Batık şirketlerin borçlarını ödeyebilmeleri için alacaklılarla yaptığı anlaşmayı ifade eden Konkordato konusundaki son gelişmeler Altınbaş Üniversitesi Gayrettepe Yerleşkesinde düzenlenen “Konkordato Hukukunda Güncel Gelişmeler Konferansı”nda masaya yatırıldı.
Konferans hakkında bilgilendirmede bulunan Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İsmail Kayar, “Konkordato hukukunun gerek teorisini, gerek uygulamasını yapan, bu konuda eserler vermiş, kitaplar yazmış hocalarımız bugün burada konuşmacı. Konkordatonun güncel meselelerini tartışacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) konkordato ile ilgili bir yasa teklifi sunuldu. Panelin zamanlaması bu nedenle de daha önemli hale geldi. Burada sunulacak tebliğler, yapılacak konuşmalar ve tartışmaların, gerek uygulamaya gerekse TBMM’de yapılacak yasa çalışmasına katkı sağlayacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Geçtiğimiz gün AK Parti milletvekilleri tarafından hazırlanan ‘Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun Teklifi’ TBMM Başkanlığına sunuldu. Kanun teklifinde son günlerde çok gündeme gelen ‘konkordato’ ilanına ilişkin düzenlemeler de yer aldı. Yapılacak bu düzenlemelere ilişkin de açıklamalarda bulunanProf. Dr. İsmail Kayar, konkordato ilan edecek tüm işletmeler için finansal analiz raporunun zorunlu hale geleceğini bildirdi.
Prof. Dr. İsmail Kayar sözlerine şu şekilde devam etti:
“Böylece biraz daha zorlaştırılıyor ve maliyeti artıyor. Bunun dışında yasa teklifinde konkordato komiserliği ile ilgili düzenlemeler var. Atanacak komiserler ve nitelikleri gibi konularda ilave düzenlemeler yapılacak.”
Konkordato ilan eden işletme sayısının üç sebepten dolayı çok fazla olmadığını ve zamanla azalacağını savunan Prof. Dr. İsmail Kayar, “15 Temmuz hadisesinden sonra konkordatoya paralel bir müessese olan iflasın ertelenmesi OHAL kararnameleri ile yasaklandı. Yani yaklaşık 2 yıl süre ile iflas ertelemesi isteyecek şirketler bunu isteyemedi. Bunun birikimi vardı. Bir diğer sebep, konkordato hükümlerinde mart ayında revizyon yapıldığında eş zamanlı olarak Türkiye büyük bir ekonomik krizle baş başa kaldı. Konkordato, iflas erteleme gibi müesseseler böyle dönemlerde artar. O bakımdan bu döneme denk geldiği için biraz fazla başvuru oldu. Üçüncüsü de, mahkeme konkordato taleplerini evrak eksik değilse hemen kabul ediyor. Geçici mühletin ardından 1 yıl artı 6 ay kesin mühlet veriyor. Dolayısıyla konkordato isteyen şirketler daha alacaklılarla toplantı yapmadılar, rahat dönemdeler. Açılan bu konkordato davalarında kaç tanesinin başarılı olacağı, kaç tanesinin iflas edeceği önümüzdeki yıl içinde belli olacak. Ben başvuranların başarısız olacağını ve kendiliğinden talebin azalacağını düşünüyorum” dedi.
Prof. Dr. İsmail Kayar, konkordato müessesesinin suistimal edildiği iddialarına ilişkin ise “Kötüye kullanan illa ki vardır. Fakat yargının, mahkemenin ve komiserlerin görevi kötüye kullananları ayıklamak ve elemektir. Dolayısıyla müesseseyi yasaklamak ve zorlaştırmak, ekonomik kriz içinde buna ihtiyacı olan desteklenmesi gerekilen işletmelerin önünü kapatmak ve onları iflasa sürüklemek değildir. O bakımdan değerlendirmeleri abartılı buluyorum. Kötüye kullanımı yasal çerçeve içinde engelleyebiliriz, azaltabiliriz” ifadelerini kullandı.
Panelin konuşmacılarından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Murat Atalı, piyasa koşullarında işletmelerin konkordatoya ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, “Özellikle iflasın ertelenmesine ilişkin düzenlemelerin kaldırılmasından sonra böyle bir müesseseye mutlaka ihtiyaç vardı” dedi.
“Rastladığım somut uygulamalarda kötüye kullanmayı görmedim” diyerek sözlerini sürdüren Prof. Dr. Atalı, “Ama kötüye kullanma elbette olabilir. Ona karşı da kanunun öngördüğü tedbirler var. Dolayısıyla kötüye kullanılması ihtimalinin bulunması yahut bu ihtimalin gerçekleşmesi bu müessesenin kötü olduğunu söylemek için yeterli sebep değildir diye düşünüyorum” açıklamasını yaptı.
Bir diğer konuşmacı Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Ali Cem Budak konkordato isteyen işletmelere dair son rakamları bildirirken şu ifadeleri kullandı:
“İki gün önce aldığım bilgilere göre konkordato talebi sayısı 900 küsürdür. Bunların 200 kadarı da ilk safhada kabul edilmeden reddedilmiş. Halbuki faal şirket sayısı en son verilere göre 1 milyondur. Bu da demektir ki 1000’de 1 gibi bir konkordato talebi var. Ama bu talebin arkasında ciddi bir ekonomik kriz yaşadığımız gerçeği var. Konkordatonun yerine ikame edilmiş olan ve yıllarca uygulanmış olan iflasın ertelenmesi müessesesinde 2016’nın Temmuz ayından itibaren uzunca bir süre askıya alınmış olması var. Ve burada biriken talebin açığa çıkması gerçeği var. Dolayısıyla konkordato sayıları çok değildir. Bu kriz ortamında daha çok bile müracaat beklenebilirdi.”