İhanet, cemaat ve son cinayet!..

24713_b-9

“Ilımlı İslam” diye pazarlanan dinsel siyasallaşmanın şüphesiz en dikkat çekici yapılanmasını onlar gerçekleştirmişti…

Tepeden tırnağa, sözde “sükûnet havası” yansıtılan, kimseyi kırmadan-dökmeden, sinsi bir örgütlenme yolunda yumuşak “diyalog”larla insan kazanma ve onları sonradan “abi-abla” tezgahında “mürit”leştirme operasyonuydu o!.. Hem de sözde “ışık evleri”nden bir karanlık tuzağa doğru, uzun soluklu…

O kadar inandırıcıymış ki “diyalog, kardeşlik, sevgi, insan, hoşgörü” ve “hizmet” propagandası… Ve o kadar etkiliymiş ki (!) “hocaefendi”, devletin tabanından tavanına kadar herkesi sarıp sarmalamıştı!!!

Onlar; eski ortakları AKP ile “17-25 Aralık rüşvet-yolsuzluk” çatışmasına girişene kadar, kaymakamından valisine, emniyet müdüründen içişleri bakanına, vekilinden cumhurbaşkanına kadar siyaset-devlet hattında el üstünde tutuldular…

Hele sarmaş-dolaş muhabbet o kadar büyüktü ki, şatafatlı salonlardaki “hoşgörü” tiyatrolarında, “dön artık, hasret bitsin” diye çağrılar bile yapıldı devlet katından ta Pensilvanya semalarına!..

Oysa “hoşgörü”yle boyanan, “diyalog”la şekillenen “yeşil” makyaj ürkütücü biçimde, hem de kan deryasıyla döküldü sokaklara kadar!.. Üstelik tanklarla-tüfeklerle, uçaklarla, bombalarla, şok edici biçimde!..

“Darbe” denilen karanlık operasyon yalnızca devlet içinde yuvalanmış bir sinsi tarikatı değil, aynı zamanda bir “silahlı terör örgütü”nü de deşifre etti ki, alınacak “ders”in muhatapları da baştan bellidir;

Siyasetle palazlanan sözde “tarikat”ların “diyalog” takiyesiyle ayakta tuttuğu karanlık varlıkları ve devletin tüm bunlar karşısında, içinde debelendiği gaflet ve ihanet çukuru!.. Heyhat, ikisi de devlet-millet için olabildiğince kaygı verici…

***

Kan dondurucu vahşet!..

15 Temmuz 2016’daki Fethullahçı “darbe” girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı karargahını işgal eden FETÖ’cülere ait olduğu öne sürülen görüntüler yansıdı medyaya… Ürkütücü fotoğraflar ve kan dondurucu bir video!..

FETÖ’cülerin kurduğu “Yurtta Sulh Konseyi” üyelerinin yargılandığı “Genelkurmay Çatı Davası” dosyasının içinde yer alan bilirkişi raporu gözler önüne sermiş bu insanlık dışı vahşeti…

Rapora göre, darbeciler arasında yer alan “Özel Kuvvetler” ekibi Genelkurmay karargahına girerken, yaşanan arbedede bir vatandaş yaralanıyor… Sonrasında yansıyan görüntüler gerçekten çok ürkütücü…

Rapora göre, darbeciler o vatandaşı “Kobra” olarak bilinen zırhlı araca bindirdikten sonra Ayyıldız Caddesi’ne getiriyor…

Zırhlı aracın kapısı açılırken yaralı vatandaşa tekme-tokat şiddet uygulandığı görülüyor!.. Ve araçtan çıplak halde atılan yurttaş kısa süre sonra yaşamını yitiriyor…

Yıllar boyu “cemaat”i destekleyen esnaf, bürokrat ve siyasetçi takımıyla FETÖ’nün saf müritleri izledi mi acaba o cinayetin

görüntülerini?..

***

Mürit, militan, katil!..

Mahkeme dosyasına giren bilirkişi raporuna göre, “Kobra”daki işkencenin ardından işlenen “cinayetin faili FETÖ’cüler…” Çünkü raporda, yaralı yurttaşı katletmekle suçlanan subayların adları da yer alıyor…

15 Temmuz darbesinin ardından şiddeti belgeleyen onlarca görüntü medyaya yansıdı ama yalnızca “darbe”nin karambolünde yaşanan bir vahşeti yansıtmıyor bu cinayet…

Olay aynı zamanda, o karanlık kalkışmanın içinde yer alan figürlerin sözde “tarikat-cemaat” yollarında nasıl birer cani olabileceğini de gözler önüne seriyor…

Şüphesiz Hizbullah, El Kaide, IŞİD’in gerçek Müslümanları dehşete düşüren cinayetlerinden de bilinir ki, “darbe” vahşetinin örnekleri “şakirt”leşmeden “katil”leşmeye giden yolda da potansiyeller içeriyor…

Ankara’da, Genelkurmay karargahı önünde başlayan işkencenin vahşi bir cinayetle sonuçlanması olayını sakın ola küçümsemeyin…

Profesyonel bir cinayet şebekesinin kiralık tetikçilerle geçekleştirdiği sıradan bir cinayet değil bu…

PKK’nın ve eskiden olduğu gibi Hizbullah’ın, IŞİD’le benzerlerinin ne yazık ki sıradanlaştırdığı insanlık dışı katliam görüntülerinden biri de değil bu…

Olayı bir vahşete büründüren asıl manzara, cinayetin yönteminden çok, katillerin düşündürücü ve “ders” verici geçmişi ki, işte bunun üzerinde çok düşünülmesi gerekir…

Çünkü “hoşgörü, diyalog, kardeşlik” takiyesi ile “din-iman” ticareti figüranlarının zamanı geldiğinde nasıl da acımasız birer katile dönüştüğünün utanç manzarasıdır Ankara’da deşifre olan cinayet!..

Tıpkı bir zamanlar kendini “cemaat” diye lanse eden Hizbullah’ın 2000 yılı ocak ayında ortaya saçılan “mezar evleri” vahşeti gibi, “cemaat” kılığındaki bir başka örgütün, menfaati kesildiğinde, amacına ulaşamadığında ya da zıvanadan çıktığında nasıl da pervasız olabileceğinin kanıtıdır bu…

***

“Kobra” karanlığının dersi!..

FETÖ’cülerin 15 Temmuz “darbe” girişimiyle ilgili daha ne tür vahşet videoları medyaya yansır bilemiyoruz…

Ancak dünkü gazetelere yansıyan ve haber kanallarında defalarca gösterilen “Kobra” cinayeti devlete de siyasete de her açıdan dersler veriyor;

Cemaat-tarikat kılığında; saf dindarları müritleştiren, bürokrasiyi ise militanlaştıran dinci yapıların zamanı geldiğinde hangi vahşetlere imza atabildiğinden çok, devlet-millet için nasıl da “tehdit” haline gelebildiklerinin kanıtıdır “Kobra” aracından yansıyan barbarca görüntüler…

Peki; tarikat-cemaat kılığında, “abi-abla, hoca, mürit, hoşgörü, diyalog, himmet-hizmet” hattında sergilenen gaflet ve ihanetten yararlanarak, üstelik ellerini kollarını sallayarak, siyaset yollarından “darbe” yollarına ulaşanlara “el pençe divan” duranlar son cinayete bakarak akıllanırlar mı acaba?..

Devlet bürokrasisinde başka tarikat ve cemaatlerin cirit atmasından da anlaşılıyor ki, dinciliğin “darbe”ciliğe ulaşmasından ders alan da yok, uyanan da!.. Vahhh!..  

Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz. 

Exit mobile version