Ağıralioğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nı BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmaya ilişkin “Cumhurbaşkanımızın BM’de yaptığı konuşmada neredeyse bütün mazlum ülkeleri “unutmadan” söyleyip de Doğu Türkistan’ı ve Kırım’ı dile getirmemesi çok vahim bir hatadır” eleştirisinde bulundu. Yavuz Ağıralioğlu’nun yaptığı açıklama şöyle:
Adana Yüreğir ilçemizde, polislerimizi taşıyan servis otobüsüne gerçekleştirilen bombalı saldırıda yaralanan polislerimize ve sivil vatandaşlarımıza acil şifalar diliyoruz. PKK’ya, IŞİD’e, teröre, terörün her türlüsüne, terör destekçilerine lanet olsun. Adana’mıza ve ülkemize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Her türlü fikir serbestçe ifade edilebilmelidir fakat terör ve şiddet bir hak arama enstrümanı olamaz. Bu sebeple terörle arasına mesafe koyamayanlara, terörü kınayamayanlara tavrımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Terörle aranıza mesafe koyun! Terörden medet ummayın! Şiddeti, dilinize pelesenk ettiğiniz “barış” ve “demokrasi” kavramlarını da ifsat edecek bir şekilde, tasvip etmeyin. Türk Milleti her şeyi görmektedir.
İYİ Parti, alternatifsiz kalmış Türk siyasetine bir nefes ve çaresiz kalmış milletimize bir ümit olmak gayesiyle “bin bir” zorlukla kuruldu ve bugün de vermiş olduğu demokrasi ve doğruluk mücadelesiyle dimdik ayaktadır.
Partimiz, memleket meseleleri ile alakalı kanaatlerini açık ve net bir şekilde kamuoyu ile paylaşmaktadır. Kırmızı çizgilerimiz, hassasiyetlerimiz ve ilkelerimizle alakalı, ihtarlarımızı ve çözüm önerilerimizi de samimiyetle ifade etmektedir.
Bu hasletlerimiz ve cesur siyasi duruşumuz sebebiyle, Türk siyaseti bir nefes alabilmiştir ve “İyiler Hareketi’nin” açmış olduğu bu yol, siyaset yapmak isteyen herkese cesaret aşılamıştır. Hakkaniyetli ve vicdanlı olarak meselelere bakabilen herkes, bu hakkımızı teslim edecektir.
Bu sebeple üzerimize algı operasyonlarıyla birtakım hesaplar ve yakıştırmalar yapıldığını da görmekteyiz.
Biz, durduğumuz yerdeyiz. Türkiye, kötü yönetiliyor. Kaynaklarımız israf ediliyor. Liyakat ve adalet yer ile yeksan olmuş. Dış politikamız ve ekonomimiz ise berbat durumdadır. Her alanda ülkemizin problemleri her geçen gün giderek artmaktadır.
Biz, cesur kadrolarımızla memleketin yönetimine talibiz. Bu irademizden ve milletimize hizmet etme kararlılığımızdan da bir adım feragat etmiş değiliz.
Bu minvalde;
TBMM’nin açılması ile birlikte getirilecek olan yargı reformu taslağı, dün itibariyle partimize ulaştı. Detaylarına ve içeriğine henüz vakıf olduğumuz, yargı reformu taslak paketi ile alakalı duruşumuzu milletimiz lehine olan tavrımızla göstereceğiz.
Adaletin kanayan bir yara haline geldiği bugünlerde, İYİ Parti, daha adil bir hukuk sistemi ve yargı düzeni için gerekli katkıları muhakkak yapacaktır. İlk incelemelerimize göre, taslak pakette milletimizin hayrına gördüğümüz her maddeyi çekincesiz destekleyeceğimiz gibi, milletimiz için mahzurlu gördüğümüz maddelerle alakalı itirazlarımızı, şerhlerimizi ve düzeltme taleplerimizi de muhakkak sunacağız.
Bugün Türkiye’de adalet incinmiştir. Yargıya güven neredeyse yoktur. Mahkemeler hızlı karar verememektedir. Verilen bazı mahkeme kararları da uygulanmamaktadır. Ne yazık ki adalet bazen “sosyal medya baskısı” ile tecelli edebilmektedir. Hâlbuki, güçlü olanın, adamı olanın, yakını olanın, “FETÖ borsa”larına ulaşabilenin adalet terazisinden kurtulabildiği; kimsesi olmayanların, garibanların ise kolayca ceza alabildiği bir yerde adalet ile birlikte her şeyimiz yıkılır.
Partimiz suçlu ile suçsuzu ayırt edecek ve gerçek mağdurlara bir an önce iade-i itibar yolunu açacak hukuki düzenlemelere desteğini asla esirgemeyecektir.
Takipsizlik ve beraat kararı alan ve hukuktan medet bekleyen bütün vatandaşlarımızın mağduriyetlerini çözmek, yeni yasama yılında milletimizin bizden beklentisidir.
Türk devlet geleneğinin varoluş felsefesinin şifresi şudur:
“Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir.
Temele taş bulmak gecikebilir.
Devlete baş bulmak gecikebilir.
Adalet gecikmez tez verilmeli.”
Buradan hareketle; yeni yargı reform taslak paketinin adalet bekleyen bütün vatandaşlarımızın beklentilerini karşılayacak ve yaralara merhem olacak şekilde ivedilikle hayata geçirilmesi için, İYİ Parti doğruları destekleyecek ve eksikliklere dair çözüm önerilerini de sunacaktır.
Yine adalet ve hakkaniyet demişken;
Cumhurbaşkanımızın BM’de yaptığı konuşmada neredeyse bütün mazlum ülkeleri “unutmadan” söyleyip de Doğu Türkistan’ı ve Kırım’ı dile getirmemesi çok vahim bir hatadır. Dış politikamız sıkışmış dahi olsa diplomasi bunun için vardır. Çin ve Rusya ile iş birliğine devam ediyorken, muhataplarımıza hatalarını ve yanlışlarını da söyleyebilmeliyiz. Türk Hariciyesinin tecrübesi buna kifayet eder. Birleşmiş Milletler’de bu kadim Türk topraklarındaki zulümleri “yok sayma ve görmezden gelme” tavırsızlığının ve anlamsız sükûtun hiçbir izahı yoktur. Bu anlamsız tavır, Türk Devleti’nin başına yakışmamıştır!
Tayyip Bey’e hatırlatırız ki: “Dünya beşten büyüktür, doğrudur. Ama bu dünyanın içinde mağdur Kırım halkı ve mazlum Doğu Türkistan halkı da vardır!”
Ekonomideki işsizlik rakamlarını ve kötü gidişatı da dikkatle takip ediyoruz. Ekonomi Başkanlığımız ekonomideki “gizli işsizlik” rakamları ve sebepleri de dahil kapsamlı bir çalışmayı kamuoyuyla paylaştı.
TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı. Türkiye geneli işsiz sayısı 2019 Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 938 bin kişi artarak 4 milyon 253 bin kişi oldu. Yani işsizlik yüzde 13, iş bulma umudu kalmayanlar dahil edildiğinde bu oran yüzde 14,5, iş aramayanlar dahil edildiğinde ise 18.7’e tırmanmıştır. Tüm bu rakamlara mevsimlik işçiler ve eksik istihdam edenler eklendiğinde Türkiye’deki geniş işsizlik oranı yüzde 22’ye çıkmıştır. Bu orana göre 32,6 milyon iş gücüne sahip Türk ekonomisindeki işsiz oranı 7 milyona dayanmıştır.
Genç işsizlik oranı, 14 ay üst üste artış göstererek yüzde 25,8’e yükselmiştir. Bu her 4 gençten birinin işsiz olduğu anlamına gelmektedir.
Genç kadın işsizliği yüzde 29,8’e kadar çıkmıştır. Tarım dışı sektörlerde genç nüfus oranı yüzde 35,5’e yükselmiştir. AK Parti bütün dönemlerin en yüksek işsizlik oranlarına sahiptir.
İktidarı memleketin gerçek gündemine odaklanmaya davet ediyoruz.
Enerji sektöründe ödenemeyen kredilerin “takipteki borç” statüsüne alınacağı konuşuluyor. Bu şu demektir: Enerji şirketlerinin borcunu sıfırlayarak yine bedeli milletimize ödettirilecektir.
Bu hususu da milletimizin hakkını, hukukunu gözetecek bir dikkatle takip ediyoruz.