İçinde yaşadığımız gezegenin büyüklüğünü hepimiz biliyoruz. Güneş Sistemi’nin 5. büyük gezegeni olan Dünyamız, Samanyolu Galaksisi içindeki 100 milyar yıldızın; 14 milyar ışıkyıllık bir yarıçapa sahip, 2 trilyon galaksiye ev sahipliği yapan görülebilir evrenin yanında bir kum tanesi olarak bile ölçülendirilemiyor. İçinde bulunduğumuz evren öylesine büyük ki, bunu tam olarak kavramamız neredeyse imkansız hale geliyor. Uzaydaki en kısa mesafeleri bile ışık yılıyla ifade ediyoruz.
Peki evrenin bu kadar büyük olmasının sebebi nedir?
Kozmik enflasyon kuramı ilk olarak 1980 yılında, şu anda MIT(Massachusets Institute of Technology) üniversitesi fizik bölümünde Victor F. Weisskopf fizik profesörü unvanını taşıyan “ Alan Guth “ tarafından öne sürüldü. Enflasyon kuramı büyük patlamanın “patlama” aşamasını açıklayan bir kuram olarak tanımlanır. Bu kuram, evreni büyük patlama adı verilen muazzam genişleme evresine sürükleyen tetikleyici mekanizmaları açıklar. Aslında büyük patlama kuramı hiçbir zaman söz konusu patlama evresiyle ilgili bir kuram olmadı. Neyin patladığı, neden patladığı ya da patlamadan önce neler olduğuyla ilgili hiçbir şey söylememekteydi. İşte bu noktada bilim insanları fiziksel evrenbilim’deki bu durumu , “ Karanlık enerji “ olarak tanımladılar. Karanlık enerji, evreni sürekli genişleten ve galaksileri birbirinden uzaklaştıran bir enerji türü olmakla birlikte ; evrenin yavaşlayarak değil, tersine artan bir ivmeyle, hızlanarak genişlemesini sağlayan bir enerji türüdür. Fakat bu durum hala bilim insanları tarafından araştırılmakta olup, varlığı sezgisel ve matematiksel kanıtlara dayanan, gerçekte var olup olmadığı sağlam verilere dayanmayan bir muamma niteliğindedir.
Resim: NASA/JPL Caltech
Karanlık enerji fikri, “süpernova” denilen uzak patlayan yıldızların çalışmalarına dayanarak, önceki on yılda öne sürüldü. Süpernova, dünyaya uzaklıklarının hesaplanmasını sağlayan “standart mumlar” olarak adlandırılan sabit ve ölçülebilir bir ışık yaymaktadır. Gözlemler, karanlık enerjinin, nesneleri gittikçe hızlanan bir hızda fırlattığını ortaya koydu. Bu araştırmalar, “çoklu-evren” fikri ile karşı karşıya kalmamıza olanak sağlamıştır. Antropik ilke dışına çıkacak olmanın fikri, birçok insanı heyecanlandıracak gibi görünüyor.