Bir deli kuyuya taş attı, neredeyse yediden yetmişe bütün Türkiye sazan gibi kuyuya atlayıp o taşı çıkarmaya çalışıyor! Hangisi deli işi, hangisi akıllı işi!
Diyanet İşleri Başkanı’nın, Atatürk‘e devamlı hakaret eden “Fesli Kadir”i, 10 Kasım’dan bir gün önce, resmî kıyafeti ve makam aracıyla ziyareti, ülkenin bir numaralı gündemi haline geldi! Sosyal medyada bu konuyla ilgili görüş bildirmeyen yok gibi. Köşe yazarlarının gündemi de bu! Şimdi ben de mecbur kaldım! İyi ama ziyaretin hedefi de zaten buydu!
***
Olayda asıl sorgulanması gereken, bu operasyonla nereye varılmak istendiğidir. Zira bu olay, gündem değiştirmenin yanında, “Andımız” tartışması ile düğmesine basılan, Atatürk heykellerine saldırılarla devam eden ve muhalefetin içinden de sözde Atatürkçülük adına desteklenen rejim operasyonunun parçasıdır!
Evet bu bir operasyondur! Hem de akıllı bir operasyon!
Konuyla doğrudan ilgisi olmayan bir örnekle anlatmaya çalışayım…
AKP sözcüsü Ömer Çelik, Kaşıkçı cinayeti hakkında “Bu, üst düzey bir emir vermeden gerçekleştirilemez. Tüm dünyanın aradığı cevap budur; üst düzey emri kim vermiştir?” diye konuştu.
Diğer taraftan da Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş‘ın Kadir Mısıroğlu‘nu ziyaretiyle ilgili olarak “Diyanet İşleri Başkanımız, Cumhurbaşkanımız, Hükümetimiz tarafından takdir edilen bir ilim adamıdır.” dedi.
Peki bir devlet memuru olan Diyanet İşleri Başkanı, böyle bir ziyareti kendi inisiyatifiyle yapabilir mi? Türkiye’nin cevabını araması gereken soru budur! Hem ekonomik krizi bir tarafa bırakmaya hem de seçim öncesi kutuplaşmayı derinleştirmeye ve din temelli rejim tartışması üzerinden iktidara oy devşirmeye yarayan bu ziyareti kim planlamıştır?
***
Muhalefet hiçbir şey yapmasa, ekonomik kriz iktidarı götürecek ama bütün ülke “Fesli Kadir”i, Türkçe ezanı konuşuyor!
Anavatan Partisi’nde son dönemde genel başkanlık da yapmış olan Nesrin Nas, Halk TV’de Çağlar Cilara‘ya yaptığı açıklamada, “Özel sektörün dış borcu net 217 milyar Dolar. Dolar kuru Şubat’ta 3.70’di şimdi 5.40 civarında. Bu şirketlerin kur farkı zararı 380 milyar lira. Yıllık kârları ise 95 milyar lira. Bu şirketler 4 yıl çalışarak sadece kur zararını karşılayabilir” dedi.
Bu durumda iflas eden şirketler “borcum borç ama öteleyelim” demek olan konkordato ilân ediyor. Bir kısmı da sigortadan para almak için fabrikasını yakıyor! “Açılan sandık sayısı” gibi her gün “yakılan fabrika sayısı”nı takip ediyoruz! Tonya’da süt fabrikası kapandı!
Kaşıkçı cinayeti ABD ve Suudi Arabistan tarafından örtbas ediliyor. Türkiye’yi yönetenler de Kral’ı bu işin dışında tutmaya özen gösteriyor!
ABD, Türk askerini Menbiç’in etrafında dolaştırıyor! Aşiretlerin Türkiye lehine çıkış yapması önemli ama arkalarında durmak gerek. ABD yönetimi, Foreign Affairs üzerinden, Türkiye Cumhurbaşkanı’na, “Rusya ve İran ile iş birliğini bırak, yoksa seni deviririz” mesajı veriyor; Türkiye ise Fırat’ın doğusundan tehdit edilirken kendi temellerini tartışıyor!
***
Ömer Çelik bir de “Türk’üm doğruyum davası”yla ilgili temyiz dilekçesini yazarken Türkiye’nin milletleşmede geç kaldığına dair ifadeler kullanan avukatların görevden alındığını bildirdi.
O avukatların görüşü, AKP’nin Türklükle ilgili görüşleri yanında masum kalır! Bir taraftan memurunuz, Fesli Kadir‘i ziyaret edecek, diğer taraftan “Atatürk hepimizin ortak değeridir” diyeceksin. Bunları tartıştırarak da Türkiye’nin ekonomik ve siyasi olarak çökertilmesini unutturacaksın!
Ne çabuk unuttuk Aczimendilerin piyasaya sürülüp 28 Şubat’a gerekçe oluşturulmasını…
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.