Birleşmiş Milletler 73. Genel Kurul çalışmaları vesilesiyle Rum-Yunan ve Türk tarafının en üst düzey yetkili makamları geçtiğimiz hafta gittikleri New York’ta çeşitli temaslarda bulundular. Rum lider Anastasiadis ve KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı BM Genel Sekreteri Guterres ile ayrı ayrı görüştü. Guterres’in, Lute’nin raporunu almasının ardından Ekim ayı başında kendisinin hazırlayacağı Kıbrıs Raporu doğrultusunda hareket etmesi bekleniyor. Bu arada Türk ve Rum/Yunan tarafı bilinen pozisyonlarını korumaya devam etmektedir. Rum/Yunan ikilisi tezlerini anlatırken Türk tarafının, özellikle KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın sessizliği ve Rum tarafının katı tutumu karşısında daha neyi beklediğimiz, kendi yolumuzda neden yürümediğimiz, anlaşılır değildir.
Anastasiadis New York’a gitmezden önce ve gittikten sonra bilinen katı tutumunu korumakta ve olası müzakereler için ön şartlarda diretmeye devam etmektedir. Anastasiadis New York’a gitmeden Rum Haber Ajansı’na (KİPE) verdiği ropörtajda müzakerelerde yeni bir başarısızlığın müzakere zeminini tamamen değiştirebileceğine ve gerek müdahillerden gerek ilgilenenlerden başka görüşler gelebileceğine dikkat çekerek “bunun da çok kötü olacağına” vurgu yapmıştı.
Anastasiadis “Yeni bir toplantının sonuç verebilmesi için yeterli ön hazırlık sürecine ihtiyaç” olduğunu söylemektedir. Anastasiadis kendilerinin “irade ve kararlılıklarını ortaya koyduklarını” savunmaktadır. Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafını garantiler konularına ve Türk askeri varlığının devamına “yapışıp kalmakla” suçlamakta ve Genel Sekreter’i yeni bir süreçle ilgili isteksizliğe sürüklemiş görünenin de “bu olduğunu” iddia etmektedir.
Anastasiadis, KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, “Kıbrıs sorununda yeni bir konferansa gitmenin ön şartı” diye nitelediği haritayı geri çektiğini de söyleyip, Türk tarafını suçlamaktadır..
Anastasiadis New York’ta da hemen hemen aynı tezlerini yinelemiştir.. BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada Kıbrıs sorunundaki çıkmazla ilgili endişe belirterek, Guterres çerçevesi temelinde müzakerelerin devam etmesine ilişkin sözde kararlılığını tekrarlamıştır!
Anastasiadis “kalıcı bir çözümün her şeyden önce Kıbrıslı Türkler ve Rumlar olmak üzere Kıbrıs halkının yararına olacağını ve herhangi bir yabancı bağımlılıktan tam anlamıyla bağımsız ve özgür bir şekilde, normal ve refah bir Avrupa devletinde yaşamalarına dair beklentilerini tatmin edeceğini” de ifade etmiştir.
Konuşmasını dinleyen ve Kıbrıs’ta olan biteni detayları ile bilmeyen biri, Anastasiadis’in anlattıklarına kesinlikle inanmıştır. Anastas Holywood artislerine taş çıkartan performansı ile izleyenleri etkilemiştir. Aylar önce yazdığım gibi, faşist Eokacı Anastas Oscar’da en başarılı erkek oyuncu ödülüne adayımdır!!!
Şaka bir yana Rum-Yunan ikilisi her fırsatı ve her platformu çok iyi değerlendirmekte ve Kıbrıs’ta mağdur tarafı oynamayı becermektedir.
Anastasiadis’in her fırsatta Kıbrıs Türkleri’nin Anavatan Türkiye ile kopması mümkün olmayan bağlarını zayıflatacak şekilde siyaset güttüğünü ballandıra ballandıra ve övünerek anlatmasını ben hazmedemiyorum ve KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın gereken cevabı vermesini istiyorum; ama nafile!!!
Akıncı’nın New York’a neden gittiğini anlamış değilim. Almanya, Hollanda Dışişleri Bakanları ve AB Dış ilişkiler Komiseri ile yaptığı görüşme bir yana BM Güvenlik Konseyi’nin New York’taki 5 Daimi Temsilcisi ile görüşmemiş olması büyük bir talihsizliktir, beceriksizliktir. Kıbrıs konusuna, resmen olmasa da, müdahil taraflardan olan ABD yetkili makamları ile temas kurmaması ve hiçbir görüşme yapmamasını yadırgadım. Rum parti liderlerinden Neofitu bile ABD Dışişleri Bakanlığı üst düzey bürokratları ile görüşüp fikirlerini aktarabiliyorsa, Akıncı’nın da bunu denemiş olması gerekmez miydi? Aslında Akıncı’nın BM karar mekanizmasındaki güç odakları ile görüşmemesi belki de Kıbrıs Türkünün hayrınadır. Akıncı’nın, Anastasiadis gibi, Kıbrıs sorununun çözümü için garantörlüğe gerek olmadığı fikrini New York’ta da seslendirmesinin vereceği zararı varın siz hesaplayın. Akıncı’nın Amerika’daki torunları ile vakit geçirmesi ve temaslarını asgaride tutması iyi olmuştur. Zaten KKTC’de yaşanmakta olan ekonomik krize müdahillik niyeti olmadığı için geri dönmekte de acelesi yoktur. Meclis’in yeni yasama dönemine Cumhurbaşkanı Akıncı’sız başlaması ise sorun teşkil etmemiştir. Milli davamıza duyarsızlığın tavan yaptığı düşünce şekliyle Akıncı’nın Kıbrıs Türküne zarardan başka vereceği hiçbir şey yoktur.
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.