Kısa vadeli politikalar büyüme sağlamadı

Kısa vadeli politikalar büyüme sağlamadı

Yerel seçim bitti fakat itirazlar sürüyor. İş dünyası bu dönemin bir an önce sona erip, tek gündemin ekonomi olmasını bekliyor. Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, bir seçim döneminin daha geride bırakıldığını belirterek, Türkiye’nin son 4 yılda oldukça yoğun bir siyasi gündemle karşı karşıya kaldığını, bu süreçte ekonomik sorunlara hep kısa vadeli çözümler üretilmeye çalışıldığını savundu. Artık daha uzun vadeye odaklanıp, Türkiye’nin geleceği ve ekonominin rekabet gücünün nasıl artırılacağının tartışılması gerektiğini dile getiren Kaslowski, kısa vadeli çözümlerin her zaman bir maliyeti bulunduğunu, onun da finansal istikrardaki yıpranma olduğunu belirtti. Kaslowski, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonominin kalkınması ancak ve ancak reformlarla gerçekleşebilir. Hepimiz kısa vadeli politikaların sürdürülebilir büyüme sağlamadığını, kuru artırmanın rekabet gücünü artırmadığını gördük. Artık ekonomide sadece iki konu olmalı, istikrar ve verimlilik. Bol ve ucuz para ister dışarıdan sermaye akımları ile gelsin ister içeride yaratılsın her zaman iki temel soruna yol açar, yüksek borç ve enflasyon. Kısa vadede büyüme ve istihdamı artıran genişlemeci politikalar, borcun ve enflasyonun da artmasına neden olur. Bu nedenle yüksek büyüme değil, sürdürülebilir yüksek büyüme, sürdürülebilir finansman ve düşük enflasyon ana politika hedefi olmalıdır. Asıl tartışma da budur. Hem finansal istikrarı hem de yüksek büyümeyi bir arada nasıl sağlayabiliriz? Çünkü istikrardan taviz vererek büyümek işsizlik ve kalkınma sorunlarımız açısından geçici bir çözümdür. Türkiye nasıl büyüme ve istihdam yaratır sorusuna cevap verebilmek için önce finansal istikrarı nasıl sağlayacağımıza karar vermemiz gerekiyor.”

Kaslowski, yüksek enflasyonun Türk insanını kendi para biriminden uzaklaştırdığını anlatarak “Kendi para birimimizde uzun vadeli düşük faizli finansmana erişim kısıtlanıyor. Yüksek enflasyon yalnızca hayat pahalılığına ve gelir eşitsizliğine değil, ekonomide dolarizasyona yol açıyor. Bugün döviz cinsinden borçlanmanın nasıl büyük bir sorun olduğunu hep beraber görüyoruz. Bu sorunu çözmenin yolu serbest piyasa ilkelerine bağlı kalarak enflasyonu düşürmektir” dedi.

YABANCI KAYNAKLARA İHTİYAÇ VAR

Enflasyon hedeflemesinin temelde Merkez Bankası’nın görevi olmakla beraber ekonomi yönetiminin aldığı tüm kararların da enflasyon hedefiyle mutlaka uyumlu olması gerektiğini aktaran Kaslowski, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mali disiplinin başarılı bir şekilde devamının yanında, bütçe dışı harcamalar, Kredi Garanti Fonu gibi araçlar kullanılırken de finansal istikrarı öncelik olarak benimsemeliyiz. Finansal istikrarı sağlamak için mevcut birikmiş döviz cinsinden borçlar için de bazı çözümler üretmemiz gerekiyor. Malum bunların bir kısmı açık döviz pozisyonlardan dolayı sorunlu krediye dönme potansiyeli taşıyor. Bunların tespit edilip banka bilançolarından çıkarılması için gerekli mekanizmaların oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Bankacılık sektöründe hala kredilerin mevduata oranı yüzde 120’ye yakın, Türk lirası cinsinden oranlar daha da yüksek. Dolayısı ile ekonomimizi finanse edebilmek için yabancı kaynaklara erişmek zorundayız.”      

GÜVEN VEREN EKONOMİ HUKUKLA OLUR

TÜSİAD’ın kurulduğu günden bu yana reform diyen bir kurum olduğunu hatırlatan Simone Kaslowski, reform ihtiyacının hiçbir zaman bitmediğini, Türkiye’nin ekonomik, sosyal ve siyasal pek çok reforma ihtiyacı olduğunu söyledi. Bunların en önde gelenlerinin demokrasi ve hukuk olduğunu vurgulayan Kaslowski “Hukukun üstünlüğü kurallı ve güven veren bir ekonominin ön koşuludur. Temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olmadığı bir sistemde yatırım, istihdam, girişimcilik ve inovasyondan bahsetmek mümkün değil. Mevcut küresel dengelerde, ancak bir hukuk devleti ve özgürlükler toplumu olan bir Türkiye uluslararası rekabet gücü sahibi olur, yatırım çeker ve istikrarla büyür” diye konuştu.

KUR VE FAİZ BOZULMASI İSTİHDAMI ETKİLİYOR

Simone Kaslowski, Türkiye’nin açık bir ekonomi olduğuna işaret ederek, “Yurt dışı ile daha fazla ticaret yapmak, oradan daha fazla yatırım çekmek istiyoruz. Teknoloji odaklı sürdürülebilir büyüme istiyoruz. Düşük enflasyon ve iyi regülasyon ile dolarizasyon sorunumuzu çözebiliriz. O yüzden ekonomimizi tekrar sağlıklı ve sürdürülebilir yüksek büyüme patikasına döndürecek programın en önemli önceliği enflasyonla mücadele olmalıdır” şeklinde konuştu. Kaslowski, herkesin elini taşın altına koyduğunu ifade ederek “Kur ve faizdeki bozulmanın, girdi maliyetlerindeki artışların şirket bilançolarına, istihdam yaratma ve yatırım yapma kapasitelerine çok ciddi negatif etkileri olmasına rağmen iş dünyası desteğine devam etti. Ama artık kalıcı çözümler üretmek zamanı” dedi.

Exit mobile version