CHP liderinin açıklamalarından satır başları şöyle;
– İstanbul Maltepe’de umarım güzel bir miting gerçekleştireceğiz. Bir ülkede adalet yara almışsa o ülkenin kendi içinde barışı sağlaması mümkün değil.
– Doktor arkadaşlarımın önerisi var, tempoyu koruyun diye. Bazen dozu kaçırıyorum daha hızlı yürüyorum. Biraz daha yavaşlıyoruz uyarı üzerine sonra belli bir tempoda devam ediyoruz.
– Bizim söylemlerimizle FETÖ’nün söylemlerini karşılaştıracaklarmış. Aynı menzil sözünü söyleyen ben değilim, onlar. Siz Gülen cemaatinden şikayet ediyorsunuz. Gülen cemaatini devletin içine yerleştiren ben miyim? Bir kişi vali olacaksa, kaymakam olacaksa önce Pensilvanya’ya gidiyorlardı. Keşke öyle bir araştırma yapsalar da biz de bilsek biz ne söylemişiz, onlar ne söylemiş diye.
– ‘Bir partinin genel başkanı konuşuyor, bunun bir yolunu bulup sesini keselim’ şeklinde bir arayış var. Biz bunlardan çekinir miyiz, asla. Biz ne söylüyorsak kamuoyu önünde gayet net söylüyoruz. Düşüncelerimiz neyse gayet açık söylüyoruz. Söz verdiysek sözümüzün arkasında dururuz. ‘Hakimler, savcılar seni de çağırır. Çağırsa ne olur? 138. madde hakimlere, savcılara talimat vermek pozisyonunda olanlar için getirilmiştir o madde. Ben yargıya nasıl talimat vereceğim?
– Bakın kontrollü darbeden şunu kast ediyoruz. Bilinen, önlenmeyen ve sonuçlarından yararlanılan darbeye kontrollü darbe denir.
– 15 Temmuz darbe girişiminden sonra ‘Hangi önlemleri alacaksanız parlamentoya getirin’ dedik. Yapmadılar.
– Açlık grevi yapan iki öğretmen var, ne ilgileri var FETÖ ile. Yüzlerce örnek verebilirim. Biz adaleti savunuyoruz. Siyasetçiler suçluyu belirleyemezler. Biz suçlunun kim olup olmayacağını siyasete bıraktık. Savcı hemen iddianameyi hazırlıyor, hakim hemen kararını veriyor.
– Ben üç darbeyi yaşadım. O darbe döneminde yaşananların bir benzeri bu dönemde de var. Hepsini söyledim. 15 Temmuz’un soruşturulması lazım ama iktidar bunu araştırmayı değil, kapatmayı yeğledi.
– Darbeyi en iyi bilen iki kişi parlamentoya gelip bilgi vermedi.
– 15 Temmuz’dan sonra demokrasi konusunda güzel bir atmosfer ortaya çıkmıştı. Sonra 20 Temmuz geldi. İlk kararnameye itiraz ettik. Askeri hastanelerin kapatılması…
– Bunun FETÖ ile ilgisi yok. Kış lastiği KHK ile… Bize verdikleri hiçbir sözü tutmadılar. Saraya gittik, yargı bağımsızlığı konusunda görüş birliğine vardık. KHK’ler, OHAL dolayısıyla Başbakan ile görüştüğümüzde ‘Çok kısa bir süre için uygulayacağız’ dediler. Biz ona rağmen karşı çıktık. ‘Bütün partiler darbeye karşıysa niye OHAL’ dedik. Öyle anlaşılıyor ki KHK ile ülke yönetilecek.
Anayasa Mahkemesi’nin kararı vardı, milletvekilleri tutuklanamaz diye. Bizim parti programımızda dokunulmazlıklara karşıyız. Düşüncemiz değişmedi. Ama yargının tarafsız olması gerektiğini biliyoruz. Bugün Anayasa Mahkemesi eski kararından vazgeçmese ‘Milletvekilleri tutuklanamaz’ diyecek. Ama aylardır karar veremiyor, niye, saraya bakıyor.