KERİMOV’SUZ TÜRKİSTAN’DA KAOS MU? (1)

YIMG_9BD3FF-2AF7DB-EB90CD-1BAAD3-AE4638-E615FD-6

İslam Kerimov, 27 yıldır Özbekistan’ın başındaydı. Demokratik seçim şartları tartışmalı olsa da Özbekler, her seferinde çok yüksek oy oranıyla seçtiler. Dile kolay, bir kaç nesildir başka lider görmediler, şimdi ağır bir yas yaşıyorlar. Biz de bütün Özbekistan’a başsağlığı diliyoruz. Muhakkak arkasında bağımsız bir devlet bırakan Kerimov’u tarih layık olduğu makama oturtacaktır.

Türk Dünyası’nın tarihsel anakarası olan Asya’nın merkezi veya ortası denilen tarihi Türkistan coğrafyasının günümüzdeki stratejik ve medeni merkezi, kalpgâhı hiç kuşkusuz Özbekistan’dır. 1991’de Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya iki ana blok çıkmıştı. Rusya’nın merkezinde olduğu Ortodoks Slav bloku ve (1918’de kurulurken adı Türkistan SSC olan ve sonradan 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla isimden huylanan Bolşevikler 1924’te parçalayarak ismi değiştirdiler) Özbekistan’ın merkezinde olduğu Müslüman Türk Bloku. Ancak 1990’larda Amerika merkezli Batı’dan estirilen Türk/Türki rüzgârlara ve Türkiye’nin de zaman zaman kendi kapasitesini zorlayarak bu işlere el yordamıyla girmesine rağmen bu çabalar bir türlü beklenen hasılayı vermedi. Türkiye öncülüğünde girişilen bütün entegrasyon hareketlerinde bağımsızlığından itibaren Özbeksitan’a hakim olan Kerimov yönetimi  ayak sürüdü veya ilk bir iki Özal ve Demirel’in yaptığı Türk Devletleri zirvesi, TÜRKSOY gibi oluşumlara kerhen katıldı. Millî politikalardaki ana aksları oluşturan uluslararası konjonktürün, devletlerin veya blokların ana stratejilerin belirleyiciliğini tabi ki biliyorum ve inkâr etmek mümkün değil. Ancak uluslararası ilişkilerde özellikle de diplomasi de gerçekten bütün renklerin yüzlerce tonu üzerinden gidilecek çok uzun mesafeler olduğu da tecrübelerle sabittir. Gerek Batı’nın gerekse Türkiye’nin Türk Cumhuriyetlerine yaklaşırken; -hatta bütün eski Sovyet ülkeleri için de bu söz konusu- 1-bu ülkelerin hele hele Özbekistan’ın Amerika’nın keşfinden ve Avrupa coğrafyasının büyük bir kısmının neredeyse buzul çağı yaşadığı zamanlarda devletler kurduğunun hiç farkında olmadılar 2-daha bir kaç yıl önce dünyanın eş başat gücü Sovyetlerden tevarüs eden çok önemli değerlere sahip olduklarını, ciddiye almadılar. Bu ülkeleri anlayamaya çalışmak, saygı duymak gibi aslında günümüzün en önemli  yumuşak güç  unsuru olan kamuoyuna yönelik diplomasinin tamamen göz ardı edilmesi başta Özbekistan, Azerbaycan, Gürcistan, Ukrayna gibi ülkelerde bugünkü derin travmatik sonuçları doğurdu. O zamanki refleksiv birikimler Batı ve dolayısıyla buna içkin bir Türkiye karşıtlığını tetikledi.

Örneğin belki kritik nüfus, tarihsel sığlık gibi zaafları bulunan Kazakistan veya Moldovya için böyle sorunlar olmayabilirdi. Ancak tarih boyunca kendisini Türkistan’ın temeli, kurucu unsuru ve devletin sahibi olarak gören tecrübeli ve kurnaz Öz-bek (kendilerini bey gören) yöneticileri Türkiye’den gidenlerin epeyce laubali ve boşboğazlıkla ağa-bek(ağabeyi) tavırlarına bir hayli iğreti oluyorlardı. Belki bir asırdan fazla Rus kolonyalizminden edindikleri derin ketumiyetle, KGB iğnelerinden geçerek ayakta kalan o kadim serencamdan süzülen derin duruşlarıyla bunu muhataplarının yüzlerine vurmuyorlardı. Ama bu numaraları da asla yutmuyorlardı. Oysa ki Özbekler kendilerini buradan gidenlerin utana sıkıla Osmanlı’nın torunuyuz demeye çekindikleri günlerde, Emir Timur’un dünya devletinin mirasçısı olarak görüyorlardı. Türkiye’den giden ne havaî Türkçüler ne de İmam Buhari’nin veya Şah-ı Nakşibendi’nin kendilerini karşılayacağını sanan kasabalı dindarların ayağı yere basmıyordu. Oradaki insanların buradan gidenlerden daha şehirli  büyük nüfusunu, moderleşmiş medeniyet birikimini, ekonomik ve kültürel altyapısını okumaktan oldukça uzaktılar… Dolayısıyla uzun yıllar Semerkant’ta Koç gurubunun ciddi yatırımları hariç, Taşkent’te Türkiye, Atatürk Cad. üzerindeki TRT, Demir market, bir kaç otel ve kapatılana kadar FETÖ okulları ile temsil edildi.

 

 

 

 

İrfan ÇİFTÇİ 04 Eyl 2016

Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.

Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.

Exit mobile version