Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda, 20 gün önce (2 Ekim 2017) yaşanan esrarengiz cinayet tam olarak aydınlanmadı.
Suudi/Amerikan gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın (Jamal Khashoggi) canlı girdiği Suudi Başkonsolosluğundan sağ çıkamaması üzerine şeriatçı Suudi Devleti (aslında fiili kral olan veliaht prens Selman) tarafından önce “Kaşıkçı ölmedi, binadan ayrıldı” açıklaması yapıldı.
Türkiye’nin güçlü bir siyasal tepki vermediği ancak hukuk çerçevesinde tüm işlemleri yaptığı olayda, özellikle ABD’nin yoğun (ve de çıkar sağlayıcı) baskıları sonucunda, 18 gün sonra, S.Arabistan resmi açıklama yaptı: “Kaşıkçı konsoloslukta yaşanan arbedede öldü!”
Öldürüldü değil de, öldü!
Yani, neredeyse tüm dünyanın bildiği konu, konsolosluktaki cinayet, “inkârdan itirafa” evirildi, fakat bu itirafta bile sanki gazetecinin kendisi ölmüş gibi ifade edildi.
Cinayet açıklaması “Kralı kurtarma” operasyonuna döndü.
“Kral kurtarma operasyonun” senaristi ABD, Selman’ı kurtarırken aslında onu yeniden “esir aldı!” Şimdi her istediğini daha da rahatlıkla yaptıracak.
Tüm dünya medyasında, Kaşıkçı’nın S.Arabistan’dan gelen 18 kişilik “ölüm timi” tarafından konsoloslukta işkence edilerek öldürüldüğü ve parçalara ayrıldığına ilişkin ayrıntılı haberler yapılırken 18 gün boyunca susuldu!
İtirafa rağmen ceset hâlâ ortada yok!
Seri katillerin profilleri
Şimdi bu olayı farklı bir yönüyle inceleyelim.
Gazeteci Kaşıkçı’yı öldüren Suudi “ölüm timi”, büyük olasılıkla daha önce de başka cinayetler işlemiştir.
Yani bir çeşit “resmi seri katiller” unvanına sahiptirler. Bunları, “devlet seri katilleri” olarak da tanımlayabiliriz.
***
Hiçbir “insanın” beyni, öldürme eylemini “taşıyamaz.”
Bu ağırlığı hafifletmek için, kişi kendisini kandırma yönünde elinden geleni yapar. Yaptığı eyleme “kutsallık” yükler. Bunu, Durkheim’ın “alturistik” ifadesiyle de çakıştırabiliriz.
Seri Katillerin “Genel” Özellikleri
– Çocukken baskı ortamında yetişmiş, sık sık dayak yemişlerdir,
– Çocukluğunda cinsel “kimlikleri” oturmamıştır, örneğin erkek çocuğa uzun süre eteklik giydirilmiştir,
– Çocukken öz/üvey ebeveynler tarafından reddedilmişlerdir,
– Bireyselleşememiş ve bir çeşit “komün” hayatı yaşamışlardır,
– Kendilerine de işkence yapabilirler,
– Ölüm cezasına çarptırıldıklarında bile çok heyecan ve zevk duyanları vardır,
– Kestiği parçaları pişirip, yiyen karşısında mastürbasyon yapanları vardır (Örneğin, Albert Fish),
(Suudi katil timinin başkanının, gazeteciyi keserken “Bu arada siz müzik dinleyin” dediği tüm medya haberlerinde yer almıştır!)
– Kurbanlarını “hafızada tutmak için”, onlardan bir eşya ya da nesne alırlar,
– Yaşları genellikle 20-40 arasındadır,
– Yüzde 30’u üstün zekâlıdır,
– Bazı seri katiller cesedi ortadan kaldırmaz, “hükmedici seri katiller” ise cesedi ortadan kaldırır,
– Kurbanının cesedini kesip parçalayanların ruh hali, “kurbanı üzerinde üstünlük, güç ve kontrolü” olduğunu göstermektir.
***
Görüldüğü gibi seri katillerin “yok etme enerjileri” (Mortido) yüksektir.
Seri Katillerin Bıraktıkları İmzalar!
Seri katiller cinayetlerini genellikle belli zaman aralıkları içinde işlerler, buna “ardışık katil/lik” denir.
“Acı veren her şeyden hoşlanıyorum” ifadesi dünyaca ünlü bir seri katile aittir.
“Sizler sadece bulmamı istediğim cesedi bulabilirsiniz” sözü ile de kendilerine göre bir “cinayet kariyeri” geliştirirler.
Seri katiller olay yerinde mutlaka “imza” bırakır.” Bu imzalar, cinayeti işleme şeklidir; sopayla, tecavüz ederek, keserek, boğarak, kurşunlayarak, vd.
***
Bitirirken, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” diyenlere bir soru sormak istiyorum: Bu vahşi cinayet haksızlık olarak kabul edilmiyor mu? Niçin susuyorsunuz?
Bir soru da Abdullah Gül’e:
“Suudi Kral’ın yanında yıllarca çalışıp maaş almıştınız. Cumhurbaşkanı olduğunuzda da Ankara’da otel odasında Kral’dan ödül/madalya aldınız. Bu vahşi cinayet karşısında ne düşünüyorsunuz, niçin susuyorsunuz?”
Unutmayın Suudi Kralı, Allah’tan büyük değil!
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.