İSTANBUL Devlet Opera ve Balesi (İstanbul DOB), dünyaca ünlü Rus besteci Sergei Rachmaninov’un konservatuvar mezuniyet çalışması için hazırladığı tek perdelik ‘Aleko’ operasını, ilk kez İstanbullu sanatseverlerle buluşturdu. 19 Nisan 2019 Cuma günü gerçekleştirilen İstanbul prömiyeri öncesi bir araya geldiğimiz yönetmen Doğan Çelik ile ‘Aleko’ operasını her yönüyle konuştuk.
Süreç nasıl başladı?
İstanbul DOB olarak her yıl bir repertuvar hazırlıyoruz. Yaklaşık bir ya da bir buçuk sene önce İstanbul DOB Müdürü Suat Arıkan, ‘Aleko’ operasını sahneye taşımamı istedi. İnternet ortamında yaptığım ön araştımalarım sonucunda, elde ettiğim kayıtlar beni çok cezbetti ve bir anda benimsedim. O dönemde repertuvarda yer alan çalışmaların yoğunluğu nedeniyle gerçekleştirememiştik.
‘Aleko’ operası hakkında ne söylemek istersiniz?
Ünlü Rus Besteci Sergei Rachmaninov’un konservatuvar mezuniyet çalışması için hazırladığı ve tek perdeden oluşan 60 dakikalık çok keyifli bir opera. Pyotr İlyiç Çaykovski, çok beğendiği bu yapıtı ‘Yolande’ adlı çalışması ile birlikte sahneye taşımak istemiş fakat bu hayalini gerçekleştiremeden vefat etmiş. P. İ. Çaykovski’nin bu hayali ölümünden sonra gerçekleştirilmiş olsa da ‘Aleko’ günümüzde başlı başına sahnelenen bir opera yapıtına dönüştü.
Yapıtın konusu nedir?
Çingenelerin yaşam tarzını anlatan, felsefelerini içeren ve içinde ‘Aşk’ geçen bir yapıt.
Neşeli bir komedi mi izleyeceğiz?
Ne yazık ki hayır. Kıskançlık nedeniyle, ölümle sonuçlanan dramatik bir sonu var. Ama Çingenelerin yaşam tarzını yansıtan eğlenceli danslarımız var.
Çingene kültürünün o renkli dünyasına tanık olabilecek miyiz?
Elbette. Genelde Kafkas ve Rus danslarının motifleriyle günümüze getirdiğimiz, kostümleriyle, dekoruyla dönemi yansıttığımız bir çalışma oldu. Günümüze uyarlamadık. Çingenelerin, üç aşağı beş yukarı yüz yıl önce giydikleri tasarımları ve kültürlerini hala koruduklarını söyleyebiliriz. Değişen tek şey ulaşım araçları. At arabalarının yerini günümüzde minibüs ya da kamyonetler almış durumda.
Klasik Çingene müziğini bu oyunda hissedebilecek miyiz?
Rachmaninov’un tek sahnelik bu operasını, ünlü Rus şâir ve yazar Aleksandr Puş-
kin’in ‘Çingeneler’ şiirinden etkilenerek yazıyor. Klasik anlamda Çingene müziğinin motifleri bu yapıtta yer almıyor. Ama yapıtın içinde dramatize edilen, güçlü müziği ve yöresel dans motifleri içeren güzel bir çalışma.
Hazırlık sürecinden bahsedebilir misiniz?
Yapıtı özgün dili olan Rus dilinde seslendireceğimiz için, solistlerin ve koronun hazırlığı yaklaşık beş ya da altı ay önce başladı. Daha sonra yaratıcı ekiple bir araya gelerek sahneleme anlayışımıza karar verdik. Aldığımız karara yönelik tasarımcı arkadaşlarla kostüm ve dekor noktasında düşüncelerimizi paylaşarak ortak bir fikirde buluştuk. Son aşamada, tüm sürecin bir araya getirildiği sahne provalarımız başladı ve yaklaşık beş ya da altı haftalık bir zaman içerisinde tamamlandı.
Klasik mi yorumladınız, günümüze mi uyarladınız?
‘Aleko’ çok fazla sahnelenen bir opera yapıtı değil. Yaklaşım olarak neyi esas alacağımıza yönelik ön çalışmalarımız oldu. Klasik sahneleme anlayışını benimsedik. Çünkü sahnemizin tekniği, modern bir yorum için uygun değil. Modern dediğiniz zaman, teknolojiyi de işin içine almanız gerekiyor. Blue Jean giydirdiğiniz sanatçılarla, ‘günümüze uyarlandı’ olmuyor. Yapan arkadaşlarımız varsa da selamet versin diyorum.
Yapıt daha önce ülkemizde sahnelendi mi?
Sanırım Mersin DOB, 2007-08 döneminde yapıtı Türkiye’de ilk kez sahneye taşıdı. Çok kısa bir süre sahne aldığına dair bir bilgiye ulaştım. İstanbul’da 19 Nisan 2019 tarihinde ilk kez sahnelenecek. 2016 yılından günümüze modernize edilmiş bir yapım olarak Fransa’da sahnelenmeye devam eden bir ‘Aleko’ operasıda bilgilerim arasında yer alıyor.
İzleyici sahnede nasıl bir yorum izleyecek?
Her yönetmen, sahneye taşıdığı çalışmaya damgasını vurur. Ben de oyunda geçen; aşk, nefret, kıskançlık gibi temaları farklı bir vurgu yaparak, çok belirgin bir konsept içerisinde sahneye taşıdım. Bu yapıtı daha önce yurt dışında izleme fırsatı bulan ve bulma imkanı olan izleyicilere, hiç birinde yakalayamayacakları farklı tatları alabileceklerini söyleyebilirim. Bu konuda oldukça iddialı olduğumu belirtmeliyim.
Hazırlık sürecinde Rusça seslendirme konusunda sorun yaşadınız mı?
Dünyada sayılı Rus besteciler var. Onların bazı çalışmaları daha önce Türk Opera sanatçıları tarafından Rusça seslendirildi. Opera sanatçılarımız ve İstanbul DOB korosu bu duruma pek yabancı değiller. Kurum bünyesinde iki ya da üç Rus kökenli piyanistlerimiz var. Orkestra Şefi Zdravko Lazarov Bulgar kökenli. Onlar sayesinde, Rusça metinde yer alan kelimelerin tam olarak hangi anlamı taşıdığını öğrenerek çalışmalarımızı doğru bir şekilde yönlendirdik.
Opera dili olarak Rusça zor bir dil değil mi?
İtalyanca gibi değil tabii ki. Opera dediğinizde ilk akla gelen ve seslendirmesi kolay olan müzik dili İtalyanca. Opera sanatçıları diğer dillerde genellikle zorlanır. Ama az önce ifade ettiğim gibi, kurum bünyesinde Rus diline hakim olan sanatçıların bulunması nedeniyle pek bir sıkıntı yaşamadık.
Prova süreciniz nasıl geçti? Kaç kişilik bir ekiple çalıştınız?
Prova sürecimiz çok keyifli geçti. Sahne üzerinde; beş solist, kırk kişiden oluşan koro, çocuklar ve figüranlarla birlikte en az yetmiş kişilik bir ekip yer alıyor.
Prömiyer öncesi son genel provaları izleyiciye açtığınız doğru mu?
‘Aleko’ operası, üç farklı solist kadrosuyla izleyiciyle buluşacak. Prömiyer öncesi üç farklı solist kadrosuyla da kostümlü prova gerçekleştireceğiz. Operaseverler, dört gösterimin tamamının biletlerini satın almış durumda. Bilet bulmakta zorlanan ve ‘Aleko’ operasını oluşturan İstanbul DOB çalışanlarının ve ailelerinin de görmesini istediğim için kostümlü provalara davet ettik.
Türk Operası’nın dünyadaki konumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Türk Operası Avrupa’da çok başarılı. Üst düzey operalarla başa baş gittiğimizi söyleyebilirim. Son olarak Ankara DOB tarafından hazırlanan ‘Troya’ operası, Türkiye-Rusya Kültür ve Turizm Yılı’nın açılışı dolayısıyla Moskova’da ki tarihi Bolşoy Sahnesi’nde izleyicilerle buluştu. Moskova’da çok büyük ilgi ve övgüyle karşılandı. Tesadüf müdür bilmiyorum ama ‘Aleko’ operasınında aynı dönemde denk gelmesi şık bir gelişme oldu.
İstanbul DOB olarak yaşadığınız zorluklar var mı?
En büyük sorunumuz sahne. İstanbul gibi dünyaca ünlü bir metropolde Atatürk Kültür Merkezi (AKM) vardı. Yaklaşık on bir yıl önce boşaltılmasının ardından, Süreyya Operası’nda imkanlar dahilinde üretim yapmaya çalışıyoruz. Bu kadar küçük bir alanda opera yapmaya çalışmak çok zor. Süreyya Operası, tiyatro için ya da küçük müzikaller için uygun olabilir ama bir opera yapıtı için çok kısıtlı imkanlara sahip. Opera yapabilmeniz için tam donanımlı bir sahne gerekiyor.
Yeniden planlanan Atatürk Kültür Merkezi ihtiyaçlarınızı karşılayacak noktada mı?
Yapılacak olan diyelim. Tabii ki en son sistemle yapılacağı için karşılayacağını düşünüyorum. Projeyi inceleme fırsatı buldum. Teknik açıdan eksikliklerini de ilettik. Karşılıklı görüşmeler oldu. Şu an için en önemli kısım, bir an önce yapılması. İnşallah yapılır!
Not: Röportajın tamamını aydinlik. com.tr adresinden okuyabilirsiniz!