Emanetlerin ışığı sanatı aydınlatıyor

emanetlerin-isigi-sanati-aydinlatiyor

İnsan ve Medeniyet Hareketi bünyesindeki Bahariye Sanat Birimi, Peygamber Efendimiz’den kalan kutsal emanetlerin verdiği ilhamla iki yılda 19 sanatçıdan 40 eser hazırladı. Bu eserler emanetlerin Osmanlı’ya geçişinin 500. yılı vesilesiyle “Mukaddes Emanetler Işığında” başlıklı etkinlikte sergileniyor.

Eyüp’teki Bahariye Mevlevihanesi’nde bulunan sergide, hat alanında Hasan Çelebi, Ferhat Kurlu, Faruk Dinçer Eratlı, Ayşegül Tekmen; tezhibte Mamure Öz, Mustafa Çelebi, Serap Bostancı, Hacer Sönmez; ebruda Hikmet Barutçugil, Alparslan Babaoğlu; katı’ sanatında Meryem Güney, minyatürde Özcan Özcan, Gülçin Anmaç imzası bulunuyor. Kalem işlerini Semih İrteş, Kaya Üçer yaparken, sedef sanatında Salih Balakbabalar’ın adı var. Cilt alanında Ali Kunduracıoğlu, Serra Güney varken mozaikte Meyçem Ezengin’in dolap ve masa süslemelerini görüyoruz.

MEDENİ ZİHİN İÇİN SEÇİCİ OLMALIYIZ

Kalem işleri, kağıt oymaları, çizimler, birkaç santime sığdırılan hatlar… Titiz bir çalışma ve yüksek emek mahsulü eserler büyük bir sabır da gerektiriyor. Sureler, hadisler, İslam tarihindeki önemli olayların aydınlattığı zihinleriyle sanatçılar, iki yıl süren hazırlık sürecinin ardından eserlerini ortaya çıkardı.

Serginin ruhu, Bahariye Mevlevihanesi’nin manevi atmosferiyle birleştiğinde etkisi daha yoğun hissediliyor. Eserler, İstanbul içinde ve dışında farklı yerlerde sergilenecek. Eserler, ilk rotası olan Dolmabahçe Sarayı’na taşındıktan sonra, çeşitli üniversiteleri de gezecek. İnsan ve Medeniyet Hareketi Başkanı Mehmet Güney, “Emanetler, gönderildikleri ülkenin tapu senedi oluyordu. Kabul eden yerler Müslüman belde oluyordu. Bizim yüz akımız olan bu güzellikleri görmesi gereken farklı coğrafyalara taşıyacağız. Hat alanında Hasan Çelebi’nin benzeri kalmadı.

Her eser sahibi, kendi alanında üst düzey sanatçı. Bu çıtayı düşürmemek için gayret edeceğiz” diyor. Geleneksel sanatlarımızı gençlere öğretmek için çalışmalar da yaptıklarını belirten Güney, ekliyor: “Sanat, medeniyetin önemli bir ayağıdır. Medeni zihin kullanılacaksa seçici olmalıyız. Kendisini edeple süsleyen öğrenciler yetiştirmek istiyoruz.”

Berber ve sahaflardan hat toplandı

Cumhuriyetin ilk yıllarında berber dükkanları ve sahaflardan hat örnekleri toplayanarak bu sanatın tekrar diriltildiğini belirten Hattat Faruk Dinçer de iki eserle sergide yer alıyor. Yirmi yılı aşkın süredir hat sanatıyla hemhal olan Dinçer, “Geleneksel sanatlarımızın temelini Kuran-ı Kerim’den alır.

Kuran-ı Kerim’i en güzel şekilde yazmak için hat sanatı ortaya çıkmıştır, süslemek için tezhib sanatı ve cilt, ebru sanatı ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu sergide bir medeniyete ev sahipliği yapan bir dinin tezahürlerini görüyoruz” diyor.

Eserler manevi destek oluyor

Hikmet Barutçugil ebru desenleri sergide büyük ilgi gördü. Ayrıca Meryem Güney, Hz. Fatma’ya ait olan ahşap el sandığını kâtı (ince kağıt oyma) sanatına uyarladı. Cam ve ahşap arasına oyduğu parçaları yerleştiren Güney, ikinci eserinde ise Peygamber Efendimiz’in hırkasından bir detayı baz alarak tasarımını yaptığı kompozisyonu gül, ayetler, 40 ismi şerif ve mühürle süsledi. Sanatçı şunları söyledi: “Sadece Topkapı Sarayı’nda kalıp unutulmaması gereken emanetlerimiz, şu an içinde bulunduğumuz güç durumlarda bize manevi destek olacaktır. Sık sık gündeme getirip gençlerin ilgisine sunmamız gerekiyor.”

Exit mobile version