Başı sonu belli olmayacak şekilde cımbızla çekilmeye ve istismara müsait ve ancak muhatabına özel olarak verilmesi gereken cevapları, ekran maymunluğu iştahı ve şöhret şehvetiyle kamera karşısında veren üslupsuz ve ufuksuz sözde din adamlarının herzeleri, çağdaş, modern, ilerici, sözde aydın kumkumalar tarafından mal bulmuş mağribi gibi kapışılıyor…
Ateist/ deist kırması sonradan görme ve olma entel gazeteci, kendince asansörde halveti diline doluyor.
Son derece gereksiz tartışmadır.
Bir, sen zaten Müslüman değilsin. Sana ne?
İki, o çakma hocanın söylediğinden ne anladın ve aslında bu konuda İslamiyet ne diyor, zahmet edip baktın mı?
Aytunç Altındal rahmetlinin bir sohbetinde söylediği gibi; “Bu vahiy dini. Tartışılmaz. Ya kabul edersin. Ya da etmezsin. Bu kadar basit. Vahyin bildirdiğini akılla veya bilimle izah etmek veya ancak akılla ve bilimle açıklandıktan sonra kabul etmek gibi bir şey yok.”
Sen kimsin ki, senin yarım aklın alacak da senin fikrine uyacak da, ondan sonra mantıklı kabul edilecek…
Kimsin sen?
O zaman dinin emir ve yasaklarını, lokantada mönü sunar gibi bu çağcıl baylara sunalım. Neleri kabul edip etmeyeceklerine bakalım… Ona göre yolumuza devam edelim… Öyle mi?
Berbat Türkçesi, arızalı aksanı ile bıdı bıdı edip, kibir ve olmuşluk sergileyen bu zavallılara malzeme veren ve bizim tarafta görünen eblehler apayrı bir vakıa…
Yok yorgan gıdıklarmış, yok Fatih Sultan Mehmet yedi dil öğreneceğine tefsir okusaymış… Yuh ulan… Yuh…
Bu herzeleri yiyenlere bir yuh, bunları hoca zannedip ardından gidenlere iki yuh, bunların herzeleri üstünden fırsatçılık yapanlara ise hem yuh hem de çüş…
Bir tarafta şehitlerimiz için doğru düzgün bir destek/ açıklama/ moral faaliyeti sergileyemeyen “Kur’an yeter!” tayfası, bir tarafta toplumun tamamına sergilenmemesi gereken mahremi tezgaha çıkarıp fitne yayan cahil cemaat ehli, bir tarafta da bu manzara karşısında ellerini ovuşturup kapitalist yataklarında gerinirken, totaliter geçmişi cilalayan kopuk- kripto aydınlarımız…
O aydınlar ki, düne kadar yerin dibine soktukları Milli Görüş Partisi’ni, bugün Recep Tayyip Erdoğan’a yanaşmadı diye omuzlarında taşımaya başladılar.
Başa dönelim…
Hepsi su-i misal ve emsal olmaz; dolayısıyla bu hengamenin figüranları üzerinden kutsalları yargılamak ve yaftalamak, ancak din düşmanlığı ile izah edilebilir.
Ateistsen de karışma…
Öküze tapıyorsan da…
İşine bak…
Haa… Halveti mi merak ediyorsun?
Bak bir ilmihal kitabına.
İçine siniyorsa gel Müslüman ol…
Sinmiyorsa, sus, ne halt ediyorsan o haltın içine dön.
Vıcık!
Murat BAŞARAN 27 Şub 2018
Bu köşe yazısı Türkiye’nin en genç gazetelerinden Yeni Birlik‘te yazılmıştır. Eğer köşe yazarının yazısıyla ilgili düşüncelerinizi paylaşmak istiyorsanız aşağıdaki yorum kısmından yazabilirsiniz.
Yeni Birlik Gazetesi’ni Gazete Bayilerinden Temin Edebilirsiniz.