Sığınmış bir koğuk gövdesine gönül sancım inliyor , kulakları yırtarcasına…Ne yenik düşmüş ne de kırık kalmış düşlerime küsüm bu günlerde…Ay ışığı var sadece solmuş bir yüzün hüzün sahnesinde bu gece, Ay ışığı var sadece bir mezarın penceresini karanlıktan alıkoyan bu gece , Ay ışığı var sadece yasĺı gözlere kem vurmuş gidene ardını dönmeyen yürekleri aydınlatan bu gece…Ruzgar mı esiyor sanki ıssız ıssız derinlerden, içimde kopan kasırgaya inat , savrulusum nereye eyy deli yel ? Susmuyor yüreğim kanamayı unutmuşken… Şimdilerde yüreğim; sığınmaya uğrak bir geminin rıhtımı, bir martının sessiz çığlıkları, bir çakıl taşının kuytularda saklanacağı su birikintisi , bir parkın sessiz köşesinde yanlız bir bank , belkide bir genç kızın yanlızligini yazdığı bir kalemin ucuyum…Oysaki sen benim uğrak yerlerimden olmayanım ol hep…Hep gitmek istediğimde, Her ayağımın götürdüğü, Her kalbimin atişinda , Her nefes alışımın sonunda seni bulabilseydim gitmeseydin… ( Gitti demeselerdi ; oysa ne cok sey demeselerdi , biz seninle o söyleyenlerde degil ; hep soylenemeyenlerde yaşayabilseydik…