Muhalif siyasetçi ve gazeteciler, ne zaman fındık söz konusu olsa, bir yandan iktidara vururken, diğer yandan da fındıktan geçinen seçmenlere vururlar… Yıllardır fındık üreticisinin ezilmesine yol açan politikalara rağmen iktidar partisinin en yüksek oranlara Doğu Karadeniz’de ulaşmasını bir nevi alay konusu yaparlar…
Gerçekten de ‘fındık üreticisinin oy verme alışkanlığı’yla ‘fındık fiyatlarına isyanı’ arasındaki tuhaf ilişki incelemeye değer!.. Hem isyan edip hem her seçimde oy yağdırmak kolay izah edilebilir bir psikoloji değil… Buna bir tür mazoşizm de denilebilir belki de!..
Yine de siyaset, ‘olgular karşısında apışıp kalma, kahretme, seçmeni hafife alma, suçu seçmene atma’ sanatı değil… Siyaset, özellikle de muhalif siyaset, neden yeterince ikna edemediğini, inandırıcılığını nerede kaybettiğini sorgulamak mecburiyetinde… Aksi halde, seçime kadar üfürüp, seçim akşamları ortadan kaybolmak, kendi seçmenlerini, haritaların boyandığı televizyonla baş başa bırakmak ‘rutin’e dönüşüyor çünkü!..
***
Fındık, tipik bir örnek… MHP, fındık üreticilerinin sorununun araştırılması ve bu sorunların çözümüne yönelik tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırma önergesi verdi önceki gün. Araştırma önergesine diğer 3 muhalefet partisi de destek açıkladı… Karşı çıkan ise sadece iktidar partisiydi…
Önerge iktidar partisinin oylarıyla reddedildi… İktidarı oya boğan Doğu Karadenizlilerin en önemli meselelerinden birisi yine iktidar sıralardan kalkan ‘ret’ oylarıyla yok sayıldı…
Bu tuhaf çelişki kadar ilginç olan bir başka çelişki de muhalefetin durumuydu… Muhalefetin iktidarı sıkıştırabileceği herhangi bir konuda ne kadar ciddiyetten uzak durduğu fındık önergesinde bir kere daha anlaşılmış oldu… Zira önerge 135 kabul oyuna karşılık 155 ret oyuyla düştü…
***
135 ret oyu ne demek? Muhalefetin yarısının bile bu önergenin arkasında durmadığı veya bu çalışmaları ciddiye almadığı, kendisi de inanmadığı için oturuma katılmadığı demek!..
Şimdi bu muhalefet anlayışı mı milleti ikna edecek? Bu tarz mı 16 yıldır yapılanamayanı yapacak ve insanların kendilerine güvenmelerini sağlayacak? Herhangi bir konuda ‘Bir kötüden daha kötüye savrulma korkusu’ yaşadığı için ‘mevcuda razı’ olup mevzisinde kalanları, bu tembellik ve umursamazlık mı ayağa kaldıracak?
Bu sorulara ‘evet’ cevabı verebilmek fazlaca iyimserlik olur… Muhalefet boşluğu, 16 yıldır girdiği bütün seçimleri kazanan iktidarın en önemli gıdası olmuş durumda… Fındık veya başka bir ürünün üreticisinin davranış biçimlerindeki çelişkiler, onu ikna edemeyen muhalefetin tembelliğini, tutarsızlığını ve dolayısıyla ikna kabiliyetinden fersah fersah uzaklığını ortadan kaldırmaz…
***
Siyasetçilere pek düşmese de hemşerilerimize birkaç kelâm etmek bize düşer herhalde…
Biz ki doğal gaza zam geldiğini önce Reuters’tan, Amerikalı papazın serbest kalacağını mahkemeden bir gün önce Amerikan basınından öğrenmişiz… O esnada bizim yerli ve millî medyamızda öncelikle yer alan haberler ‘Emekliye büyük müjde… İhracat rekor kırdı… Borsa patladı tavan yaptı… Yeni istihdam paketi geliyor… Gâvur bizi fena kıskanıyor… Yılbaşına kadar elektriğe kesinlikle zam yok… Uçuyoruz, fırlıyoruz, acayip ilerliyoruz’ şeklindeydi…
Gerçekten ileriye gidiyor muyuz? Bu soruya cevabı, ‘Bir avuç fındık iyi gelir!‘ kendilerine ithaf ettiğimiz hemşerilerimiz versin: “Daha birkaç yıl öncesine kadar fındık için 14-15 TL’yi gören Doğu Karadenizliler versin!.. Küsmece yok, oy vermeye gelince sandığı taşıran hemşerilerimiz en büyük fındık toplayıcımız olan İtalyan Ferrero Rocher’i de biraz düşünsünler değil mi?
Fiyatları duyunca kan şekeri düşen hemşerilerimiz Rocher’in sahibi olduğu Nutella’yı aç karnına birkaç kaşık tükettiklerinde muhtemelen iyi gelecektir!.. Öyle sinirlenip miting yapmaca, yol kesmece yok tamam mı?
Kızgınlık gereksiz, hızla büyüyoruz ve bu büyümede fedakârlık da lâzım!.. Zaten tarih bu fedakârlığın hakkını mutlaka verecektir!..”
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.