Kur’ân’ı Kerîm’i bir anlayabilseler!

24669_b-14

Ak Partililer, etnisiteleri bir bir sıralayınca her meseleyi çözdüklerine inanıyorlar. (Cahiliye dönemini bir incelesinler!).

Din-iman dillerinden düşmüyor. Ancak, Kur’ân-ı Kerîm’i hep Arapçasından okudukları için ne buyrulduğundan bihaberler.

İçlerinde gerçeği söyleyen, tahlil eden, bir neticeye varan hemen hiç yok. Olanları tasfiye ettiler.

Kendine güvenen, ufku geniş insan, sabreder, anlamaya çalışır; övgüleri değil, tenkitleri dikkate alır.

“Mümin kimdir?” sorusunun cevabını Hz. Peygamber şöyle vermiştir:

“Mümin, elinden ve dilinden Müslümanların güvende olduğu kimsedir.”

Başından beri belirtirim… Yazılarım “muhalif” yazılar. Ama “muhalif” değilim. Hakikati arıyorum. Zamanın ruhunu yakalayabilseler sözümüz olur mu?

Hz. Peygamber birden ortaya çıkmadı ve dini birden yaymadı. Peygamber Efendimiz anlama ve ikna yolunu seçti. Esas olan tebliğ. Hak Teâlâ: “Sana düşen yalnızca tebliğdir ve hesap da bize aittir.”  (Ra’d, 13/40) buyurmuştur.

Kur’ân-ı Kerîm’i, hıfzetmeseler, ya Arapçayı öğrenseler ya da Türkçe mealini okusalar, “güzel söz”ün Allah’ın buyruğu olduğunu anlayacaklardır:

 “Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir.” (İbrahim,14/24).

“Kullarıma, sözün en güzel olanını söylemelerini söyle. Çünkü şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Şüphesiz şeytan insanın açıkça bir düşmanıdır.” (İsra, 17/53).

Örnek kim? Hz. Peygamber.

Kur’an’da Peygamberimiz için buyruluyor: “Allah’tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Âl-i İmran, 3/159).

İbnü’l-Esîr, Hz. Peygamber’in konuşma tarzına dair şöyle der:

“O, dil yönünden Arap’ın en fasihi, beyan bakımından en açık sözlüsü, ifade açısından en tatlı konuşanı, lehçe olarak en anlaşılır olanı, delil yönünden en kuvvetlisidir. Konuşmanın zamanını ve yerini en iyi ayarlayan, doğruluk ve sağlamlıkta en mükemmel olandır. Onun konuşmaları semavî bir lütuf, rabbanî bir inayet ve ruhanî bir murakabe iledir.”

Hz. Lokman oğluna vasiyette bulunurken “Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir.” (Lokman, 31/19).

Hadis-i şerif: “Allah’a ve Ahiret Günü’ne iman eden kimse ya sözün mutlaka hayırlısını söylesin, ya da sussun.”

Şu soruları sorabilirler mi?

“Nerede hata ettik? İnsanlar neden bizden uzaklar ve neden bizim herkese ulaşma gibi bir derdimiz yok? Ve neden illâ bize dönülsün, biz ne yaparsak yapalım, bize katlanmalılar, diyoruz? Ve biz neden kibirliyiz, gönül kazanma gibi derdimiz niçin yok…”

Hepsini bırakalım, şunu sorsunlar:

“İslâm tartışması neden bizim zamanımızda ayyuka çıktı?”

Bütün soruların cevabı bu son sorunun cevabı içindedir.

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version