DÜŞÜNDÜĞÜN KADAR VARSIN!

Düşündüğün kadar varsın

“Düşündüğün kadar varsın!” bu sözü nereden duyduğumu hatırlamıyorum. Fakat oldukça doğru bir söz. “Düşünüyorum, o halde varım!” diyen Descartes’i düşünüyorum bazen. Acaba ne kadar vardı? Bugün adını andığımıza göre baya varmış. Belli ki bu dünya döngüsü içinde kendini kaybetmeyen, sorgulayan insanlar oldukça düşünüyorlar ve o halde varlar. Aslında geçici olan bu alemde kendini kaybetmiş insanları yok sayabiliriz. Burası için gözle görülür bir şekilde varlar. Fakat göremediğimiz alem için çoktan öldüler. Çünkü onlar kaybetti. Hepsi kendi çapında birşeylere yenildi. Zaten burada bu kadar mutluysan bir sorun var demektir. Belli ki bir yerlerde bu mutluluğa sahip olmak için ya hak yemiş ya da kolay kazanç elde etmişsin veya baban zengin. Bunların dışında mutlu olabilmek imkansıza yakındır. Eğer ki düşünmüyor ve sorgulamıyorsan, diğer evrenleri merak etmiyor ve algınla savaşmıyorsan yoksun. Çoktan kurulmuş olan komplonun bir parçası olmuşsun demektir. Onlara yardımcı oluyorsun demektir. Çünkü buradaki hayatta kalıcı değiliz ve yaşayacağımız her mutluluk anlık. Bunlar sana yetiyor ve gerisine karışmıyorsan dünya için varsın. Kendin için varsın. Hayatta da hiç bir rolün yok benim için. İnsanlar var, yemeden içmeden oturup varlığını sorgulayan, insanlar var, zamanı araştıran ve insanlar var Tanrı’yı arayan. Ne kadar boş biri olduğunu farkettin mi şimdi? Mesleğin umurumda değil. Kazancın ya da sahip oldukların umurumda değil. Çünkü bunlar seni mutlu eder. Bizi değil. Sen bu kadarı ile yaşayıp, hiç bir şey düşünmeden ölmeyi de göze alabiliyorsan bizden değilsin kusura bakma. Farkında olmalı insan nelerin içinde yaşadığının. Allah kıyameti bir an önce koparsın diye uğraşan mahluklar var. Ahirette yaratan ile anlaşma yapacaklarını bile düşünebilen, söyleyebilen, bu cesareti olan insanlar var. Yaratana kafa tutan sana ve bize neler yapmaz! Pekiyi bu mahluklar nasıl besleniyor? Nedir onları bu kadar cesur kılan? İnsan nüfusunu beş yüz milyona düşürmeyi planlıyorlar mesela. Nedir onlara böyle planlar yaptıran ve bu büyük bir düşünmeyle birlikte çok da büyük zeka gerektiren işler. Ben sana söyleyeyim. Hani biz çok müslümanız ( ibadetten dışarı konuşuyorum.) çok düşünüyoruz, çok biliyoruz ya. Ne demezsin! İşte bu planları yapabilen insanların bile Allah’ın varlığına inancı senden benden çok olmasa kıyamete yönelik komplolar geliştiremezlerdi. Varlığını kabul etmediğin bir şeye karşı savaş açamazsın. Şeytan, o kadar iyi çalışıyor ki senin aklını çok rahat bulandırdı ve sen düşünmeyi bıraktın. Sen dünyaya kapıldın. Böylelikle bu insanlar sürekli rakiplerini eleyebiliyorlar. Biz bir şeyin varlığına inanıyoruz ve bir dine mensubuz madem, o halde savaşmayı neden bıraktık? İnandım bitti, öyle mi? İbadet ettim bitti, öyle mi? Niye varsın sen? Boş yere mi yaratıldın gerçekten? Mesleğini eline al, paranı kazan ve öl! Sadece bunun için mi varsın gerçekten? Bunları yapmak için inanç sahibi bile olmana gerek yok ki! İnanmadığını ele alalım. Diyelim ki herhangi bir dine mensup değilsin. Öldükten sonra dirileceğine de inanmıyorsun o halde. Pekiyi bu çaban neden? Bir şeylere niye sahip olmak istiyorsun? Ölünce bitecek madem ve ne zaman öleceğin bile belli değilken kendini yıpratmanın anlamı var mı?
Düşünmek için dine ihtiyacımız yok. Kötüyle savaşmak ve onu kabul etmemek için dine ihtiyacımız yok. Bizden öncekilerden sonra geldik ve bizden sonra gelecekler olacak. Korumamız, kurtarmamız gereken bir şeyler var. Algılamamız gereken şeyler var. Soru sor kendine? Evren nedir? Zaman nedir? Ne için varım? İnsan neden var, şeytan neden var? Su neden var? Neden sürekli bir yerlerde savaş var? Bunların asıl sebebi nedir? Paramı? Güç mü? Yer altı ya da üstü kaynaklara sahip olmak mı? Bunlar görünen sebepler. Görünmeyen de ise kötünün insanlara karşı olduğu bu savaşta galip çıkma çabasıdır. İblis’in, yanacağını bile bile yanında götürebildiği kadar insan götürmeye çalışması ve sırf kibrinden, yaratana “Ben sana demiştim.” diyebilme dürtüsünden kaynaklıdır. Dünya üzerinde aklına gelen ve yaşanılan her şey şeytan ve insan arasındaki savaşın eseridir. Bunlar sana safsata gelmesin. Varlığını sorguladığın noktada bu kanıya varamayan biri olacağını hiç sanmıyorum. Şeytana teslim olmuş insanlar şuan savaş taktikleri geliştiriyor, Deccali getirmeye uğraşıyor. Sen evinde, o muhteşem oyalama taktikleri olan internet dizilerini izlerken onlar seni bitirmeyi planlıyor. Emin ol çok iyi çalışıyorlar. Onların bu uğraşlarının karşılığında biz ne yapıyoruz? Başka bir oyalama yöntemi olan sosyal medyadan paylaşım mı yapıyorsun mesela? Ya da şuan kendi kendine yattığın yerden birini mi kınıyorsun? Komploya karşılık hangi komplomuz var? Biz resmen işi Allah’a bırakmışız. Tevekkülden habersiz. Burada savaşalım, haydi meydanlarda bağıralım demiyorum. Bunları yapanlara ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Ben sadece kendini düşünmeye ver diyorum. Çünkü vardığın sonuçlar doğrultusunda yaşamaya başlıyorsun ve bu durum ister istemez gelişiyor. Çevren, insanlar, isteklerin hepsi anlamsızlaşıyor. Parayı bile vardığın sonuç uğruna harcayabilmek için istiyorsun mesela. Hatta öyle bir an yaşıyorsun ki kendi kendine, Allah’a yalvarıyorsun. “Ne olur beni buradan çıkar, yalvarıyorum beni burada bırakma. Kafesteki bir maymun gibiyim şuan. Bu zaman diliminden kurtulmama yardımcı ol. Yalvarıyorum Allah’ım. Beni buraya koydun ve ben burayı çok net görüyorum artık. Lütfen beni buradan çıkar.” diyerek ve ağlayarak yalvarıyorsun. Çünkü bir şeyleri anladığın an iki dünya arasındaki geçiş kapısını bile görüyorsun. O kapıdan çıkmak istiyorsun. İşte o an buranın ne kadar sahte olduğunun farkına varıyorsun. Bu durum seni insanlardan uzaklaştırıyor. Evet yine hayatın içindesin ama aslında değilsin. Sadece beklemeye başlıyorsun. Bu sürede insanlara bunu nasıl açıklayabilirim diye düşünüyorsun. Bir adım atmalıyım diyorsun. Kurtarmak istiyorsun insanları. Oyun bitmek üzere ve herkes mağlup ayrılacak diyorsun. İşte bu nokta gerçeği gördüğün an.
Bu dünyada değilim emin ol. Temennim tamamen soyutlanmak. Çünkü hiçbir şeyden zevk alamıyorum. Eskisi kadar mutlu etmiyor pek çok şey. Çünkü biliyorum ki o an bitecek. Bitecek olan kısa anlar için ne kadar mutlu olabilirim ki? Nasıl ki düşündüğümüz kadar varsak, bende senin gördüğün kadar buradayım.

“Özgürlük her an!” – Akrepp –

Exit mobile version