İnce:Sözümün arkasındayım, cumhurbaşkanı seçildiğimde o apoletleri…

İnce:Sözümün arkasındayım, cumhurbaşkanı seçildiğimde o apoletleri...

NTV’nin canlı yayın konuğu olan İnce, toplumun barışa, huzura,  gülümsemeye, hayal kurmaya ihtiyacının olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Recep  Tayip Erdoğan’ın 16 yılda toplumu gerdiğini söyledi.

Mizahın, siyasetin vazgeçilmezi olduğunu aktaran İnce, “Mizah yoksa  meydanlarda ‘tezek’ dersiniz, ‘cibilliyetsiz’ dersiniz, ‘çöp’ dersiniz. Bu, mizah  yönü olmayanların işidir. Oysa siyasette karşıdakini iğnelerken, ona laf  söylerken esprili yanıt vermeniz, kabalaşmamanız lazım.” diye konuştu.

Seçim çalışmalarını partiden bağımsız olarak yıllardır birlikte  çalıştığı bir ekiple yürüttüğünü anlatan İnce, 4 Mayıs’ta parti rozetini çıkarıp  Türk bayrağını taktığını ifade etti.

Kandil operasyonu

Kandil’e yönelik operasyonla ilgili görüşü sorulan İnce, şöyle devam  etti:

“Çok üzülüyorum buna. Diyelim ki Kandil’e operasyon yapacaksınız,  davulla zurnayla operasyon olur mu? Bu, ‘kaçın, orayı, terk edin, biz geliyoruz.’  demektir. Erdoğan’ın derdi, Kandil mandil değil, Erdoğan’ın derdi seçim.  ‘Kandil’den oy devşirir miyim?’ hesabıdır bu. Buna üzülüyorum. Bu devlet adamlığı  değildir. Bu siyasetçiliktir. Siyasetçi gelecek seçimleri, devlet adamlığı  gelecek nesilleri düşünür. Madem yapacaksın, gidersin, yaparsın. Senin bunu  meydanlarda konuşman, derdin milliyetçi duyguları körükleyerek, oy devşirmektir.  Yapamayacağını bal gibi de biliyorum.”

İnce, “Operasyona karşı mısınız?” sorusu üzerine, karşı olup olmama  konusunu tartışmadığını anlatarak, davulla zurnaya operasyonun duyurulmasının  yanlış olduğunu, bunun sıcak siyasetin bir parçası olacağını söylediğini aktardı.

Muharrem İnce, İran ve ABD ile anlaşmadan bu operasyonun  yapılamayacağını herkesin bildiğini, bunun siyasette kullanılmasının orduyu da  devleti de küçük düşürdüğünü savundu.

İnce, bu tür açıklamaların seçime yönelik olduğunu belirterek, “Seçime  24 saat kala, 48 saat kala operasyon yapacaksın da niye bir ay öncesinden  duyuruyorsun. Derdin operasyon yapmak mı sandıktan oy almak mı? Bunun sağlıklı  bir tartışma ortamı olduğunu düşünmüyorum.” değerlendirmesini yaptı.

FETÖ elebaşının iadesine ilişkin iddialar

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen’in ABD’den  usulüne uygun istenmediğine yönelik iddiaları ve sonraki sürecin hatırlatılması  üzerine İnce, bu beyanlarının ardından davet üzerine bakanlığa giden bir grup  arkadaşının rapor hazırladığını ifade etti.

İnce, hükümet yetkililerinin Gülen’in iadesi için 120, 125, 85 klasör  belgeden söz ettiğine dikkati çekerek, “Arkadaşlarımız dediler ki 27 klasör.  Çünkü her klasörden 3 nüsha yapılmış, dolayısıyla 85 klasör dediklerine bakmayın,  27 klasör var ortada.” dedi. Muharrem İnce, iade talebiyle ilgili 7 dosya  bulunduğunu, bunların 4’ünün 15 Temmuz öncesindeki olaylarla ilgili olduğunu  savundu.

Bu dosyalar arasında Selam Tevhid dosyası ile Polis Meslek Yüksek  Okulu sınav sorularının çalınması dosyalarının da yer aldığını belirten İnce, söz  konusu dosyalarla ilgili iade taleplerinin 7 ay bekletilip 15 Temmuz’dan hemen  sonra gönderildiğini ileri sürdü.

“ABD iade ile ilgili kesin delil istiyor”

İnce, ABD’nin iadeyle ilgili kesin delil istediğini dile getirerek,  “ABD diyor ki soruları çalanlarla Gülen arasında kesin delil koy diyor, hükümet  bu delili ortaya koyamamış. Ortada delil yok. ABD, ‘Adil Öksüz’ü elinden neden  kaçırdın?’ diyor. Amerika Birleşik Devletleri, Gülen’in vermek istemiyor. Erdoğan  da almak istemiyor.” ifadelerini kullandı.

ABD’den bu konuyla ilgili kendisini kimin aradığı sorulan İnce, “Siz  gazeteci olarak kaynakları söylüyor musunuz? Yeni alacağım bilgi varsa, kaynağımı  neden söyleyeyim.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bu bilgiyi CHP’nin ABD’deki  temsilcisinin verdiği yönündeki açıklamaları hatırlatılan İnce, “İstediği gibi  düşünebilir o. Bunlara cevap versin. Kimden bilgi aldığım onu ilgilendirmez.  Benim sorduğum soru, Gülen’in iadesini neden 7 ay beklettiniz, neden bakanlıkta  dosya durdu? Sen mi talimat verdin, Adalet Bakanı mı talimat verdi? Başka soruya  gerek yok. Her şey burada gizlidir.” değerlendirmesinde bulundu.

“Apolet sökerim demekle emekli ederim demek aynı şey”

Muharrem İnce, “FETÖ ile mücadeleye nasıl bakıyorsunuz? ‘Devletten tam  anlamıyla temizlendi’ diyebilir misiniz?” sorusunu, “FETÖ’yü temizlesek AKP’nin  yarısı gider zaten. Bunları bütün millet biliyor. FETÖ ile birlikte Türkiye  Cumhuriyeti’ne ihanet ettiler. 12 yıl birlikte ortaklık yaptılar, 15 kat  büyüttüler FETÖ’yü.” diye cevapladı.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “FETÖ’nün hala sosyal medya  üzerinden subliminal mesajlar vererek darbe çağrısı yaptığı” yönündeki  açıklamaları hatırlatılan İnce, “Bunları bir kenara bırakalım. FETÖ, IŞİD, PKK  her tür terörle mücadeleyi en kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Kesintisiz,  ciddi, pazarlık yapmadan.” dedi.

İnce, 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel’le ilgili “apolet  sökme” ifadelerinin sorulması üzerine, şöyle devam etti:

“Apolet sökerim demekle 30 Ağustos’ta emekli ederim demek aynı şey.  Söylem biçimi farklı olabilir ama orada Erdoğan orduyu, bayrağı övmüyor. Orada  Erdoğan kahramanlık anlatmıyor. Orada Erdoğan, Muharrem İnce’yi yani siyasi  rakibini eleştiriyor. Paşa da alkışlıyor. Bunu yapamaz, buna hakkı yok. Orduya  siyaset girerse bu ülkenin paşaları, generalleri siyasi parti iftarlarında alkış  yaparlarsa, bu orduya saygı, güven kalmaz. O paşa, yetenekli, birikimli,  donanımlı bir paşa olabilir. Ödül zamanı ödül, ceza zamanı ceza. Devlet böyle  yönetilir.”

“Cumhurbaşkanı seçildiğimde emekli edeceğim”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine yönelik “söktüğün apoletleri Apo’ya  mı takacaksın?” dediğini hatırlatan İnce, “Benim Apo’yla bir işim yok. Peki sen  Ergenekon’da, Balyoz’da pek çok paşanın apoletini söküp hapse attın, o söktüğün  apoletleri sen FETÖ’ye mi taktın? Sözümün arkasındayım, Allah’ın izniyle milletin  isteğiyle cumhurbaşkanı seçildiğimde emekli edeceğim. Bu kadar basit. İftarda  Erdoğan’ı alkışlaması demek, beni yuhalaması demektir. Asker bunu yapamaz,  yapmayacak, yaptırmayacağım.” ifadelerini kullandı.

İnce, seçimde ikinci tura kalınması halinde yeni stratejilerinin ne  olacağının sorulması üzerine, bu işin ikinci tura kalmayacağını, birinci turda  kazanacağını söyledi.

“Millet değil, devlet kemer sıkacak”

Erdoğan’ın yeniden kazanması halinde doların, faizlerin yeniden  yükseleceğini, özgürlüklerin yeniden kısılacağını savunan İnce, “Bu umutsuzluk  ortamından kurtulması lazım. Benim adaylığımla ilgili sokakta bir umut bir ışık  görüyorum. Tam her şeyden vazgeçmişken, yeniden başladı diyenler var. Ben bir  günde doların düşeceğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı seçildiğimde millet kemer  sıkmayacak, devlet kemer sıkacak.” diye konuştu.

İnce, topyekün bir kalkınmanın olması gerektiğini bunun da zihniyet  değişikliğiyle mümkün olacağını dile getirerek, “O sarayı yıkarım başına”  dediğinde bunun, sarayın yıkılması değil, o zihniyetin yıkılması demek olduğunu  anlattı.

‘Passolig’i hemen kaldıracağız’

CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, “Passolig’i hemen kaldıracağız. Ben Allah’ın izniyle, milletin isteğiyle cumhurbaşkanı  olduğumda, o stadyumlara bir yıl sonra gitmek isterim. Bakayım insanlar beni alkışlayacak mı yuhalaycak mı? Alkışlıyorlarsa, doğru yoldayım. Yuhalıyorlarsa,  yanlış yapıyorum kendimi düzeltmem lazım. Onları polislerle susturmak yerine,  kendimi değiştirmeliyim.” dedi.

Yargının bağımsız ve tarafsız hale getirilmesi gerektiğini dile  getiren İnce, “Cumhurbaşkanı seçildiğimde beni de yargılayabilecek bir yargı  istiyorum. Güçler ayrılığı olmadan olmaz. Eskiye mi döneceğiz? Hayır, eskiye  dönmeyeceğiz, eskisi de iyi değildi çünkü. Geçmişte yaşadığımız parlamenter  sistem iyi değildi. Eksiklikleri giderilmiş, modernize edilmiş bir sistemden  bahsediyorum. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki güçler ayrılığı kalın bir  şekilde çizilmeli. (Parlamenter sisteme geçiş için) Bir restorasyon süreci  geçecek. Bu restorasyon sürecinin 2 yılda ancak tamamlanabileceğini öngörüyorum.  Bu vaat değil. 2 yılda ancak yapılabilir diyorum.” diye konuştu.

İnce, seçilmesi halinde 2 yıl olarak açıkladığı restorasyon sürecinde  yetkilerini kullanıp kullanmayacağına ilişkin bir soruya, “Bu yetkileri çıkar  sağlamak, demokrasiyi, özgürlükleri kısmak için değil, demokrasiyi yerleştirmek,  hukukun üstünlüğünü tesis etmek, ekonomiyi canlandırmak için kullanacağım.”  karşılığını verdi.

81 milyonun cumhurbaşkanı olmak için meydanlarda olduğunu belirten  İnce, kendisinden en fazla duyulacak iki sözcüğü “kalite” ve “girişimcilik”  şeklinde açıkladı.

İnce, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde 20-25 civarında bakanlık ve 3-4  cumhurbaşkanı yardımcısı olacağını söyledi.

Parlamenter sisteme geçtikten sonra nasıl bir cumhurbaşkanı olacağına  ilişkin bir soru üzerine İnce, “Tarafsız, herkesi kucaklayan bir cumhurbaşkanı  olacağım. Bu süreci tamamlayan birisi olmak isterim. Türkiye’nin demokrasisi  gelişmiş, yargısı bağımsız, gençleri özgür… Bunu sağlayan bir cumhurbaşkanı  olarak siyaseti orada noktalamayacağım elbette, tercihimi ondan sonra yaparım.  Önce Türkiye’nin demokratikleşmeye, tek adamlıktan kurtulmaya ihtiyacı var. Önce  bu görevimi yapacağım.” dedi.

İnce, özgürlük vadettiğini ifade ederek, “Her akşam beni 15 kanalda  birden görmeyeceksiniz. Bıkmayacaksınız benden. Bağırıp çağıran bir cumhurbaşkanı  olmayacağım. Ben yandaş gazetecilerle çıkmayacağım, beni eleştirecek gençlerle  çıkacağım. Mizansen de yapmayacağım Erdoğan gibi. Özgürce tweet atacaklar,  cumhurbaşkanını eleştirecekler. Gençlerin hayal kurmalarını sağlayacağım. Onlara  ‘Bir gün bu ülkeyi siz yöneteceksiniz, gelin birlikte kuralım.’ diyeceğim.  Kadınları çalışma yaşamına katacağız. Bütün öğrencilerimize resmi dili, evinde  konuştuğu dili, ana dilini öğreteceğiz ve bir uluslararası dil öğreteceğiz.  Çocuklarımızı dünya vatandaşı yapacağız.” diye konuştu.

Taraflarla bir araya gelerek bir eğitim modelinde uzlaşılacağını  anlatan İnce, eğitim sisteminin bir kez değişeceğini kaydetti. İnce, şunları  anlattı:

“Türkiye’de sorusu çalınmayan sınav yok. Tıpta uzmanlık, polis meslek  yüksek okulu, üniversite sınavı, aklınıza ne geliyorsa. Böyle bir ülkede barış  olmaz. Sandıktan oyunu, sınavdan sorusunu, hazineden parasını çal… Böyle olmaz.  Bir sınav modeli ortaya koyacağız. CHP’liler, AK Partililer, İyi Partililer,  HPD’liler, MHP’liler, parlamento dışı partiler, herkes olacak. Uzlaşacağız,  herkes diyecek ki ‘Bu sınav adil,  geçerli, güvenilir bir sınavdır.’ diyecek.  Sınav modelini kurduktan sonra uygulayacağız. Herkes inanacak. Dindar nesil  yetiştirilmesine hiçbir itirazım yok, ama devletin işi değil. Dindar nesil  yetiştirmek ailenin işidir. Aile dindar yetiştirmek isterse yetiştirir. Kindar  nesil istemem. Asla.. Ne kindarı? Seven, öz güveni yüksek, sorgulayan nesil…”

İnce, YÖK’ü, öğretmen alımında mülakatı, performansı sistemini  kaldıracaklarını söyledi.

“Fabrikaların, KOBİ’lerin ayağa kalkması öncelik”

Muharrem İnce, Türkiye’nin üretim ekonomisine geçmesi, sanayinin  verimli hale getirilmesi gerektiğini dile getirerek, şöyle konuştu:

“Katma değeri 3,5’larla bu ülkeyi refaha kavuşturamazsınız. Yeni bir  zihniyete, anlayışa, iddiaya, isme ihtiyaç var; yorgun, kavga eden, kıraathane  öneren bir adama değil. İnşaatla Türkiye’yi kalkındıramazsınız. Passolig’i  kurmalarının iki amacı vardı, yandaşa para kazandırmak ve protesto edenleri kayıt  altına almak. Passolig’i hemen kaldıracağız. Ben Allah’ın izniyle, milletin  isteğiyle cumhurbaşkanı olduğumda, o stadyumlara bir yıl sonra gitmek isterim.  Bakayım insanlar beni alkışlayacak mı, yuhalaycak mı? Alkışlıyorlarsa, doğru  yoldayım. Yuhalıyorlarsa, yanlış yapıyorum kendimi düzeltmem lazım. Onları  polislerle susturmak yerine, kendimi değiştirmeliyim.”

Kanal İstanbul projesinin öncelikli olduğunu düşünmediği görüşünü dile  getiren İnce, “Niye fabrika kurmayacağım bunlarla, neden üretmeyeyim?  Anlayamadığım yer burası. Kahvehanede kek yiyeceğiz, kanal kazacağız… Bunlarla  Türkiye büyümez, üretmemiz lazım. Fabrikaları kapatıyorsun, şeker fabrikalarını  satıyorsun, TEKEL’i, PETKİM’i sattın. Bana sorarsanız Kanal İstanbul öncelik  değildir, fabrikaların, KOBİ’lerin ayağa kalkması önceliktir.”  dedi.

İnce, Kürt sorunun milletin gözünün önünde konuşularak çözülmesi  gerektiğini belirterek, kendisinin millete bu güveni verdiğini düşündüğünü  söyledi.

Dış politika

İnce, Türkiye’nin dış politikada “savrulan”, “dostu olmayan” ülke  konumuna geldiğini ileri sürdü. Kurtuluş Savaşı’nda Türkiye’nin Yunanistan’la  savaştığını ancak Cumhuriyet kurulduktan hemen sonra Yunanistan’ın da içinde yer  aldığı Balkan Paktı’nı kurduğunu anlatan İnce, Mustafa Kemal Atatürk’ün Balkan  Paktı’nın yanı sıra Sadabat Paktı ile de barış politikası izleyerek ön gördüğü  İkinci Dünya Savaşı öncesinde ülkenin doğusu ve batısını sağlama aldığını  aktardı.

İnce, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Türkiye’nin komşularıyla  barışını sağlayacağını, Şam’a Büyükelçi atayacağını söyledi. Türkiye’nin ulusal  güvenlik politikasıyla ekonomi politikasının birlikte değerlendirilmesi  gerektiğini kaydeden İnce, ulusal güvenliği de ekonomik çıkarları da göz önünde  bulunduran bir dış politika izleyeceklerini ifade etti.

Suriye’nin toprak bütünlüğünün önemli olduğunu anlatan İnce, şöyle  konuştu:

“4 milyon Suriyeli, 40 milyar dolara yakın paramız gitti. Bu böyle  sonsuza kadar süremez. Bu böyle gitmemeli. Onları tutalım otobüslere dolduralım,  gönderelim… Ben böyle bir şey demiyorum. Böyle bir talebim yok, böyle bir  tercihim yok ama onların memleketi orası. Gitmeleri lazım. Nasıl gidecekler?  Suriye’de barış sağlanırsa. 4 milyon Suriyeli, Türkiye topraklarında yaşarken  sizin Şam’da büyükelçiliğinizin olmaması doğru mu? Bu doğru değil. Nasıl  çözülecek bu sorun? Konuşmadan bu sorun çözülebilir mi? Önce konuşmaya başlamak  lazım.”

Bedelli askerlik talepleri

İnce, gündemlerinde bedelli askerlik olmadığını, bedelli askerlikten  ziyade askerliğin yeniden düzenlenmesinin olduğunu, bunu yılbaşına kadar  gerçekleştirebileceklerini söyledi. İnce, “Kimseyi kandıramam, doğrusunu  söylüyorum, düşüncemiz askerliğin yeniden düzenlenmesi.” ifadelerini kullandı.

İnce, askerlik düzenlemesinin ardından bedelliye gerek kalmayacağını  kaydetti.

Emeklilikte yaşa takılanların taleplerini haklı bulduğunu kaydeden  İnce, “18 yaşında pirim ödemeye başlamış, 30 sene pirim ödemiş, 48 yaşına gelmiş,  vatandaş görevini yapmış. Yani primlerini ödemiş. Şimdi sıra devlette, devlet  görevini yapacak. Neden bekliyor?” diye konuştu.

İnce, sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarını çözeceklerini, mülakatın  kaldıracaklarını, ücretli öğretmenliğin mutlaka kalkacağını anlattı.

Exit mobile version