IŞİD’İN HAYATTA KALMA KILAVUZU

YIMG_D04789-0727F4-3F27C7-10E8BE-EE22E3-1CC792

IŞİD, kendisine sempati duyan ancak Suriye ve Irak’a gitme cesareti olmayan yabancı sempatizanları için ilk kez bir eğitim kılavuzu yayınladı. IŞİD’in İngilizce, Arapça ve Rusça olarak hazırladığı ve kendine yakın sitelerde yayımladığı bir hayatta kalma kılavuzunun mesajı net: “Mahallenize (sözde) Cihadın geldiğini hissettiğiniz an sizin için de harekete geçme anıdır.”

 “Batı’da Nasıl Hayatta Kalınır: Mücahit için Rehber (How to survive in the West: A Mujahid Guide” başlıklı bu broşür incelendiğinde profesyonel bir ekip tarafından hazırlandığı kolaylıkla anlaşılıyor. bu broşürün içeriği, IŞİD’in başta Türkiye olmak üzere Batı ülkelerindeki uyuyan hücrelerinin teşkilatlanması, eğitimi, finansmanı, lojistiği ve operasyonel faaliyetleri açısından ilginç detaylar barındırıyor.

Broşürün en başındaki isimsiz ‘Önsöz’ yazısında öncelikle IŞİD’nin sebep olduğu “İslami ayaklanma” sayesinde Batı dünyasının paniklediği, bu korku ve panik nedeniyle Batı medyasında IŞİD’e karşı yoğun bir karalama kampanyasına girişildiği vurgulanıyor. Önsözde, “Batılı ülkelerde Suriye ve Irak’taki silahlı Cihad için kendini yeterince hazır hissetmeyen çok fazla sempatizan olduğunun” altı çiziliyor. Önsöz şu şekilde devam ediyor: “Aslında kendini henüz hicrete hazır hissetmeyen bu Müslümanlar da bulundukları ülkelerde çok şey yapabilir”. Önsöz’e göre; işte bu broşürün hazırlanmasının temel nedeni tam da bu. Yani kendilerini Irak ve Suriye’ye gelmeye hazır hissetmeyen ‘iman sahiplerinin’ aslında bulundukları Batı ülkelerinde de ‘imanları ve davaları’ uğruna yapabilecekleri çok fazla şey olduğunu göstermek. Önsözde, broşürün hazırlanış amacı ‘bu kararsızların bulundukları ülkelerde kimseye sezdirmeden nasıl iki kimlikli (biri açık kendi kimlikleri diğeri gizli Cihatçı kimlikleri) hayat sürebileceklerine dair öğretici tavsiyelerde bulunmak’ olarak açıklanmış.  Önsöz şu cümlelerle sona eriyor: “Bu tavsiyelere uyan her Mücahit kendisine bir gizli bir cihatçı kimlik inşa ederek, zamanı gelince Ümmetin çağrısının gereğini yerine getirmek için uyuyan bir hücreye dönüşebilir”.

Broşürün,  “Aşırıcı Kimliği Gizleme (Hiding the Extremist Identity)” adını taşıyan ilk bölümünde Batı’da ‘Cihatçı kimliğini’ gizlemek zorunda kalan Müslümanlar üç kategoride sınıflandırılmış. Bunlar: ‘Sonradan Müslüman Olanlar’, ‘Müslüman Doğanlar’ ve ‘İbadetine dikkat eden Müslümanlar’ şeklinde adlandırılmış. Bu bölümde IŞİD’e sempati duyan kişi veya örgütlerle tanışmış her Müslüman’ın öncelikli olarak yukarıdaki her bir kategori için hazırlanmış kontrol listelerini takip ederek kimsenin dikkatini çekmeyen ‘normal ve sıradan’ bir hayat sürdürmelerinin önemine dikkat çekiliyor. Bunun için de “kafirler” gibi giyinilebilecekleri, görünüşlerini ve davranışlarını değiştirebilecekleri, Batı’da şüphe uyandıran gerçek isimler yerine popüler takma ad ve kısaltmalar kullanılabilecekleri gibi konular Peygamberimizden hadisler ve Sahabelere atfedilen hikayelerle (menkıbeler) de desteklenerek paylaşılıyor.

“Bağlantıyı Kesmek (Breaking Allegiance)” başlıklı ikinci bölüm bir IŞİD sempatizanının niçin yaşadığı ülkenin siyasi otoritesini kabul etmemesi gerektiğini açıklıyor. Broşüre göre; bazı Sünni ekoller İslam-dışı olsalar dahi bulunulan ülkedeki siyasi otoriteye itaati esas alıyor ancak bu  ölümcül bir hata. Broşür şöyle devam ediyor:  “Demokrasi gibi insan yapısı siyasi sistemlerle yönetilen ve ulus-devlet sisteminin bir dayatması olan yapay siyasi sınırları olan ülkelerdeki kul yapısı siyasi otoriteye itaat etmek küfürdür.  Zaten özellikle; Müslümanlarla ‘uzlaşı ve eşitlik’ merkezli bir sözleşme  yapma peşinde olmayan, kendini beğenmiş Batı dünyasındaki siyasi sistemler, doğrudan Hz.Muhammed’in kimliğine ve kişiliğine yönelik saldırıları ile ve aslında ‘ilk saldırıyı’ yapan olmaları nedeni ile meşru otorite olarak kabul edilmeyi hak etmemektedir.”

“Para Kazanmak (Earning Money)” başlıklı bölümde bir Cihada başlamak için her şeyden önce para kazanmak gerektiği, bulunduğu ülkede kalarak ‘cihat etmeyi kafasına koymuş Müslümanların da ilk önceliğinin kurdukları yapıların finansmanı olması gerektiğinin altı çizilmekte. Broşüre göre en basit anlamda İslam hukukunda üç tipte insan vardır: Müslümanlar, Müslüman olmayıp da kendileri ile meşru bir sözleşme yapılabilecekler ve kafirler. İslam hukukunda Müslümanın yaşam hakkı, parası ve onuru kutsaldır ve bunlara kast edenlere Hudud cezası uygulanır. Şayet Müslümanlarla meşru bir sözleşme çerçevesinde anlaşmaya varmış, vergisini ödeyen ve İslami otoritenin hükümlerine tabi olan sözleşme sahiplerinin ve yakınlarının hayatı, parası ve onuru korunmuştur. Kafirlerin ise canı, malı ve onuru kendileri ile savaşan Müslümanlara helaldir. Broşüre göre, zaten büyük resimde kolonici Batı medeniyetini bu günkü zengin konumuna ulaştıran şey İslam dünyasını sömürmesi ise Batı’nın tüm ekonomik zenginliği bütün Müslümanlara helaldir. Bu nedenle E-Bay gibi alışveriş sitelerinde dolandırıcılık yapmaktan tutun da kimlik hırsızlığı ile para kazanmak, telefon dolandırıcılığı, soygun ve hırsızlık gibi aslında bir Müslümana ‘haram’ olan para kazanma yolları Batı ülkelerinde yaşadıkları müddetçe kendilerine helaldir. Şayet bir Müslüman ‘Cihat yolunda harcamak’ için para kazanıyorsa bu kutsal amaç ne kadar çirkin ve gayri-ahlaki olsa da tüm para kazanma yollarını ‘helal’ hale getirir. Bu bölüm, IŞİD’nin özellikle Batılı ülkeler için askeri-güvenlik tehdidi olmak yanında aynı zamanda önemli bir ‘kriminal tehdit’ haline gelme potansiyelini gösteriyor. Çünkü IŞİD’ne göre kutsal amaçlar uğruna her türlü illegalite ve kriminal aktivite meşru.

“Internet Güvenliği (Internet Privacy)” başlıklı bölümde ise bir Müslümanın nasıl dikkat çekmeden ve izlenmeden interneti kullanabileceğine IP adresi değiştirme yazılımları kullanımına ve bilgisayardaki oyun, blog siteleri ve sosyal medya dahil ‘Cihadçı paylaşım’ yapılmasının önlenmesine yönelik tavsiyeler dikkat çekiyor. Yine bu bölümde telefonda konuşmada dikkat edilecek hususlar, gizli haberleşme teknikleri, cansız posta kutusu kullanma ve işaretle haberleşme gibi istihbarat örgütlerinin kullandığı temel haberleşme teknikleri ile ilgili başlangıç düzeyinde bilgiler sunuluyor.

Broşürün 5’nci bölümü tamamen eğitime ayrılmış. “Bir Mücahit küfür topraklarında zihnen ve bedenen güçlü olmalıdır” mesajı ile başlayan bu bölümde sporun ‘normal insanlar’ gibi dikkat çekilmeden yapılmasının önemi vurgulanıyor. Broşürde, yakın dövüş konusunda İsrail ordusunun geleneksel dövüş sanatı olarak bilinen Krav Maga’nın şiddetle tavsiye edilmesi ilginç bir detay. Bu bölümde özellikle şehirlerde muharebe, atış ve mekanik nişancılık eğitimi yanında küçük birlik harekatı, El Yapımı Patlayıcı (Improvised Explosive Devices) imali, tuzaklama, dikiz ve göz keşfi gibi askeri eğitim konularının da altının çizilmesi önemli. Broşürün yaklaşık 15 sayfasının bina içinde özel operasyon gibi çok sofistike bir konuyu ele alması, bu eğitim kapsamında bina ve oda temizliği, bina operasyonlarında himaye, manevranın ateşle desteklenmesi, bomba imali ve tahrip gibi konularda önemli bilgiler paylaşılması broşürü kritik bir bilgi kaynağı haline getiriyor.

Broşürün müteakip bölümünde istihbarat teşkilatlarını atlatma, takipten kurtulma, kaçma-kurtulma gibi konularda tavsiyeler veriliyor. Ayrıca, Ocak 2015’de Kouachi kardeşlerin Paris’teki Charlie Hebdo saldırısı ve yine Ahmed Caulibaly’nin market baskını detaylı şekilde bir ‘Faaliyet Sonu İncelemesi’ formatında irdeleniyor ve alınan dersler askeri formatta tek tek listeleniyor. Broşürün son bölümünde ise pasaport ve kimlik kontrollerinde dikkat edilecek konular, güvenli ve dikkat çekmeden seyahat için önemli hususlar çarpıcı örneklerle süslenerek veriliyor. Broşürün son sözünde ise çok önemli bir mesaj dikkat çekiyor: “Şayet bulunduğunuz mahalleye Cihadın geldiğini hissediyorsanız işte o an mücadeleye başlama anıdır. Asla fitnenin ve dünyevi zevklerin şehadetle aranıza girmesine izin vermeyin. Allah size en yakın zamanda şehadet versin.”

Bu broşürün güvenlik açısından bir analizi yapıldığında neler söylenebilir? Bu broşürde dikkat çeken ilk husus IŞİD’nin aşırıcı Selefi akımlardan etkilenmiş ve kararlı sempatizanlarına yönelik “Hilafette yaşamak için Suriye ve Irak’a ailelerinizle birlikte gelin” şeklindeki stratejik söylemi yanında belki de ilk kez kararsız sempatizanlara “Küfür diyarı da olsa bulunduğunuz yerde de yapacak işleriniz var” söylemini eklemesidir. IŞİD bu sayede bir şekilde aşırıcı Selefi akımlardan etkilenmiş ancak Suriye ve Irak’a gitme cesareti olmayan sempatizanları (ki IŞİD’ne göre bunların sayısı azımsanmayacak kadar fazla) bulundukları ülkelerde kalırken “bilinçli ve operasyonel olarak hazır” kalmalarını istemektedir. Yine bu broşür daha önce doğrudan Batı dünyasını hedef olarak göstermeyen IŞİD’nin ilk kez Batı dünyasında sempatizanlarının nasıl örgütleneceği, korunacağı ve eğitileceği konusuna eğilmesini göstermesi açısından önemli.

Son olarak görünen o ki IŞİD Suriye ve Irak’ta sıkıştıkça çatışmaların önce bölgeye sonra küresele yayılmasının gerektiğini düşünüyor. Tam da bu nedenle stratejik söylemini ‘Suriye ve Irak’a hicret edin’ den ‘bulunduğunuz yerlerde kalın ve mahalle düzeyinde örgütlenin’ e çeviriyor. Bu arada IŞİD için en yakın ‘Batının’ da Türkiye olduğunu hatırlamak gerekiyor.

 

 

 

 

Metin GÜRCAN 04 Tem 2016

Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.

Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.

Exit mobile version