Bundan yaklaşık yüz sene önce İstanbul’da yaşayan ve İstanbul’un meşhur meczublarından Hasan Baba, “Ebu’l-Kilab” (Köpekler Babası) olarak tanınırmış. Fâtih Camii’nin Karadeniz kapısında yatıp kalkan Köpekçi Hasan Baba, yanına en az beş-altı sokak köpeği alır ve öyle gezermiş. Hasan Baba, bu köpeklere dilediği gibi hükmedermiş. Bu yüzden kendisine “Köpekçi Hasan Baba” denirmiş.
Sokak köpeklerinin her semtte, her mahallede sınırları varmış. Bu hududa, başka semtlerin köpekleri tecavüz edemezlermiş. Ederlerse kavga kıyamet koparmış. Buna rağmen Hasan Baba’nın herhangi bir semtten çağırıp o gün için yanına aldığı köpeklere, başka mahalleden hiçbir köpek ses çıkaramazmış.
Hasan Baba, kendisine bir şey sorulduğu zaman yanlış kafiyeli cümlelerle cevap verirmiş. Ehemmiyet verdiği mesele olursa: “Yazın” der ve sözlerini yazdırırmış. Kimseden para almazmış.
1897’de Yunanistan ile harp ihtimâli kamuoyunu meşgul ettiği sırada Hasan Baba, Melâmî Şeyhi Terlikçi Salih Efendi’nin Veznecilerdeki dükkanına gelmiş. Dükkandakiler sormuş:
– Hasan Baba harp olacak mı?
– Olacak ya, yazın.
Dükkânda bulunan Mâliye Muhasebe Kaleminden Cemil Bey kalemi kağıdı almış. Hasan Baba söylemiş:
-Acele ile muharebe. Târik târik yürümekle. Beşirlerle beşâret, müşirlerle reşâdet. Kalayları, alayları. Meydana çıkararak nişadırların dayanur mı?
– Bu ne demek Hasan Baba?
– Dayanabilir mi düşman demektir. Kaç satır oldu?
– Onsekiz satır oldu.
– Onsekizbin alem hürmetine. Say ondokuzu. Al eline çık topuzu.
Ondokuz gün sonra Yunanistan’la harp başlamış ve pek kısa zamanda Yunanistan yenilmiş.
Hasan Baba bir gün sürücü beygirine binmiş, kocaman ayaklarında büyük yemeniler olduğu için ayakları üzengiye girmemiş. Aksaray’dan geçerken Vâlide Câmii imamı Ahmet Efendi ile karşılaşmış. Ahmet Efendi:
– Hasan Baba, ayakların yemenilerle üzengiye girmiyor. Yemenileri çıkar sürücüye ver, yalnız çorap olursa ayakların üzengiye sığar, demiş.
Hasan Baba dediğini yapmış, Ahmet Efendi’ye:
– İmam! Sende yıllanmış it aklı varmış, demiş.
Hasan Baba’nın vesile olduğu kerametler saymakla bitmez, işte bazıları:
Hasan Baba köpeklere: “Gelin!” diye emir verdiği vakit, civarda ne kadar köpek varsa akın akın huzuruna gelir, o da onlara küfe ile ekmek getirir, doğrar ve yedirirmiş. Hiçbir köpek diğerinin yiyeceğine el uzatmazmış. Bir gün nasıl bir köpeğin ağzındaki lokmayı diğer bir köpek kapmış. Köpekçi Hasan Baba hemen köpeğin kulaklarını çekerek: “Yolsuzsun, üç gün huzuruma çıkmayacaksın” diye tekdir etmiş. O vakit bu işe tesâdüfen şahit olan oradaki meraklı bir kasap da köpeğe boya ile derhal bir marka vurarak “bakalım hakikaten üç gün bu köpek huzura gelmeyecek mi?” diye dikkat etmiş. Cezâlı köpek hakikaten üç gün ağacın dibinde yatmış, diğer köpekler ekmeklerini yedikleri hâlde onların yanına dahi yaklaşmamış, nihâyet dördüncü gün o da Hasan Baba’nın huzuruna çıkarak nasibini almış.
Köpekçi Hasan Baba bir bayram günü, Fâtih Câmii’nde namazdan evvel elinde resimli bir (Âşık Garip) kitabı olduğu halde derse çıkmış. Cami, bembeyaz sarıklı, mükellef insanlarla dolu. Çıt yok. Hasan Baba ise elindeki Âşık Garip kitabının sahifelerini gâyet ağır bir şekilde çevirip durmuş. Bu iş tam bir saat sürmüş. Nihâyet kitabın son sahifesini de çevirdikten sonra yüksek sesle:
– “Ey cemaat. Ders âşık karibe okutulacaktı. Buradakiler ise hepsi garip. Onun için ders yine gelecek seneye kaldı” diyerek bir Fâtiha çekmiş.
Hasan Baba’nın “karib” kelimesinden kastettiği mânâ, Hakk’a yakınlık “garib” ise Hak’tan uzaklaşmış demektir.
İstanbul’daki azınlıklar bir kilise yaptırmak istemişler, ama Sultan’dan müsaade alamamışlar. Meseleyi bir gün Köpekçi Hasan Baba’ya söylemişler. Hasan Baba bir kâğıda şu satırları yazmış:
“Sultanım! Yaptırmazsan kilisayı, darıltırsın İsa ile Musâ’yı”
Ve hemen ruhsat çıkmış.
Hasan Baba’nın kabir taşındaki kitabede şunlar yazmaktadır:
YA HU
Fâtih Câmi-i şerifi imamının arkasında
Kırk yıl beş vakti eda eden meşhur
Köpekçi demekle maruf kutbül-arifin
Hasan Efendi Hazretlerinin ruh-u şerifleri için El Fatiha 1315
Kabrine gitmek isteyenler için adresi de verelim: Edirnekapı Mezarlığı (İstanbul Halk Ekmek Fabrikası’nın üst tarafındaki mezarlık) Edirnekapı Otakçıbaşı So. 9 no’lu evin karşısı EDİRNEKAPI / İSTANBUL
Dr. Can CEYLAN 10 Eki 2018
Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.
Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.