Yeni havaalanı kulesinin kobra yılanı silueti şeklinde inşa edilmesinin bilinçli bir tercih olduğu anlaşılıyor. Bu tercihten Tayyip Erdoğan‘ın haberi var mıydı bilmiyorum. Gazeteci olarak soru sorabilecek bir etkinliğe hiç davet edilmediğim için buradan sormuş olayım.
Biliyorsunuz benim de “Çift Başlı Yılan” adlı bir kitabım var. Çift başlı yılan figürünü Fener Rum Patriği Bartholomeos‘un fotoğraflarında görmüş ve şöyle açıklamıştım:
“Çift başlı yılanlı asasını elinde tutan Fener Rum Patriği Bartholomeos, 7 Mayıs 2000 günü, Orta Anadolu’da bir eski kilisede düzenlediği ayinden sonra, ‘Türkiye’nin AB’ye üyeliği, Anadolu’da önceden varolmuş Hristiyan toplumların yaşadığı bölgelerde yeniden Hristiyanların yaşamasına izin vermelidir. Eğer AB üyeliği bunu müsait kılarsa ve Hristiyanlar yaşadıkları bölgelere tekrar yerleşirse, o zaman Patrikhane de o bölgelerde bulunan kiliselerin yeniden ayine açılmalarını düşünebilir’ diyordu.
Peki dönemin Patriği, 1919 Temmuz’unda çift kartallı eski Bizans bayrağını Patrikhane kapısına astıktan sonra, şimdiki Patrik niçin çift başlı yılanlı asa taşıyordu? Zeus’un oğlu Hermes’in elinde bulunan çift başlı yılanlı asayı Bartholomeos niçin kullanıyordu? Bu sembolle Patrik ne anlatmak istiyordu? Yoksa Patrik, eski Mısır düşüncesine dayanan Hermesçiliği devam ettirmek mi istiyordu? Ve Patriğin, Anadolu’da önceden yaşamış Hristiyanları yeniden Anadolu’ya yerleştirme politikası ile çift başlı yılanın bir ilgisi var mıydı?”
***
Kobra yılanına gelince… Takvim gazetesinde yayınlanan “Tapınak Şövalyeleri” başlıklı yazı dizisinde Vatikan’daki P2 Mason locasının iki eski üyesinin locada ettikleri yemin töreniyle ilgili şu anlatımlarına yer verilmişti:
“İlk olarak Tuscany Bölgesindeki Alp Dağları’nın eteklerinde saklı olan bir villaya götürüldük. 3.5 metrelik duvar, özenle işlenmiş zemini manzaradan ayırıyordu. Ana avlunun ortasında ağaç gövdesine benzeyen bir fıskiye duruyordu. Kabarık başlığıyla kobra benzeri bir heykel vurmaya hazırmış gibi koruyucu bir tavırda mekânı gözlüyordu. Kobra heykelinin başı insan kafatasının iki katı büyüklüğündeydi. Gün ışığında mavi, gece vakti kırmızı olan bir gözü vardı.. Kobranın başlığı içinde ve gözünün arkasında davet edilen veya beklenmeyen misafirleri takip eden kapalı devre bir kamera vardı.”
Bu duruma göre kobra yılanı, mason localarının da simgesi oluyor!
***
“İndigodergisi” sitesinde 23 Kasım 2010 tarihinde yayınlanan Nesrin Dabağlar imzalı araştırmada ise genel olarak yılanın tarih boyunca kimlerin simgesi olduğu inceleniyordu.
Özetle şu bilgiler veriliyordu:
“Mısır firavunları Kobrayı başlarında taşırdı. Tevrat’taki Nahaş kelimesi hem yılan, hem sırları bilen anlamına gelirdi. Sümer’de Tanrı Enki’nin sembolü yılandır. Tufanda Utnapiştim’i uyandırıp uyaran yılandır. Zeus ve Maia’nın oğlu ve habercisi Hermes, yılan dolalı bir asa ile düşmanını yenmiştir. Güney Amerika’daki kadim Meksika, Aztek, Toltek, Maya uygarlıklarının gökten gelen tanrıları yılandır. Eski Çin ve Türk inanışlarında Ejderha; kutsal, göksel ve iyi bir varlıktır.”
***
Eski Türklerde “ejderha”nın önemli bir figür olduğu bilinir. Hatta bilinen ilk Türk isimlerinden biri olan benim adımın etimolojik kökeni incelendiğinde de aynı figüre rastlanır. Fakat Türkler açısından bu kültür günümüzde unutulmuştur.
Dolayısıyla İstanbul’un yeni havaalanının kulesinin neden masonik simge olarak kobra yılanına benzetildiğini bilmemiz gerekir!
“Arslan Bey, memleket elden gitmiş, sen kobra yılanından bahsediyorsun” diyenler olabilir… O kobra yılanı, tam da memleketin elden gitmesinin sembolü gibi durmuyor mu?
Yazara ait yayınlanan son makaleleri gazete bayilerinden Yeni Çağ Gazetesi satın alarak okuyabilirsiniz.