İKİNCİ YENİ

YIMG_837090-5BBD1D-EE0D1C-BA53D3-5D7B29-3C33C1-7

Cemal SÜREYA, İlhan BERK, Ece AYHAN, Sezai KARAKOÇ, Edip CANSEVER ve Özdemir İNCE’nin başını çektiği ve Muzaffer ERDOST tarafından isimlendirilen bir ekol. Türk Şiiri’ndeki Garip akımına ve Toplumsal Gerçekçi şiir akımına tepki olarak, dilin alışıldık kalıplarını zorlamayı ve sözdiziminde “kafalarına göre takılmayı” seven bir grup şairin benimsediği bir tür. Türk Şiirine yeni bir soluk getirdikleri takip ve taklitçilerinin çokluğundan anlaşılıyor.

Pazartesi gecesi İsveç’te sahaya çıkan Türk Milli Futbol Takımı’nın on bir oyucusu da zaman zaman ve kopuk kopuk olsa da İkinci Yeni’ye dair esintiler taşıdılar maç boyunca. Lucescu’nun anlamsız beyanatları ve kadro tercihlerinde yaptığı hataların yanı sıra tribünlerdeki gevşeklik ve kafa karışıklığının sebep olduğu Trabzon’daki Rusya yenilgisinden hemen iki gün sonra alınan 3-2’lik galibiyet hepimizi ümitlendirdi.

“Hem deplasmanda %62’lik oranda topa hâkim olacaksınız ve üretmeyeceksiniz hem de son 5 dk.’da bireysel gayretler ve şansın yardımıyla galip geleceksiniz” diye bir senaryo yazılsa, çekilen film gişede yatardı. (Oksimoron dedikleri tam da bu olsa gerek.)

İsveç takımı çok basit ve akılcı bir taktikle topu bize bırakarak kendi evlerinde kontra-atak futbolu tercih edince, bizim beceriksizliğimiz ve üretememe sıkıntımız ortaya çıktı. Fizik olarak çok sağlam ve yardımlaşması üst düzey böyle bir takım karşısında Lucescu uzun süre çözüm üretemedi. Cengiz ÜNDER, İtalya’da oynamasına rağmen fizik olarak ezildi. Cenk TOSUN 90 dk boyunca bulabildiği tek pozisyonu gol yapamadı ve Mehmet TOPAL’a pas verme imkânı varken egoist davranıp şut çekmeyi tercih edince tıkandık. Zeki ÇELİK, Çağlar SÖYÜNCÜ ve Kaan AYHAN peş peşe abuklayınca maç bir anda 2-0’a geliverdi.

Kalecimiz Sinan oldukça iyiydi. Galatasaray’ın son dakika transferi Ömer BAYRAM çok gayretliydi. Milano’nun Yeni Kralı Hakan ÇALHANOĞLU sürekli istedi, aradı, zorladı ve harika bir gol attı. Emre AKBABA ise çok özel işler yaptı ve lider oyuncu olarak “İkinci Yeni”nin kalbi olacağını muştuladı hepimize.

Şimdi deplasmanda eski günleri hatırlatırcasına 2-0 geriden gelip 3-2 maç kazanmak başlı başına bir “olay” ama buraya takılır kalırsak Ekim ve Kasım’daki Rusya ve İsveç rövanş maçları bizim için hayal kırıklığı olabilir. Takım çok acemi, organize olamıyor ve fizik olarak oldukça geride. Rusya’daki maçta futboldan önce hava ve saha şartlarını hesaplayıp 1-0 geride maça çıkıyormuş gibi bir hazırlık yapmamız lazım. Teknik yetersizliklerini fizik dirençleri ve sert futbol tercihleri ile kapatan İsveç’le evimizdeki maç çok daha zor geçmeye aday. Toplam iki maç daha oynayıp ya A kategorisine terfi edeceğiz ya da C’ye yuvarlanacağız.

Uluslar Ligi’nin bu günkü formatı biraz zorlama ile ancak bu şekle büründü. Ülke milli takımlarının özel maç/dostluk maçı yapmalarını disipline etmeyi amaçlayan UEFA Başkanı Ceferin, seçimlerde oylarına çok ihtiyaç duyacağı -görece- “gariban” ülkelerin de Avrupa Şampiyonasına katılmasına imkân tanıyan bir düzen vadederek göreve gelmişti ve dediğini kısmen yapıyor. D kategorisini en birinci bitiren kim olursa olsun (Malta, San Marino, Lüksemburg vb) Uluslar Ligi kontenjanından kapağı Avrupa Kupası’na atabilecek.

Bizim başımızda Lucescu yerine başka bir Hoca (Şenol GÜNEŞ ideal çözüm, Abdullah AVCI en iyi ikinci opsiyon, Aykut KOCAMAN favori, Ersun YANAL plase) olsaydı kalan iki maçta elimizdeki “İkinci Yeni” ile  4-6 puan alıp İsveç-Rusya kapışmasını bekleyebilirdik ama dere geçerken at değiştirilmez hükmü ile bu faslın kendiliğinden kapanmasını bekleyeceğiz gibi gözüküyor.

Gene de on yıl önceyi şöyle bir hatırlattıkları için hepsine teşekkür ediyoruz gençlerimizin. “Türk Milli Takımı otobüsüne binmeden o maç bitmez” sözünü bize tekrar yaşatmaları çok güzeldi. “Birinci Yeni” diyebileceğimiz o dönemi, Semih’in, Arda’nın gollerini, 2-0’dan 3-2 yendiğimiz Çek (Cumhuriyetiydi o zamanlar) maçını 119. Dakikada gol yiyip 120’de gol atarak kazandığımız Hırvat maçını bu sayede tekrar anmış olduk. Bahtınız açık, şansınız bol olsun “İkinci Yeni”nin çocukları.

Muharrem Ayı’nızı ve Aşure Günü’nüzü tebrik eder, iyi bir hafta sonu dilerim.

Mehmet Arif DEMİR 15 Eyl 2018

Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.

Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.

Exit mobile version