“Karşı devrim”in hedefi OBD mi?

5_b-2

Devlet Bahçeli, “Cumhur İttifakı, Türkiye Cumhuriyeti’ni üçüncü evreye taşıyan muhterem bir iradedir” demişti de  “Cumhuriyetin üçüncü evresi ne demek?” diye sormuştum.

Maksadım, konuya yeniden dikkat çekmekti. Sorunun cevabını daha önce bu sütunda incelemiş olduğum için “yeniden” diyorum.

***

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın 1 Mart 2018 tarihli Türkiye gazetesinde yayınlanan açıklamasında, “Cumhur İttifakı iki partinin yürüttüğü bir süreçtir. Cumhuriyet tarihinde 3’üncü dönemi iki parti inşa ediyor. 1920-1946 arası ilk dönem. 1946-2019 arası çok partili dönem. 2019 sonrasında da Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile üçüncü dönem. Kurucu irade iki partiden oluşmaktadır” demişti.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de 18 Haziran 2018’de NTV’den Nazlı Çiçek‘e konuşmuş ve aynı ifadeleri tekrarlamıştı:

“Türkiye yepyeni bir sisteme geçiyor. Bu 94 yıllık Cumhuriyet tarihimizde üçüncü evredir. Bunun birinci evresi cumhuriyetin kuruluşudur. İkinci evresi çok partili hayata geçiş dolayısıyla parlamenter sistemin 71 yıldan beri uygulanmasına sebebiyet veren bir süreçtir.”

Tayyip Erdoğan ise 24 Haziran’da Cumhurbaşkanı seçildiği ilân edildikten sonra, yeni milletvekillerine “Benim gözümde, 26. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, I. Meclis’ten sonraki ikinci kurucu meclistir. Sizler Türkiye’yi kaostan kurtardınız. Başka partilerde her biri kriz nedeni olan değişimleri suhuletle başardınız. Darbecilerin karşısına aslanlar gibi dikildiniz. Kurucu sıfatını siz hak etmeyeceksiniz de kimler hak edecek?” diye hitap etmişti.

***

Kısacası, “Cumhuriyetin üçüncü evresi”, eski devletle pek bir ilgisi bulunmayan yeni bir devlettir! “İkinci Kurucu Meclis” denildiğine, yeni milletvekilleri de “kurucu” diye sıfatlandırıldığına göre yeni bir devlet kurulmaktadır.

MHP de bu yeni devletin kurucularından biri durumundadır. Fakat burada mantığa uymayan bir durum var. Milliyetçi Hareket Partisi, resmî söylem ve program olarak Türk Milliyetçiliğini savunur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti de Türk Milliyetçileri tarafından Türk devleti olarak kurulmuştur.

AKP ise her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına aldığını söyleyen; eski AKP milletvekili Şamil Tayyar‘ın da ifade ettiği gibi bir “karşı devrim partisi” ise Türk devrimini yıkmaya ve bunun yerine adı Türk olmayan başka bir devlet kurmaya çalışmaktadır. 

Böyle bir partiyle Türk devrimini yapan zihniyetin partisi arasında bir ittifak olması, eskilerin deyimiyle eşyanın tabiatına aykırıdır. O halde milliyetçi kitleler, “devletin bekâsı” gerekçesini “Hangi devletin bekâsı? Mevcut Türk devletinin mi yoksa karşı devrim devletinin mi?” diye sorgulamalıdır!

***

AKP iktidarı, “aziz” dediği milleti ve onun devletini Türk kimliğinden çıkarmaya çalıştığına göre yerine ne konulacak?

Sakın Prof. Bernard Lewis‘in İstanbul’da 1996 yılında Yapı Kredi Plaza’da konferans verirken “Türk gibi, Arap gibi kimliklerin yerini neden Orta Doğu kimliği almasın?” diye propagandasını yaptığı ve “Yeni Orta Doğu” diye haritasını gösterdiği “Büyük İsrail” projesi gündemde olmasın?   

Kur’an’daki anlamından çıkarılarak Türklük aleyhinde bir kavrammış gibi kullanılan “Milleti İbrahim”den kastedilen de “Orta Doğu milleti” olmasın? Yeni havaalanı kulesinin kobra yılanı şeklinde inşa edilmesinin sebebi de aynı proje olmasın?

Yoksa Talabani‘nin de hayalini kurduğu, MOSSAD tasarımı, “İstanbul merkezli Orta Doğu Birleşik Devletleri”nin temelleri mi atılıyor?

Liderler bu konuları da açıklarsa, herkes şüpheden kurtulur…

Devletin bekâsı, Türk kimliğini yok etmekle sağlanabilir mi?

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version