Silivri’de Türk ordusu için verilen hükümler bu trajedinin bir perdesi. Ama son perdesi olmaz inşallah. Daha önceki komutanlar maalesef Türk ordusunun harimi ismetini, odalarını, binalarını fütursuzca açmışlardı. Trajedi daha önceki komutanların sarı öküzü vermeleriyle adeta bir komedi olarak başlamıştı. Benim bildiğim Türk ordusunun şerefli komutanlarının, sonuna kadar Türk Milletini, vatanını korumak kadar kendi mensuplarını da korumak gibi bir haysiyetli görevleri vardır.
***
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, ordumuz için bu çok önemli günlerde bana göre maalesef mevkisinin gereklerini yapamadığı için, şimdi gündemde. Geçmişte bu konuda yazdığım yazıya ağır tepki göstermişti. Aldığım askeri aile terbiyesi dolayısıyla onunla polemiğe girmek istemedim ve helalleştim. Bugün aradan geçen 1 yıl sonra gelişmelere bakarak bu olayı yeniden hatırlatmak istiyorum. İşte 7 Mayıs 2012’de “Genelkurmay’la ‘polemik’ne haddime!” başlığı altında yazdığım yazının özeti:
“Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, son zamanlarda bazı yazarların ve aydınların kendine dolaylı cinaslı da olsa tarizlerinden, dokundurmalarından dolayı alınmış ve çok kızmış. Genelkurmay’dan muhtıra gibi sert bir tepki geldi. Bu “tepkideki” ordu konusundaki sözlerin özü, anlamı tabii ki tartışılmaz… İdeal olan da hepimizin hassas olmamızı gerektiren de bunlardır!
***
Bir süre önce Sayın Özel Paşama bana lütfettiği, aynı mealdeki bir uyarı mektubu üzerine, o zaman ordusuna ve komutanlarına saygım dolayısıyla kendisi ile bir polemiğe girmemin haddim olmadığını arz etmiş ve özür de dilemiştim. Ordu konusunda ve ordu üzerinden polemik, ilke olarak beni rahatsız ediyor ve hele ordunun en tepesindeki komutanla olması… Ancak sözümün eriyim ve şimdi Necdet Paşa’nın “muhtıra olmayan muhtırası” üzerine kendisine gene saygı hudutlarını aşmamak üzere sormak isterim; Silah arkadaşları -kendi eski komutanları- uydurma olduğu ileri sürülen bazı iddialara istinaden içeri alınır ve yıllarca tutuklu kalırken vicdanı rahatsız olmuyor mu? Medyada ordu ve askerlerle ilgili aşağılayıcı söylemler, hakaretler basında yayımlandı. Paşa, şimdiye kadar “muhtırada” ifade edilen ilkeleri hatırlatarak, neden hiç öfke göstermediler de şimdi bu kadar celallendiler? Her halde “sivil otoriteye” bağlılıkları ve bir türlü tecelli etmeyen “adalete” saygılarından olacak!…
***
Son olarak AKP iktidarı, alelacele Cumhuriyetin başından beri mevcut askeri gelenekleri, kutlamaları-resepsiyonları hatta askeri geçit resimlerini kaldırıyor. Başbakan buna “sivilleşme” diyor ama açıkçası bu aslında milli değerlerimizin yozlaştırılmasıdır. AKP iktidarı planlı ve bilinçli bir şekilde kendi ordusunu yenmekte ve komutanları, Bülent Arınç’ın deyimiyle “yerine oturtmakta” ve “dize getirmekte”. Bu durumlarda Paşa acaba ne der?
***
Liboş yalakalar bunları, sivilleşme ve ordunun vesayetinden kurtulmak, “hayırlı işaretler”, AB normlarına uymak olarak alkışlıyorlar. Yani artık bizim geleneksel milli değerlerimiz değil, “AB normları”cari olacak. Oysa “Ordu Millet-Millet Ordu” yabancıların, başkalarının kıskandığı bir ayrıcalığımız, üstünlüğümüzdü. Farkında mısınız ki bu da elden gidiyor!.. Özel Paşa, asıl buna tepki göstermelidir. Ordumuza candan bağlı olanlara karşı değil!..
Eğer Başkomutan, kendi ordusunun onurunu, manevi değerlerini, geleneklerini korumazsa, bunları kim koruyacak? Herhalde benim gibi çağdışı kalmış bir yedek İstihkam Teğmeni değil!..
Not: Fransa ve İngiltere gibi yerleşmiş sivil demokrasilerde, milli bayramlar, ABD’nin 4 Temmuz’u hep askeri merasim ve geçitlerle
kutlanır. Kimsenin aklına bu gelenekleri değiştirmek gelmez…”
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.