“Vatan sevgisi imandandır.” prensibi gereği, her Müslüman-Türk evladı gibi Vatanımı, Milletimi o kadar çok seviyorum ki, kutsallarıma zarar verebilecek, halel getirebilecek her şeye çok kızıyorum.
Bu hassasiyetim nedeniyle, son günlerde siyasetçi, sanatçı, gazeteci hep bir ağızdan, el birlik, koro halinde, sokaktaki siyasi atmosferin hararetini yükseltme gayretine girenlerden nefret ediyorum.
Türk askerine silah doğrultmuş teröristin cenazesinde, en önde poz verenlerden tutunda, sınır ötesi operasyon öncesi, moral bozacak davranış sergileyenleri, her zamankinden daha fazla milli birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu için affedemiyorum.
Fransa’da başlayıp bütün Avrupa’ya yayılan “Sarı Yelekliler” eylemleri yapılıyor ve nerede başlayıp, nerde biteceği bilinmeyen provokasyonlar karabulut gibi üzerimizde dolaşıyorken, Ülkemizdeki gündemi germek için insanüstü bir gayret sergileyenlerin pervasızlıkları görmezden gelinecek bir durum değildir.
PKK gibi küresel güçlerce destekli koynumuzda beslenen yılan ile sınırlarımıza kadar dayanmış sıcak çarpışmalar devam ederken gösterilecek en küçük bir gaflet, onarılması zor hasarlara sebep olabileceği göz ardı edilmemelidir.
Fransa’da veya başka bir ülke de, “Sarı Yelek” giymiş göstericilerin arasında sanatçıları, siyasetçileri göreniniz oldu mu? Veyahut da Avrupa Ülkelerinde ki sanatçılardan, halkın seçtiği Devlet Başkanlarına siyasi tarihlerindeki idam ve darbeleri çağrıştıracak şekilde, aba altından sopa göstermek suretiyle sanatlarını günlük politik tartışmalarının mezesi yaptıklarını duyanınız oldu mu?
Siyasi görüşü, düşüncesi ne olursa olsun; ama, fakat, kem küm, diye mazeret üretmeden, dürüstçe cevap verme cesaretini gösterebilen herkes, bu sorunun cevabına kocaman bir hayır diyecektir. Çünkü gelişmiş ülkelerde siyasetçi siyasetini, sanatçı da sanatçılığını toplum huzurunu bozmadan, milli çıkarlarına zarar vermeden, sanatını sanat adabı ve disiplini içinde yapmaya özen gösterir.
Bu ülkelerde sanatçıların ve aydınların, sistem ile ilgili eleştirecekleri bir sorunları var ise, muhalefetini, tenkidini lisanı hal ile kişiselleştirmeden, toplumu germeden, yanlış anlaşılmaya meydan vermeden, toplumun bütününü kucaklayarak itina ile yerine getirir.
Sanatçılar, toplumları kardeşlik ruhu ile kucaklamak, sevgi tohumları ekmek zorundadır. Nefret söylemleri ile toplumu gererek yanlış anlaşılmaya meydan verecek şekilde ileri geri konuşmak, sanat disiplini ile örtüşen davranış biçimi değildir.
Herkesin sevdiği, sevmediği, siyasi liderler, siyasi görüşleri, olduğu gibi, sanatçıların da mutlaka dünya görüşleri ve siyasi tercihleri olacaktır. Ancak seçilmiş olanları sevmeseler dahi, O’nu seçen halkın tercihine olan saygıları nedeniyle kabullenmek ve saygı dili kullanmak zorundadır.
Sanat ve sanatçıların dünyada kabul görmüş hoşgörü davranışlarına karşı, Türkiye’nin siyasi tarihine kara bir leke olarak geçmiş siyasi infazlardan, idamlardan, dem vurup, vatandaşın yüreğinde acı bir hatıra olarak tazeliğini koruyan Başbakan Menderes’in idamını örnek vererek, “Eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek” gayretkeşliğini yılların sanatçısı Metin AKPINAR- Müjdat GEZEN’e hiç yakıştıramadım.
Cumhuriyet Savcılığında: “Sözlerinin yanlış anlaşıldığını” beyan ettiği ve adli gözetim altı kararına verilen itiraz dilekçesinde de kasıt olmadığına dair açıklamaların bulunduğu basına yansımış olsa da, gereksiz yere toplumun gerilmesine yol açan, Erdoğan’ı linç edildiğini görmek arzusunda olan birkaç kişinin haricinde ki, toplumun büyük çoğunluğu bu açıklamalardan huzursuz oldukları için rahatlatacak bir açıklama bekliyor.
Halkın karşısına çıkarak, toplumun her kesimini rahatlatacak yanlış anlaşılmaya meydan vermeyecek bir açıklamanın yapılması, yılların sanatçıları Metin AKPINAR- Müjdat GEZEN’i halkın gözündeki eski sevecen halleri ile halkın gönlünde kurmuş oldukları sanatçılık itibarlarını iade edecektir.
Rahmetli Menderes’in idam edilmesi örneği ile başlayan talihsiz cümlelerin devamında “Kantarın Topuzu” fazlaca kaçtığı için kamuoyunun vicdanı yaralanmıştır.