmi dilin Kürtçe olması. Okullarda Kürtçe eğitim verilmesi. Kürtçe radyo ve televizyon kurulması ve Kürtçe kitap, mecmua ve gazete yayınının sağlanması.
3- Devletin Kürdistan olarak tanımlanan yerlerin kalkınması için mali ve iktisadi tedbirler alması ve bunun için Kürdistan olarak bildikleri yerlerin sınırları içerisinde ağır sanayi yatırımlarının oluşturulması ve bölgeden çıkan petrol gelirinin yüzde 74’ünün Kürdistan olarak belirttikleri yerlere sarf edilmesinin gerçekleştirilmesi vs.. vs..
Bunu bugün kimlerin istediğini biliyoruz. O zaman kimler istemişti acaba? 1965 yılında Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (TKDP) adı ile Abdullah Ökten’e kurdurulmuş, TKDP’nin sekreterliğini Dr. Sait Kızıltoprak (Dr. Şivan) üstlenmişti. Türkiye’de kurulan bu partiyi resmen Irak Kürdistan Demokrat Partisi yönetmekteydi. 61 maddelik içtüzüğünün baştaki amaç maddelerinden sadece üçünü belirttik. (Sorunları ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Gerçeği, Selahattin Çetiner, s: 163-164). Söylediğimiz gibi bu parti Kuzey Irak’taki partinin Türkiye temsilcisi gibidir. Ve esasta Barzani ailesi tarafından yönetilmektedir. Yani Mesut Barzani’nin babası Molla Mustafa Barzani tarafından. Zaman zaman Mesut Barzani söyleşilerindeki ‘Babam Türkleri çok severdi, onları incitmekten kaçının, diye vasiyet etmişti’ sözleri böylece havada kalıyor. Rusya macerasından sonra ABD tezgahına girip İran şahına karşı mücadele veren Mustafa Barzani, ABD’nin İran şahı ile anlaşması üzerine hastalığı ile baş başa kalmış ve 1975’ten sonra tedavi için gittiği ABD’de telefonlarına hiçbir yetkili çıkmamıştır bile. Gerçi bundan öncelikle Mesut Barzani ders almalıdır ama bütün bu olanların Kürt devleti taleplerinin ve Ortadoğudaki pek çok gelişmenin ABD siyaseti sonucu olduğu artık bilinmektedir. Aksi halde böyle riskli bir talep üç tane aşiretin harcı değildir. Bilmemiz gereken bu tür talepleri Müslim-gayrimüslim demeden Osmanlı tebasının bağımsızlık peşinde koştuğu son günlerinde bile kurulmuş olan en aşırı fikirlere sahip cemiyet Kürt Teali Cemiyeti bile istememişti. Sadece bazı bölgesel reform ve hizmetler üzerinde durmuşlardı. Ne zaman ki Musul Kerkük meselesi gündeme gelmiş, İngilizlerin desteği ile dini bir kisve altında Şeyh Sait bugün bile izleri devam eden isyanı gerçekleştirmiştir. Yani İngilizler arkalarında olmadan bir ayaklanma ve başkaldırma söz konusu bile olmamıştır. Tıpkı Ortadoğuda ABD, İsrail ve yine İngiltere’nin doğrudan ve dolaylı desteği olmadan yapılamayacağı gibi.
İşte 12 Mart’ta kapatılıncaya kadar altı yıl Barzani güdümündeki bu melanet yuvası faaliyetlerine devam etmiştir. Ona bir de DDKO (Doğu Devrimci Kültür Ocakları) ilave edilmiştir. 12 Mart’ın Adalet Bakanı İsmail Araz, TKDP ile aynı anda kapatılan DDKO için ’DDKO’lar bağımsız bir Kürdistan kurmak amacını gütmektedir. Doğu bloğu ülkelerinden yardım almaktadır. Ve Irak’taki Kürt lideri Barzani ile (Molla Mustafa Barzani. M.G.) işbirliği içindedirler’ demiştir. Bu işbirliği devam etmektedir. TKDP’nin yerini DTP almış aynı talepleri tekrarlamaktadır. İki milletli federasyon, Kürtçenin eğitim dili ve resmi dil olması, iletişim araçlarında serbestçe kullanılması, bölgenin ekonomik kaynaklarının büyük bölümünün bölgeye aktarılması (Osman Baydemir bunu zaten istemiştir) ve bunun gibi talepler sık sık tekrarlanır olmuştur. Emperyalizmin Kürt devletine şimdilik ihtiyacı vardır.

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version